Türkiye’de Rock’n Roll’un önemli temsilcilerinden The Ringo Jets, yeni albümleri Open Sesame’i Tantana Records etiketiyle müzikseverlerle buluşturdu. Open Sesame, grubun 3. stüdyo albümü. Grup, albümdeki 10 şarkıyı temsilen bir albüm lansman sergisi hazırladı. Babylon’da 4-15 Aralık tarihleri arasında ziyaretçilere açılan sergi ‘arttırılmış̧ gerçeklik’ tekniğiyle VAMK tarafından animasyon ve 3D uygulamalarla zenginleştirildi. Sergi sonrasında grupla Open […]

Rock’n Roll var oluşu sebebiyle politiktir

Türkiye’de Rock’n Roll’un önemli temsilcilerinden The Ringo Jets, yeni albümleri Open Sesame’i Tantana Records etiketiyle müzikseverlerle buluşturdu. Open Sesame, grubun 3. stüdyo albümü. Grup, albümdeki 10 şarkıyı temsilen bir albüm lansman sergisi hazırladı. Babylon’da 4-15 Aralık tarihleri arasında ziyaretçilere açılan sergi ‘arttırılmış̧ gerçeklik’ tekniğiyle VAMK tarafından animasyon ve 3D uygulamalarla zenginleştirildi. Sergi sonrasında grupla Open Sesame’i ve Rock’n Roll’u konuştuk.

Türkiye’de Rock altın çağını kapattı mı?

   – Türkiye’de Rock müziğin Bakır Çağı bile olamadı, Altın’a daha var.

Rock müzikte bir dönüşüm seziyor musunuz?

   – En azından Türkiye’de şu anda hiç bir şekilde öyle bir durum sezemiyoruz. Sezemedik maalesef, sezinleyemedik.

İnsanlar rock’n roll’a aç mı peki?

  –  Aslında çok ihtiyaçları var da farkında değiller. Sonuçta açlar mı değiller mi onu  bilmiyoruz ama Türkiye’nin de, dünyanın da Rock’n Roll’a ihtiyacı var ve gün geçtikçe de bu ihtiyaç çoğalıyor. Bu yüzden de Rock’n Roll her dönemde geri dönüyor. Bir türlü öldüremediler.

Politik bir tavra sahip olmayan Rock müzik mümkün mü?

 –  Müzikte her şey mümkün bize kalırsa. Bir yandan da bu dönemde bu denli alternatif bir müzik üretiminde diretiyor olmak ister istemez politik bir tavır oluyor galiba. Rock’n Roll’un doğduğu yılları düşünün; “don’t step on my blue suede shoes”  demek de politik bir duruştu büyük ihtimalle. Yeter ki ayağımın üstüne basma, benim hayat stilime karışma demek böyle bir tavır. Bunu biraz da yaşadığın yer, zaman ve koşullar belirliyor galiba. Yaptığın şey ona göre politik oluyor veya olmuyor. Rock’n Roll’un çok popüler olduğu 60’lardaki gruplara bakınca, neredeyse hepsinin geleneksel yaşam biçimi ve onun dayatmalarına karşı bir stil ve tavra sahip olmaları ve kabul gören düşünce ve fikirlerin zıtlarının peşinde koşmaları, genelde o fikir ve düşüncelerin de hükümetlerin hoşuna gitmeyen şeyler olması durumu ister istemez müziği politik yapıyor. Hepsi savaş karşıtı mesela. Savaşın haklı gösterilmeye çalışıldığı birçok dönem var, hala yaşıyoruz. Mesela Hendrix’in müziğinin çıkış noktası daha kişisel meselelerken ve daha nahif sözler yazıyorken Vietnam Savaşı ile birlikte “Machine Gun” diye bir parça yapma gereği duyuyor. Ya da Woodstock’ta çaldığı “Star Spangled Banner” misal; tamamen politiktir, ama günün sonunda bu, Jimi Hendrix’in kökten politik bir kişilik olduğu anlamına gelmiyor tabi. Bu noktada kafa karışabiliyor. Tam olarak bir cevap veremedik sanırız bu soruya. Cevaplaması zor, elimizden geleni yaptık ama olmadı. Karışık konu.

Nitekim sizleri de Gezi’deki polis şiddetini aktardığınız ilk video klibinizle de hatırlıyoruz: Spring of War. Sizin tüm bu olup bitenlere karşı tavrınız nasıl?

  – Bu soru röportajlarda hep var, demek gerçekten en çok bu kliple hatırlanıyoruz. Az evvel anlattığımız gibi; yaşadığımız yer ve zaman buna ister istemez mecbur bırakıyor. Tüm bu olup bitenlere karşı tavrımız müzik yapmaya devam etmek. Bu da zaten politik ve karşı bir duruş. Önceki sorunun cevabı da belli oldu o zaman; Rock’n Roll kendi var oluşu sebebiyle politik bir duruştur.

‘Alternatif’ sahne tanımı müzikte nerede duruyor?

  – Bilemiyoruz, alternatif sahne tam olarak ne demek çözemedik. Kim koydu bu ismi, neye tekabül ediyor, alternatif sahne tamam da; neye karşı alternatif? Buralarda pek de belli değil sanki. Çizgiler birbirine çok karışmış. Bu yüzden, en azından bizim için bir tanımlanabilirliği yok.


Mesela Hendrix’in müziğinin çıkış noktası daha kişisel meselelerken ve daha nahif sözler yazıyorken Vietnam Savaşı ile birlikte “Machine Gun” diye bir parça yapma gereği duyuyor. Ya da Woodstock’ta çaldığı “Star Spangled Banner” misal; tamamen politiktir, ama günün sonunda bu, Jimi Hendrix’in kökten politik bir kişilik olduğu anlamına gelmiyor tabi

İngilizce dil tercihiniz sadece kendinizi rahat hissetmeniz mi?

    –  Evet, daha rahat aktığı için böyle başladık ve sonrasında da Türkçe’yi belki denememiz gerektiği kadar denemedik. Yurtdışında da çaldığımız için daha evrensel bir kullanmayı tercih ettik. İlk başta ise sebebi rahat oluşuydu sadece, yoksa Türkçe de olabilirdi. İçimizden biri İspanyolca biliyor olsa onu da denemek isterdik, neden olmasın. Lale’nin Japonca bilgisinden yararlanabiliriz. Tarkan’ın Almanca’sı var, oradan da başlayabiliriz ama size bunu yapmak istemiyoruz.

2014’te gelen The Ringo Jets, 2016’da gelen Assorted albümü ve şimdi Open Sesame. Bu albümde daha önce yapmak isteyip de yeni yapabildiğiniz şeyler var mı?

   – Var tabi. İlk albüm fazlaca “Garage Rock” diye tanımlanan janranın odağında bir albümdü. Assorted bir çeşit toplama albüm sayılır, içinde yeni şarkılar vardı ama o zamana kadar yayınladığımız farklı kayıtların içinden seçtiğimiz şarkılar çoğunluktaydı. Dinlediğimiz ve etkilendiğimiz birçok müzik tarzı var, sadece garaj rock dan ibaret değil sonuçta. Oralardan aldığımız ilhamla birtakım şeyler denedik, kendi sesimizle kaynaştırdık. Yeni durumlar bunlar, bizim için taze ve dinleyici için de taze olacağını düşünüyoruz. Tabi kök hamurumuzu bozmadan yaptık bunu.   

Lale’nin bir demecini hatırlıyorum: “Deniz bıçaklanır gibi bağırıyor. Tarkan blues söylüyor, ben soul söylüyorum” Devam mı hala?

    – Yarı şaka yarı ciddiydi, pek demeç diyemeyiz ama şöyle diyelim; zaten kendimiz ne isek öyle devam ediyoruz, yine söyleyebildiğimiz ve sevdiğimiz şekilde söylüyoruz. Şarkı söyleme şeklimiz çok değişmedi, bu yeni albümdeki şarkıların önceki şarkılara oranla farkı daha fazla beraber söylüyor oluşumuz. Tavırları değiştirmeden seslerimizi müziğin içinde bir araya getirdik. İyice kaynaştırdık ve öyle ki, bazen kim nerede neyi söylemiş ayırt edemiyoruz artık. Hatta canlı performanslarda rolleri bile değiştirebiliyoruz.           

Rock’çı olmasanız ne iş yapardınız?      

   – Bir şeyci değiliz aslında. Yani diğer türleri topyekün reddedip sadece Rock müziğe odaklanmış kişiler değiliz. Müzisyen olmasaydık da yine yaratıcılık gerektiren bir üretimin içinde olurduk. Ne üretirdik bilemiyoruz tabi ama muhtemelen sanatsal bir üretimin içinde olurduk.

Pengo Pengo şarkınızı dinledikten sonra kulağımda bir mozaik tadı kaldı. Uzun davul ritimleri, melodide Doğu ve Batı karışımı… Sizi ilk kez buralı gibi gösteren şarkı bu olabilir mi?

   – Evet bir mozaik var o şarkıda ama bizim buralı olduğumuzu çok daha net gösteren şarkılarımız olmuştu. Bkz. Dirty Hasan. Bizim için belki biraz göstergeler de karıştı belki, bilmiyoruz, ama eski kayıtlara gitmeye de gerek yok, aynı albümde Full Stash’in ara bölümü ya da the Baba’nın  solosunda daha net göstergeler sanki. 

Albüm lansmanını sergi ile başlattınız. Bunun Türkiye’de ilk olabileceğini düşünüyorum. Nasıl çıktı fikir? İçinize sindi mi?

     – İçimize sindi, gidip görünce de çok mutlu olduk, çünkü bir ara keşke daha fazla zamanımız olsaydı ve daha detaylı yapabilseydik diye düşünmüştük, fakat sonuçta her şeyi kendi kendimize yapan bir grup olarak kolay olmuyor. Genelde kısıtlı zamanlarla mücadele ediyoruz, bu sergide de durum böyleydi ve o anda sevdiğimiz ve iç içe olduğumuz sanatçılardan gelen destekle birlikte işi kotardık. İki albüm arasına çok uzun zaman girmişti. Yeni bir albümün geldiğini anlatabilmek ve duyurabilmek için daha fazla şey yapmamız gerektiğini düşündük. Bununla ilgili ne yapabiliriz diye kafa yormaya başlayınca buraya kadar geldik. Albümün adı da biraz buraya getirdi, çünkü sergilenen illüstrasyonlar telefonunuzla baktığınızda bir kodu algılayıp hareketlenmeye başlıyor ve aynı anda kulaklığınızdan albümdeki şarkıları orada albümden önce ilk kez duymaya başlıyorsunuz. Bu “açıl susam” sihrine güzel bir referans diye düşündük.         

Albümdeki şarkıların sizdeki çağrışımlarını kısa kısa dinleyebilir miyiz?

     Vainglorious: Sly & The Family Stone  

     Uprise: Michael Jackson 

     Shining Brew: Stevie Wonder vs Pavyon

     Pluto:  Kraftwerk’ in uzun saçlı hali.

     Spiral: Sziget’te coşan hipsterlar.

     The Baba: Meher Baba 

     Ride the Wave: Lords of Dogtown

     Full Stash: 70’lerdeki bıyıklı kuruyemişçi abiler.

     Lady Wolf:  Donna Summer, Chic, Jimi Hendrix, Santana.

  Pengo Pengo: Herbie Mann – Impressions of the Middle East