Ela Gözlü Pars Celile, Yeşil Mürekkep, İpek Sabahlık, Nefesi Tutku Olan Kadın Afife Jale gibi çok satan romanların yazarı Osman Balcıgil, yeni kitabı “Kurgu ile Gerçeğin Aşkı” ile bu kez roman yazmanın inceliklerini anlattı.

Romancılık cesurların ya da ahmakların işi
Osman Balcıgil

Zeynep TÜTÜNCÜ GÜNGÖR

Uzun yıllar gazetecilik yapan ve kaleme aldığı çok satan kitaplarıyla tanınan Osman Balcıgil, Kurgu ile Gerçeğin Aşkı ile yazar adaylarına deneyimlerini aktarmayı hedefliyor. Romancılığın meslek erbabı, çalışırken başından geçenleri, gazetecilik ve televizyonculuk yıllarından edindiği tecrübeleri, keşiflerini ve esinlenmelerini kendi romanları üzerinden okur ile buluşturuyor. Kitapta yazarın yayın hayatı ve roman yazma teknikleri; dönem romanları, biyografik romanlar, dinsel ve ezoterik romanlar olmak üzere üç ayrı başlıkta ele alınıyor.

Romancılık ya da dönem romanları yazmak, istikrarlı ve sürekli çalışmayı gerektiriyor. Bir dönem romanı kaleme alabilmek için öncelikle tarih formasyonuna ihtiyaç duyuluyor. Bu alanda yola çıkmayı düşünen yazar adaylarının, hazırlıklarını iyi yapmaları oldukça önemli. Okumak, seyretmek, seyahat etmek, politika ve tarih bilmek Balcıgil’e göre dönem romanı yazabilmenin ön koşulları arasında. Kurgu ile Gerçeğin Aşkı, roman yazım sürecinde serpilip gelişen olayların ya da karakterlerin bir kısmının örgü dışında bırakılmaması durumunda romancının, “kendi ayağına sıkacağını” vurguluyor. Sayfa sayısı fazla diye yazarın başını alıp gidemeyeceğini vurgulayan Balcıgil, aksi durumun okuyucuda istenen etkinin yaratılamamasına sebep olacağını anlatıyor. “Her roman, öncelikle yazarının zihninde ete kemiğe bürünür. Ve tabii, bir zeminin üzerine bina olur” diyen Balcıgil, kendi sihirli sacayağını ise aşk, macera ve tarih olarak belirtiyor. Bu üçgeni kurmadan okuyucuyu da kendini de yakalayamayacağını düşünen usta kaleme göre roman; hayatın, yaşanmışlıkların ta kendisi.

KURGU İLE GERÇEĞİN AŞKI

Osman Balcıgil
Destek Yayınları, 2024

GERÇEĞİN İPİNE TUTUNULMALI

Romanlara isim vermenin önemini de anlatan yazar, her roman isminin bir serüvenden geçerek belirlendiğini, kimisinin tereyağından kıl çeker gibi kolay, kimisinin ise doğum sancısı kadar ıstırap dolu olduğunu söylüyor. Osman Balcıgil, en çok okunan biyografik romanlarıyla ilgili de oldukça önemli bilgilere değiniyor Kurgu ile Gerçeğin Aşkı’nda. Ancak biyografi yazarıyla roman yazarı arasındaki büyük farklılıklara da değinmeden geçmiyor. Biyografi yazarı gerçeği, kronolojik olarak ve olduğu gibi anlatırken biyografik roman yazarı çok daha farklı bir terminoloji ile çalışıyor. Aslında her iki türün tek ortak özelliği, bir kişiyi ele alıyor olmaları. Biyografik romanlarıyla ilgili okuyucularından çokça “Yazdıklarınızın ne kadarı gerçek, ne kadarı kurgu?” sorusunu aldığını belirten yazar, meselenin en önemli kısmının da bu olduğunu söylüyor. Biyografik roman yazımının ayrı bir dikkat gerektirdiğine değinen Balcıgil, bu dikkati şöyle vurguluyor: “Kendinizi bir beyin cerrahının yerine koymalısınız. En küçük bir hatanız, hastanızı öldürür.” Biyografik romanlarda ele alınan kişinin hakları, en az romanın başarılı olması kadar önemliyken sorumluluk duygusu olmadan biyografik roman yazılamayacağının da kitapta altı çiziliyor. Balcıgil, hem biyografik hem de dönem romanlarında başarı elde etmek için gerçeğin ipine sıkı sıkıya tutunulması gerektiğini düşünüyor.

Yazar, aslında her üç roman türünde de dünyayı ve içinde yaşadığı toplumu anlamaya çalıştığını, onu değiştirebilmek için kendine ve okurlarına ipuçları vermeye çalıştığını söylüyor. Ancak bunu yaparken insanların hayatlarına derinlemesine giriyor, tarihsel olayları didikliyor, önemli altüst oluş̧ dönemlerine mercek tutuyor. Ezoterik ve dinsel romanlar yazmaya dinler tarihinden başladığını söyleyen Balcıgil, tüm dinlerin kökenine indiğini anlatıyor. Casusluk, polisiye, aşk, gerilim, tarih, hatta dinsel konularda, okurun pek zorlanmadığını belirten Balcıgil, “Bu tür konularda, kamyon şoförlerinin de profesörlerin de rahatsız olmadan okuyabilecekleri metinler ortaya çıkartmak, biraz uğraşmak kaydıyla pek de imkânsız değildir” diyor.

ALTIN DEĞERİNDE YAZIM TAVSİYELERİ

Yazar adaylarına herkes tarafından rahatlıkla okunacak romanlar yazabilmek için altın değerinde tavsiyeler sunan Kurgu ile Gerçeğin Aşkı’nda, bilgi dağarcığının idareli kullanımı, yazım biçiminin sadeliği üzerinde duruluyor. Dinler tarihi ve ezoterizmin sonu, dibi olmayan konulardan olduğunu belirten Balcıgil, bir yazar adayının bu alanda inceleme yaparken roman yazacağını unutup kendini akıntıya bırakmaması gerektiğini söylüyor ve kendine has üslubuyla “Aksi takdirde romancı değil, bilim ya da din adamı oluvermem işten bile değil” diyor.

Balcıgil, kendi yazım sürecini şöyle tanımlıyor: “Roman yazma yeterliliğine ulaşacak kadar bilgilendiğime inanınca gardımı alıyor, ‘Kervan yolda düzülür’ diyerek tarihsel dizilimi çıkartma, karakterleri yaratma, mekânlar üzerine düşünme ve giderek yazma aşamalarına geçiyorum.” Hiçbir romancının okurunu yormaya hakkı olmadığını söyleyen Balcıgil, tersine yazarın okuyucuya su gibi akan metinler vermesi gerektiğini belirtiyor. Bir romancı; etiyle, kemiğiyle, ruhuyla var olmuş̧, hakikaten büyük bir karakteri vardan yok edebildiği gibi yaratılmış̧ bir karakter de bir romancının elinde tarihe meydan okuyabilir. Balcıgil’e göre en çok da bu nedenle romancılık, sadece en cesurlar ya da en ahmakların soyunduğu bir iş.

Her romanın bir macerası olduğunu sık sık aktaran Balcıgil, Kurgu ile Gerçeğin Aşkı’nda kendi romanlarından “Melek terörist fahişe”, “Avuçlarımda hâlâ sıcaklığın var”, “En hüzünlü eylül”, “Putlar yıkılırken”, “Kızıl çengi”, “İpek sabahlık”, “Zerdüşt’ün sırrı” gibi birçok eserinin yazım hikâyeleri de anlatılıyor.

Bir meslek olarak romancılık üzerine kafa yormayı, mesleğin inceliklerini öğrenmeyi sağlayan kitap, bir romanın nasıl inşa edileceğinden gerçeklikle kurgu, kurguyla gerçekliğin nasıl örtüştürüleceğine kadar birçok alanda yazar adaylarına bilgiler sunuyor. Romanın sadece konudan, gerçek ya da yaratılmış karakterlerden, olaylardan, mekânlardan ibaret olmadığını okuyucuya ve yazar adaylarına ustalıkla gösteriyor.