Son zamanlarda Rusya’da halkın hoşnutsuzluğunun arttığı ve protesto eylemlerine yönelik bir hazırlık olduğu yolunda iddialar yoğunlaştı.

Son zamanlarda Rusya’da halkın hoşnutsuzluğunun arttığı ve protesto eylemlerine yönelik bir hazırlık olduğu yolunda iddialar yoğunlaştı. Bazı anketler de bu doğrultuda sonuçlar ortaya koydu.

Gazeteler bu konuda haber ve yazılarla dolu. “Yurttaşlar arasında protesto eğilimi arttı, ama herkes sokağa çıkması gerekenlerin başkaları olduğu kanısında.” Ya da “Hoşnutsuzluk artıyor, ama protestolar daha çok divanların üzerinde dile getiriliyor” gibi başlıklara sıkça rastlanıyor.

Aslında geçen yazdan ve özellikle sonbahardan bu yana Rusya’da zaman zaman protesto gösterilerinde artış saptanıyor.

Geçen yaz, Moskova civarındaki Himki’de ormanlık alanın talan edilerek şehirlerarası yol yapılmasına karşı kitlesel mitingler yapılmış, Başkan Medvedev inşaatı durdurmuş, ancak daha sonradan devam kararı alınmıştı.

11 Aralıkta ise Spartak Moskova Futbol Takımı fanatikleri arasında bir olaydan doğup giderek etnik kökenli gerginliğe dönüşen olaylar sırasında, çoğu Rus milliyetçisi yaklaşık 20 bin kişi sokağa çıkmıştı.

SOKAĞA ÇIKMA İSTEĞİ ARTIYOR
Toplumsal Görüş Vakfı (FOM) adlı araştırma merkezi, geçenlerde yaptığı ankette, “sokak eylemlerine katılma ihtiyacı hisseden yurttaşların sayısının bir ay içinde yüzde 11 arttığını” ortaya koydu. Buna göre, 2011’in Ocak ayında toplumun yüzde 38’i sokağa çıkılabileceğini ifade ederken, Şubatta bu oran yüzde 49’a yükseldi. Ama bu “genel değerlendiri” idi. Yani “Peki, siz sokak eylemlerine katılır mısınız?” dendiğinde ancak yüzde 24 olumlu cevap verdi (Ocakta yüzde 18’di).

Rusya’nın öteki büyük araştırma merkezi olan Levada Center ise sokağa çıkma niyeti olanların yüzde 20’yi bulmadığını açıkladı.

Bu merkezlerin araştırmaları, halkın önemli bölümünün “kriz bitti, ama bizim durumumuzda ciddi bir iyileşme olmadı” diye düşündüğünü ortaya koyuyor. Artan enflasyon, yükselen fiyatlar, azalmayan işsizlik, geçen yıldan bu yana etkileri süren yangınlar ve zaman zaman gündeme gelen terör olayları da halkın hoşnutsuzluğunun etkenleri.

Pek çokları açısından ise Tunus, Mısır, Libya ve öteki ülkelerde olup bitenlerin Rusya’ya hissedilir etkisi var. Hem liberal muhalefet, hem de komünistler, bunu da kullanarak sokak eylemleri düzenleme peşinde, ama şu ana kadar ciddi bir başarı ortaya koyamadılar. Onların dışında yeni bir muhalif gücün doğup doğmayacağı üzerine ise öngörüde bulunmak şu anda zor.

KREMLİN’İN FACEBOOK SINAVI
The Moscow Times gazetesinde yayımlanan “Kremlin’in Facebook ile imtihanı: Olası bir internet ayaklanması önlenebilir mi?” başlıklı yazıda, analist Andrey Soldatov, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’yı sarsan, internet yoluyla yayılan halk ayaklanmalarının, Rusya cephesinde yarattığı eğilimleri değerlendiriyor. Soldatov’a göre, Rusya için de yıkım senaryolarının hazırlandığını düşünen Kremlin, Facebook ve Twitter gibi sosyal ağlardan gelebilecek olası ayaklanma tehditlerine karşı hazırlık yapıyor.

www.rusya.ru sitesinde geniş bir çevirisi yayımlanan yazıda Soldatov’un belirttiğine göre, durum özetle şöyle:

“Birçok batılı politikacı Twitter’a oldukça önem veriyor, sosyolog Yevgeniy Morozov ‘İnternet Yanılgısı’ adlı son kitabında bu konuyu ele alıyor. Bu politikacılar demokrasinin üstün geleceğine inanmaya devam ediyor ve insanlar demir perdelerin ötesinde de olsa, serbest enformasyon alabileceklerini savunuyor. Bu görüşün destekçileri, Sovyetler Birliği’nin dağılmasının ardından ortaya çıkan fotokopi makinesi, faks gibi iletişim araçlarını  haber ve bilgi dolaşımının rahatlamasının göstergesi olarak yorumluyor.

20 yıldır devam eden globalleşme - demokratikleşme süreci sekteye uğradı ve Batı hararetli bir çabayla otoriter ülkelerdeki bireyleri özgürleştirmeye yönelik teknolojik cihazlar geliştirmeye çalışıyor. Bu fikrin en büyük kusuruysa, bundan böyle otoriter devletlerin, vatandaşlarının yurtdışı seyahatlerini engelleyemeyeceği ve sansürsüz enformasyon isteyen insanların bunu elde etmenin yolunu bulacağını düşünmesi.

Kremlin’in 2000’li yıllardaki renkli devrimlerin ardından batının yeni bir süreç tasarladığına yönelik kuşkuları arttı.

Başkan Medvedev geçtiğimiz hafta Vladikavkaz’da yaptığı açıklamada, ‘Gerçekle yüzleşelim. Bizler içinde benzer bir senaryo hazırlıyorlar, ve planlarını gerçekleştirebilmek için çok daha yoğun çalışacaklar’ dedi.

Medvedev’in tepkisi, Kremlin’in bu tehdidi gayet ciddiye aldığını göstermesi açısından önemli. Asıl soruysa, yetkililerin Rusya’da da benzer protestoların patlak vermesini nasıl engelleyeceği. Başkanlık yönetimi ve güce dayalı resmi yapılanmalar (‘Siloviki’) internet temelli bir devrim tehdidine cevap verebilecek güce sahip.

Federal Güvenlik Servisi (FSB) ve İçişleri Bakanlığı son yıllarda birkaç kez konuyla ilgili benimsediği yaklaşımı gösterdi, tüm internet kullanıcıları kayıt altına alıp ‘aşırılık yanlılarını’ tanımlamak ve sonrasında cezai suçları sorumlulara yöneltmek.

Aynı zamanda, ‘Siloviki’ insanlarda izlenme korkusu oluşturmamak için internet merkezli özel bir operasyon düzenlemeye de yanaşmıyor.

Başkanlık yönetimi bu olaylar karşısında geleneksel yaklaşımıyla daha cesur bir yöntem uygulamaya yöneldi. Birkaç yıl önce ‘blogçu okulu’ adında kendi birimini kurmaya karar verdi, ancak kısa bir süre sonra okul aniden kapatıldı, diğer bölgelerdeki benzer girişimlerde sona erdi. Proje Kremlin yanlısı think tank kuruluşu etkili Politika Merkezi’nin analisti Gleb Pavlovski tarafından organize edilmişti. Okutulan derslerin içeriğine bakılırsa, oluşumun tek bir amacı vardı, batının yıkıcı faaliyetlerine karşı direnmek.

Oluşturulan okula ayrılan bütçe Birleşik Rusya Partisi’nin ideologlarından Aleksey Çadayev tarafından kontrol ediliyordu. Kendisi Şubat ayında Nezavisimaya Gazeta’ya yazdığı bir yazıda, ‘2011 Duma Meclisi Seçimleri’nde ülke tarihinde ilk kez internet üzerinden yapılan kampanyalar, geleneksel medya üzerinden yapılan kampanyalarla eşdeğer önem arz edecek’ dedi.

Kuzey Afrika ve Orta Doğu’daki eylemler devlet otoritesini sarsmaya devam ederken, ‘Siloviki’ de sosyal ağ kullanıcılarını kayıt altına almaya çalışıyor , bir yandan da ‘aşırılık yanlısı’  kullanıcıların üzerine finanse ettikleri eğitimli blogger’ları salıyor. Bu gelişmeler politika analistleri tarafından kaçınılmaz olarak hükümet ve muhalifler arasındaki yeni bir politik savaş olarak yorumlanıyor.

Diğer yandan Rusya 40 milyon internet kullanıcısı - orta sınıf en aktif kullanıcı segmentine dahil- kayda değer bir şekilde politik mücadeleyle ilgili olduğunu gösteriyor. Bu da demek oluyor ki Kremlin’in olası  Facebook devrimini önlemek için verdiği savaş oldukça sanal kalacak.”

BDT’NİN MÜSLÜMAN ÜYELERİ
Rusya lideri Medvedev, “internet üzerinden kışkırtmalarla dolu bir kitlesel darbe hareketinin Rusya’da denenmesi ihtimalini olası saydığını, ancak bunun Rusya’da sökmeyeceğini” söylüyor. Rusya’da böyle düşünenlerin sayısı çok fazla. Bunda Başkan Medvedev’in ve Başbakan Putin’in reytinglerinin oldukça güçlü olmasının da etkisi var.

Bununla birlikte, Levada Center, Rusya halkının yüzde 38’inin “Mısır’daki gibi bir senaryonun Rusya’da gerçekleşebileceğini” düşündüğünü vurguluyor.
 
Tataristan’daki Kazan Bölgesel ve Etnik-Dinsel Araştırmalar Merkezi Müdürü Reis Süleymanov’a göre ise “bu tür ayaklanmalar, Rusya’dan daha çok Bağımsız Devletler Topluluğu’nun başka üyelerini tehdit ediyor. Özellikle de Arap ülkelerine daha çok benzeyen yapılarıyla bilinen, Müslüman Tacikistan, Azerbaycan ve Özbekistan’ı.”