Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev dün bir kararname yayımlayarak Libya’ya karşı uluslararası yaptırımlara Rusya’nın da katıldığını bildirdi.

Devlet Başkanı Dmitriy Medvedev dün bir kararname yayımlayarak Libya’ya karşı uluslararası yaptırımlara Rusya’nın da katıldığını bildirdi.

“Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin 26 Şubat tarihli 1970 sayılı kararı uyarınca, Rusya Federasyonu’ndan Libya’ya tüm silah türlerinin, askeri araçların ve onlarla ilgili her türlü malzemelerle yedek parçaların satılması ve iletilmesi yasaklandı.” saptaması yapılan kararnamede, ayrıca askeri konularla ilgili olarak Libya’ya hiçbir teknik, finans ve kadro yardımının yapılmayacağının altı çizildi.

Önceki gün de Medvedev, Libya’daki insan kıyımından duyduğu kaygıyı dile getirerek Muammer Kaddafi’yi “uluslararası yaptırımlar” konusunda uyarmıştı. Benzeri açıklamalar daha önce Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’dan da gelmişti.

On gün kadar önce, “Kremlin’de adı açıklanmayan bir yetkilinin Kaddafi’yi ‘siyasi bir ceset’ olarak nitelediği” haberi yayımlanmıştı.

*      *      *

Kaddafi’nin bugün muhalefete karşı kullandığı askeri uçak, helikopter, füze ve diğer silahların önemli bölümü Rusya yapımı. Libya geleneksel olarak Sovyetler Birliği’nin ve Rusya Federasyonu’nun en önemli silah ithalatçıları arasında yer alıyordu.

Bazı Rus kaynaklarına göre, geçen yıl Libya, Rusya’dan 1.5 milyar dolarlık silah satın almıştı. Yakın gelecekte de Rus silah ihracatçısı Rosoboroneksport şirketinin söz konusu ülkeye yaklaşık 2 milyar dolarlık silah satması gündemdeydi.

(Moskova’dan yapılan resmi açıklamalara göre, 2009’da toplam 7.4 milyar dolarlık silah ihracatı yapmış olan Rosoboroneksport, geçen yıl 8.6 milyar dolarlık silah satışıyla yeni bir rekor kırdı ve 2011’de bu rakamı 9.5 milyara çıkarmayı planlıyor.)

Kremlin’e yakın bazı kaynaklar, Libya’ya yönelik yaptırımlara Moskova’nın katılmasının Rusya’ya faturasının “4 milyar dolarlık zarar” anlamına geldiğini savunuyorlar.

*      *      *

Benzeri hesaplar ve öngörüler, Moskova’nın önemli ticari-askeri ortağı Tahran’a karşı tavrını değiştirmesi sırasında da gündeme gelmişti. Bu açıdan bugün Libya’nın Rusya açısından “ikinci İran” olduğu söylenebilir.

Kremlin, bir kez daha Batı ile işbirliğini, “tartışmalı rejimlerle ticaretten elde edilecek milyarlarca dolarlık gelir”in önüne koyuyor. Bu, daha önce yazdığımız Rusya dış politikasının değişimine ve yeni lider Medvedev’in Batı ile ekonomik ve teknolojik işbirliğini öne almasına bağlı bir gelişme.

Ancak İran konusunda olduğu gibi, Libya meselesinde de, Kremlin yönetimi ciddi eleştirilere hedef oluyor.

Bazı muhalifler Moskova’nın “erken açıklamalar yaptığı” ve “Libya’da durumun henüz belli olmadığı” kanısında. Kimileri, son zamanlardaki devrimlerin Rusya’yı (özellikle Kuzey Kafkasya’yı) ve öteki eski Sovyet ülkelerini kötü etkileyebileceğini düşünüyor.

Olayları “Batı’nın tezgahladığını ve sonuçta da Batı’nın güçleneceğini” öne sürenler de az değil.

Ayrıca dış politikada Medvedev ile Başbakan Vladimir Putin arasında anlaşmazlık olduğunu, genç Devlet Başkanı’nın ABD’ye fazla yaklaşmasının Putin’i rahatsız ettiğini iddia edenler de var.

Öte yandan Libya ve öteki bölge ülkelerindeki kargaşanın petrol fiyatlarını yükseltmesinin Rusya bütçesine ciddi getiri sağladığını ve Moskova’nın kısa sürede 2008 krizinin etkilerini atlatacağının belli olduğunu da ekleyelim. Dahası bu uluslararası konjonktür, Kuzey Akım ve Güney Akım gibi Kremlin’in savunduğu enerji hatlarının kısa sürede inşa edilmesi şansını arttırıyor.

*      *      *

Medvedev’in Libya’ya yaptırım kararnamesini, Moskova’yı ziyaret eden ABD Başkan Yardımcısı Joe Biden ile görüşmesinden kısa süre sonra imzalaması da ilgi çekici.

Kulisler, Washington’un Moskova’ya Rusya’nın Dünya Ticaret Örgütü üyeliği konusunda söz verdiği, hatta “Gürcistan’a karşılık Libya” teklifi  yaptığı söylentileriyle çalkalanıyor. Libya’da uçuşa yasak bölge izni Kremlin’le pazarlığa oturan Biden’in, “olası askeri müdahale için mutlaka Rusya’nın desteğini almaya çalıştığı” iddia ediliyor.

1999 Yugoslavya ve 2003 Irak operasyonları hafızasından silinmemiş olan Moskova, her ne kadar Batı ile işbirliğini geliştirse de, şu anda NATO’nun Libya’ya müdahalesine (tıpkı Almanya gibi) onay vermiyor. Yapılan dolaylı açıklamalarda “yeni bir Afganistan ve Irak yaratılmaması gerektiği” dile getiriliyor.

Ancak Kremlin kesin tavrını gelişmelere bakarak belirmeye niyetli görünüyor.
 
 
‘Nataşa gelin’
Ona uçakta rastladım. Uzun sarı saçları bakımsız, yüzü makyajsızdı. Koyu renk giysisi, gri yeşil karışımı gözlerindeki hüzünle uyum içindeydi.

Yanında oturduğu küçük camdan dışarı bakarak kederini yalnız yaşıyor, başını hiç öteki yana çevirmiyor, kimseyle ilgilenmiyordu.

Bir kez hostesin ikramı sırasında yüzünü görebildim. Tanrı vergisi bir güzelliği vardı. 

Nedense gamzesi olduğunu tahmin ettim ve gülümsemesini şiddetle istedim.

*        *        *

Pilotun uçuş hakkında bilgi verirken şaşırarak gülünç bir hata yapması onun dışında herkesi güldürdü. Bu durum beni kışkırttı. Artık onu izlemekle yetinemiyordum; mutlaka bağlantı kurmak, onunla konuşmak istiyordum.

İlk denememi bana bakmadan kısık ve kibar bir sesle verdiği kısa cevapla geçiştirdi.

Bir süre cesaret topladıktan sonra, daha az banal olduğunu düşünerek yaptığım ikinci deneme de aynı başarısızlıkla sonuç verince moralimin bozulmak üzere olduğunu hissettim. Ve aniden daha önce düşünmediğim saçma bir cümle dudaklarımdan dökülüverdi:

- Şimdiye kadar kimse uçaktan atlayarak intihar etmedi. Belki siz becerebilirsiniz…

Hüzünle uyum kurmakta zorlanan büyük bir dikkatle birkaç saniye bana baktı. Sonra yine küçük penceresine döndü.

Üçüncü ve son raundun böylece kapandığı kanısıyla pes ederken aynı kısık ve kibar sesle şaşırdım. “Son zamanlarda hayatın mı ölümün mü daha zor olduğunu sıkça düşündüğünü” mırıldanıyordu.

Böylece söyleşiye başladık. Artık uçsuz bucaklığa açılan küçük penceresine değil, bana ve önündeki koltuğun sırtına yerleştirilmiş yazılara bakıyordu.

Ona büyük mutsuzluk veren yeryüzünden on bin metre kadar yükseldiğimiz sırada öyküsünün ilk kırıntıları döküldü. Sonra da daha iri parçalar…

Oldukça kederli bir anlatıydı bu. Ve çok içtendi. İnsan ancak bir daha göremeyeceği yabancı bir yolculuk arkadaşına karşı bu kadar açık olabilirdi. 

*        *        *

Beş yıl önce, 18 yaşındayken bir Türk’e aşık olmuş. Kısa sürede evlenmeye karar vermişler. Ailesi bu işe sıcak bakmamış. Damat adayının memleketine dönme niyeti ortaya çıktığı sıralarda annesi bir kalp krizi geçirerek ölmüş. Babası da “evlatlıktan reddederim” tehdidi savurmuş. Ama aşk üstün gelmiş. “Herkese ve her şeye veda ederek” bilinemezliğe doğru yola çıkmış. 

Anadolu’nun yoksul bir kasabasıyla tanışmış 19’unda. İlk 1-2 yıl mutlu geçmiş. Sonra kocasının kendini başka kadınlarla aldattığını hissetmiş. Tepki gösterince dayak yemiş. Kaynanası zaten başından beri ısınamadığı “Nataşa gelin”e karşı iyice bayrak açmış.

Son iki yılı sinir krizleriyle geçirmiş. Eşinin eve 18 yaşında ve sarışın yeni bir kız getirmesiyle birlikte tümüyle çıldırmış. Adı deliye çıkmış. Çocuğunu ondan uzaklaştırmak için her şeyi yapmışlar. Katlanmış. Zaten babasının ölüm haberini aldıktan sonra dönecek yeri de kalmamış.

Bir gün yediği şiddetli bir dayaktan sonra polise başvurunca çevresindeki herkes onu dışlamış. Cebine bir uçak bileti koyarak evden kovmuşlar.

*        *        *

“Şimdi nereye gidiyorsunuz?” diye sorduğumda yeniden küçük penceresine dönerek benden kaçtı.

Gökyüzünün penceredeki yerini yeniden yeryüzüne devretmesi onun güzel gözlerindeki hüznü arttırdı. 

İnmeden önce bana dönerek “Uçaktan atlayarak intihar etmek müthiş bir fikirdi” dedi. Bunu söylerken acı acı güldü.

Gerçekten de gamzesi vardı...