Sanatın dost paylaşımları

Kadife Şahin

Mektup…mektuplar…Günümüzde varlığı unutulmuş bir haberleşme aracı olsa da geçmişte önemi çok büyük bir iletişim aracıydı. Hele edebiyat ve sanat dünyası insanları arasındaki mektuplaşmalar, bu büyük yaşamlara tanıklık ederken o dönemlerin düşünsel akımlarına ilişkin önemli bilgiler veriyor.

Edebiyat dünyamızın büyük ismi şair Behçet Necatigil’e ait mektuplar bu değerde mektuplar. Yapı Kredi Yayınları’nın büyük şaire gönderilen ve kimisine kendisinin yanıtlarının yer aldığı özenli bir kitap olan Şiirinizin Tadına Geç Vardım adlı kitabı baskıya Serenad Demirhan hazır hale getirmiş. Kimler yok ki…

Ünlü şairin mektuplaştığı insanlar arasında kimler yok ki… Adalet Ağaoğlu, Asım Bezirci, Attila İlhan, Burhan Arpad, Cemal Süreya, Demirtaş Ceyhun, Edip Cansever, Enis Batur, Eray Canberk, Erdal Öz, Fazıl Hüsnü Dağlarca, Fethi Naci, Füsun Altıok Akatlı, Gülten Akın, Gürol Sözen, Hasan Ali Yücel, İlhan Berk, Leyla Erbil, Memet Fuat, Metin And, Metin Eroğlu, Muhsin Ertuğrul, Necati Cumalı, Nedim Gürsel, Oktay Rifat, Orhan Hançerlioğlu, Özdemir İnce, Salah Birsel, Selim İleri, Sennur Sezer, Şakir Eczacıbaşı, Tahsin Saraç, Ümit Yaşar Oğuzcan, Vedat Günyol, Yaşar Nabi Nayır, Yıldız Kenter…

Yukarıdaki liste çok uzun. Edebiyat ve sanat dünyamızın değerli pek çok ismiyle Behçet Necatigil arasında yaşanan mektuplaşmalar, okuru o dünyalara çekerken yaşanan zorluk ve sıkıntılara da tanık oluyorsunuz.

Ali Püsküllüoğlu’nun mektuplarından bir cümle:

“Ankara’daki yazın dünyasında iş yok. Ama gene de bu dünyanın kişilerinden biri olarak yaşayıp gidiyoruz işte ve de şiirle seviniyoruz.”

Bakın Cemal Süreya Necatigil’in şu şiiri için kendisine nasıl içten teşekkür ediyor.

“Ebemkuşakları altında

Bilmem dikkat ettin mi

Uzakların güzellliği

…..”

“Şayet aşkın rahmeti Gün olur kesilirse Altın kemerler gibi Hatıralar önümüzde”

Bir, üç, beş gündür hep bu mısraları söylüyorum. Adamı kurtaran mısralar bunlar. Yazdığınız için sağ olun, var olun.”

Türkiye ve yasaklar

Erdal Öz 1963 yılında ozana yazdığı bir mektubunda ülkede yaşanan yasaklardan söz ediyor. “Sevgili Hoca, Mektubunuzu günlerdir yanımda taşıyorum. İşte ancak bugün bir şeyler postalayabileceğim. Radyodan geçici bir süre uzaklaştırıldım. Radyoya zararlı görülmüşüm. Sağ-sol hikayesi. Daha çok da İstanbul’a son gelişim. Sevgili arkadaşlarımın İşçi Partisi’ne yazılmış olmaları. Onlarla günlerce oturup konuşuşum. Sizin “Panik” adlı şiirinizi radyoda yayınlatmam. …”

Hasan Ali Yücel, Behçet Necatigil’e gönderdiği kitabı için teşekkür ederken şiire başı hakkında şunları yazıyor:

“Şair’i cemiyet içinde vazifeli ve sorumlu bilenlerdenim. Onun için şiire hem sevgi hem hürmet beslerim.”

“Sazım bozuk değil

Teller perişan”

Gürol Sözen, şaire gönderdiği mektubunda Anadolu ve büyük şehirlerdeki farklara şöyle vurgu yapıyor, bugünün de gerçeği olan farklara…

“Mardin’de konuşulan dil Arapça, dinlenilen radyo Bağdat Radyosu, camilerde verilen öğüt Arapça. Geriye kalan bizler için haritalarımızda çorak bir topraktı. Ve bizler büyük kentlerde oturup çıkarlarımızın kavgasını yapıyorduk. ‘Sazım bozuk değil teller perişan” sözü, bence en doğru deyişti Anadolu için…”

Öğretmen Metin Demirtaş, ozana Rize Derepazar’ından yazıyor:

“…Hala memleketimde softa saltanatı. Yılacak mıyız, asla. Hem şimdi savaşın tam zamanı. Mutluyum, mutluyuz. Ata’nın bir eri olarak görevimi karınca kaderince yapmaya çalışıyorum…”

Şaire yazılmış ve kendisinin cevap gönderdiği mektuplardan dost paylaşımların insan yaşamında ne kadar değerli olduğunu görüyorsunuz. Necatigil’in mektuplarını okuyun. Üzerinde düşüneceğiniz çok konu bulacaksınız…