Sansüre hayır!
Bu hafta 1919 yılında kurulan Bauhaus Okulu’nun fotoğrafçılığa getirdiği devrimci ivmeyi yazmak istiyordum. Ancak UFAT Fotoğraf...
Bu hafta 1919 yılında kurulan Bauhaus Okulu’nun fotoğrafçılığa
getirdiği devrimci ivmeyi yazmak istiyordum. Ancak UFAT Fotoğraf
Günleri’nde yaşanan sansürcü yaklaşımı kınamayı ivedi bulduğumdan bir
sonraki yazıma bırakıyorum. Yine de kısa bir giriş yapma ihtiyacı
duyuyorum. Çünkü yeni kurulan Galata Fotoğrafhanesi Fotoğraf
Akademisi’nin Türkiye’de bir ihtiyaçtan doğduğunu düşünüyorum. Mantar
gibi çoğalan ticari kursların düşünmeyen, araştırmayan, sorgulamayan
fotoğrafçılar yetiştirdiğini, derneklerde verilen kursların yarışmacı
fotoğraf tipi yarattığını, bu kişilerin tüketimin bir parçası olmaktan
ileri gidemeyip görüntü kirliliğine ve iktidarın ideolojisine bilerek
ya da bilmeyerek hizmet ettiklerini biliyorum. Buna üniversitelerde
verilen yetersiz eğitimleri de kattığımızda durumun vehameti ortada.
1919’da kurulan Bauhaus Okulu, zamanının siyasal ve tarihsel sürecini
değerlendirip yarattığı yeni sanata bakış açısı dünyada günümüzde bile
bir çok eğitim sistemine ışık oluyor. ‘Tasarım Sentezi’nin önemli
unsurlarından biri olarak gördükleri fotoğrafçılıkta, fotoğrafa kendine
özgü biçimsel sorunları olan, demokrat-katılımcı bir toplum sanatı olma
potansiyelini içeren bir iletişim olarak bakıyorlardı. Romantik sanatçı
kavramına karşı çıkıyor, araştırma ve yaratma sürecine önem veriyor,
tasarım sentezinin üreticisi olarak yeni görsel bakış açıları yaratma
yetisine sahip ya da peşinde olan sanatçılar arıyordu. Okul, 1933
yılında Naziler tarafından kapatıldı.
Türkiye’de belli bir hedef ve plan-programla yola çıkan Fotoğraf
Akademisi’nin 16 fotoğrafçısının sergisine kolluk güçlerinin müdahalesi
tarihi ise 2009. Günümüz Türkiye’sinde sansürün gelmiş olduğu boyutlar
açısından çarpıcı bir müdahale. Her gün gazetelerde yayınlanan benzer
fotoğraflarda ne buldular da topladılar acaba? Açıklama yapsalar da
öğrensek. Olayı henüz öğrenen okurlar için kısa bir özet yapsam iyi
olacak sanırım.
29 Nisan - 2Mayıs 2009 tarihlerinde Uludağ Üniversitesi Fotoğraf
Amatörleri Topluluğu - UFAT tarafından düzenlenen ‘UFAT Fotoğraf
Günleri 6’ adını taşıyan etkinlikte 16 fotoğrafçının çalışmalarından
oluşan bir sergi açılmıştı. Galata Fotoğrafhanesi Fotoğraf
Akademisi’nde Belgesel Fotoğraf Programı’na devam eden katılımcıların 8
Mart Kadınlar Günü Kadıköy Mitingi ve 29 Mart Yerel Seçimleri’nde
çektiği 32 fotoğraftan 11’inin “sakıncalı” olduğunu iddia eden kolluk
güçleri bu çalışmaları sergiden indirterek incelemek üzere alıkoymuştu.
Bu olayın hemen ardından sergideki diğer fotoğraflar da indirilmiş ve
UFAT Fotoğraf Günleri web sitesindeki ilgili sayfalar da yayından
kaldırılmıştı.
Bunun üzerine geçtiğimiz hafta önce Uludağ Üniversitesi’nde yaşanan
fotoğrafların sansürlenmesine karşı bir protesto metni yayınlandı.
Metin, oldukça geniş bir çevreye yayıldı ve Akademi’ye destek mesajları
yağdı. Özellikle Uludağ Üniversitesi’nin bu olay içerisindeki rolü
dikkate alınarak kendilerinden resmi bir açıklama yapmaları istendi.
Avukatın bu konuda yapmış olduğu girişiminden henüz bir sonuç çıkmadı.
Tek gelişme jandarmanın fotoğrafları geri getirmiş olması, ancak
fotoğrafları aldıklarını reddederek... Nihayetinde fotoğrafların sergi
panolarından indirilmesi, bir kısmının incelemeye alınıp beş gün sonra
geri verilmesi, sergi bilgilerinin web sitesinden çıkartılması gerçeği
değişmemiş durumda. Buradan hareketle asağıdaki metin oluşturuldu ve
www.fotograflarozgurdur.com adresinde bir boykot çağrısı yapıldı.
SANSÜRE HAYIR!
FOTOĞRAFLAR ÖZGÜRDÜR!
Uludağ Üniversitesi kampüsünde açılan fotoğraf sergisine geçtiğimiz
hafta kolluk kuvvetleri marifetiyle yapılan müdahale, fikir ve ifade
özgürlüğüne yapılmış bir müdahaledir. Totaliter dönemlerde
görülebilecek bu türden davranışlar, militarist zihniyetin özgür olması
gereken üniversite atmosferindeki yansımasıdır. Meşru ve yasal olan 8
Mart Kadınlar Günü Mitingi’nde ve 29 Mart Yerel Seçimleri’nde çekilen
fotoğrafları sakıncalı bulmak ve müsadere edilmesine izin vermek
üniversite yöneticilerinin ayıbıdır. Akademik çatı altında bu ayıbı
yapanların bilim, özgürlük, ifade, demokrasi ve vicdan konularında
neler düşündükleri merak konusudur. Belgesel fotoğraflar fotoğrafçının
gördüklerini gösterir. Gördükleri karşısında gözlerini kapatanlar ise
gerçeği değiştirmez sadece kendilerini kandırırlar.
Fotoğrafların sergi salonundan indirilmesi, gösteriminin engellenmesine
izin verenlerin, bu sansürcü yaklaşımlarına kamuoyu karşısında açıklama
getirmelerini istiyoruz. Biz aşağıda imzası bulunan kişi, dernek ve
diğer kurum ve kuruluşlar; ifade özgürlüğünün zedelenmesine neden olan
bu tutumun gerekçelerinin açıklanmasını ve sergide fotoğrafları yer
alan fotoğrafçılardan özür dilenmesini talep ediyoruz. Tersi durumda
2010 yılı sonuna kadar Uludağ Üniversitesi’nden gelecek hiçbir davete
olumlu cevap vermeyeceğimizi, sosyal, kültürel, sanatsal ve bilimsel
etkinliklerine katılmayacağımızı kamuoyuna ilan ediyoruz. Kişi, kurum
ve kuruluşlar www.fotograflarozgurdur.com adresinden desteklerini
paylaşabilirler.