Ama bu kitabı çok sattırmak istememizin sebebi para kazanmak falan değil, bilakis şu kültürü insanlara ulaştırmak. Çok okunmasını istiyorum çünkü bu utanılacak, kaçınılacak bir şey değil. Türkiye’de çok ciddi bir kültür var ve bu hazinenin çok küçük bir kısmını çıkarttım ben ortalığa.

Şarkılı rakı kültürü tarihi

Burak Abatay

Müzik yazarı ya da daha doğru bir tabirle müzik tarihçisi Murat Meriç, ‘Hayat Dudaklarda Mey’ isimli iki ciltlik bir kitap hazırladı. Overteam Yayınları etiketiyle raflarımızda yerini alan kitap, Meriç’in çok sık yaptığı şeyi, müzikle tarihimizi bir araya getirmeyi yine çok iyi başarırken başka bir şeyi daha yapıyor: Meriç’in çilingir sofrasında dinlediği müzikleri hikâyeleriyle bize aktarıyor. Hem arşivlik bir çalışma hem de rakı kültürünü yaşatmaya yönelik enfes bir adım. Murat Meriç ile BirGün’de buluştuk ve ‘Hayat Dudaklarda Mey’ kitabını konuştuk.

► Kitabın hazırlık süreci nasıldı?
Eski bir proje aslına bakarsan. Rakı ve müziğin ilişkisini anlatmak üzere yola çıktık fakat sonrasında o metin çok içimize sinmedi, bir kısım hikâyeler soktuk metnin içine. O hikâyeler güzelleşti, sonra bir anda o çalışmayı durdurduk ve bir süre düşündük. Sonra bu şarkı listeleri mevzusu ortaya çıktı. ‘Rakı masasında dinlenecek şarkılar’. O şarkılar nasıl olmalı, hep alaturka mı dinlenmeli gibi birtakım tartışmalar yaptıktan sonra aramızda, en sonunda bir kısım listeler hazırlamaya karar verdik. O listeleri hazırladık, baktık güzel gidiyor, o listelerle ilgili hikâyeler de mi anlatsak dedik. Sonra bir anda bunu kitaba döndürdük. Aslında çilingir sofrasına eşlik etmek üzere hazırlanmış listeler ve o listeleri oluşturan şarkıların hikâyeleri. Hem şarkılar hem listeler, hem de kitabın tamamı kare kod ile Spotify’dan dinlenilebiliyor.

► Açıyorsun kitabı, Neşet’ler, Sezen’ler üst üste gelirken, acaba çok mu nostalji gidiyor derken, hoop kitabın sonunda birden günümüze de uzanıyorsun. Aslında bu bizim sıklıkla es geçtiğimiz bir şey. Olayı günümüze getirme fikri nasıldı?
En başından öyle konumladık. Çünkü ben en başından beri rakı içerken Duman dinleyen bir insanım en basitinden. Sadece Duman da değil Erkin Koray benim rakı içerken dinlemeyi çok sevdiğim bir isim, ‘İlla Ki’ albümümün tamamı benim rakı albümümdür. Dolayısıyla benim soframdan uzak olmayan şeylerdi bunlar. Çünkü kitabın özü rakı kültürünü anlatmak ve ona eşlik edecek şarkıları bir şekilde önermek. Bunlar arasında yeniler de var tabii ki. Yeni çıkan bir şeyi çok sevmişsem hemen benim kıyıma erişiyor.

► Rakı içmenin ritüel anlamında nostaljik bir yanı olduğu hep düşünülür. Sen bu fikre bir yumruk atıyorsun.
Böyle denebilir mi bilmiyorum ama rakı kültürü hala yaşayan bir kültür. Ve biz rakıyı ‘Ah eskiden rakıyı ne güzel içerlermiş, hadi biz de onları yâd edelim’ diye içmiyoruz. Zaten çocukluğumuzdan bu yana olan bir kültür. Aslında kitapta da bunun hikâyesini anlatıyorum ben. Farklı dönemlerde farklı isimler farklı rakı şarkıları yapmışsa, sahiden rakı şarkıları yapılmış, bu yaşayan bir kültürdür. Değişik dönemlerde farklı şeylere evrilebilir, ki kitapta anlatmaya çalıştığım da bu zaten. Kitap, rakı kültürünün geçirdiği evreleri, Türkiye’de eğlence sektörünün hangi yollardan geçerek bugüne ulaştığını anlatıyor. Ben orada Mirkelam’ın Beyoğlu şarkısını kullandıysam, Beyoğlu’ndaki dönüşümü anlatıyorum orada ben. Aylin Aslım’ın Beyoğlu Kimin Oğlu şarkısıyla kapıştı o şarkı, burada kitapla ilgili de bir sır vereyim. Ama Aylin’in başka bir şarkısı girdiği için Beyoğlu bahsini Mirkelam üzerinden anlattım. Çünkü Beyoğlu’nda bir dönüşüm var, bugün bambaşka bir yer Beyoğlu ve bunun izlerini şarkılarda bulmak da mümkün. Bir taraftan şarkıların kendi hikâyelerini anlatırken bir yandan da Türkiye’nin geçirdiği evreleri anlatıyorum ama tamamen eğlence kültürü üzerinden. Fikret Kızılok’un kitapta yer alan iki şarkısından birisi aslında normal şartlarda Fikret Kızılok denildiğinde aklımıza gelmeyecek bir şarkı, ‘Vay Hayvan Vay’. Ama gazinoların neden kapandığının izi o şarkıda, öyle güzel anlatıyor ki kitaba almamazlık edemezdim.

sarkili-raki-kulturu-tarihi-647720-1.

► Bugün rakıyı konuşmak, rakı kültürünü müzikle anlatmaya çalışmak, müzikle anlatırken toplumsal süreçleri ele alabiliyor olmak da aslında baya politik bir duruş.
Tuhaf ama evet. Çünkü artık Instagram fotoğraflarında rakının saklandığı günlerdeyiz. Ya da birisi rakı içerken fotoğrafını paylaştı diye bir kurumda kovuşturmaya uğrayabiliyor. Böyle tuhaf bir zamanda evet, rakı içmek politik bir duruş. Ve benim politik duruşum zaten belli, bu kitaba da sinmiştir belki ama neticede bir politik karşı çıkış olarak yazmadım ben bu kitabı. Ama öyle de algılanabilir.

► 60’larda 70’lerde dinlenen bir rakı masası şarkısı, senin kitabında yer alan bir şarkının temas ettiği toplumsallıkla Duman’ın ya da Adamlar’ın temas ettiği toplumsallık nasıl değişti?
Farklı bir değişim söz konusu tabii. Bir kere rakı geleneksel müzik türlerini saymazsak, Batılı şarkılara çok geç girdi. İlk şarkılardan biri, yine kitapta var, Bir Kadeh Rakım Var, Yaşar Güvenir’in şarkısı ve yalnızlığını anlatıyor aslında. Rakının o dönemdeki toplumsal karşılığı bu. O dönem topluma baktığımızda rakı bir kaçış noktası, biraz da arabeskten gelen bir şeyle belki. 70’lerin sonudur Güvenir’in şarkısı. Ama bugün Duman’ın şarkılarındaki rakının duruşuyla diğer rakının duruşu farklı. Her dönemde farklı oluyor zaten. Şarkılara sirayet ettiyse, bir kısım politik sebepler de var bunun içinde. 60’larda rakı içmek bir eğlence türü, asla politik bir karşılığı yok. Çünkü zaten bugünkü iktidarın örnek aldığı dönemin başvekili de, Menderes’ten bahsediyorum, içki içiyor.

► 10 bin bastı kitap. Böylesi bir kitap için çok güzel bir sayı bu.
Bu kitabın çok okunmasını istiyorum. Dolayısıyla çok satılmasını istiyoruz, onun için de çok bastık. Satış hedefimiz 100 bin. Bir müzik kitabının 10 bin basılması bile çok büyük bir şey. Bu çok önemli çünkü ben bugüne kadar yazdığım iki kitabın toplam baskısı 10 bin değildi. Ha ikisi de tükendi, bu anlamda çok mutluyum. Ama bu kitabı çok sattırmak istememizin sebebi para kazanmak falan değil, bilakis şu kültürü insanlara ulaştırmak. Çok okunmasını istiyorum çünkü bu utanılacak, kaçınılacak bir şey değil. Türkiye’de çok ciddi bir kültür var ve bu hazinenin çok küçük bir kısmını çıkarttım ben ortalığa. Maddelere baktığında, aslında o maddeler üzerinden başka yerlere sıçrama önerileri veriyorum. Tadımlık alıyorum, gerisini okur araştırsın istiyorum. Çünkü ben böyle beslendim. Bu kitap da insanlara rehberlik ederse, o kültürü araştırmaya yöneltirse insanları ben çok mutlu olacağım. Bu yüzden de çok okunmasını istiyorum kitabın. Çok satılmasını değil, çok okunmasını. Elbette çok satılsa çok daha güzel olacak çünkü bu yeni şeylerin önünü açacak. Ben buradan kazandığım parayı yine müziğe vereceğim, hep yaptığım gibi. Bu bir sonraki kitabın çıkışını daha da kolaylaştıracak belki. Bu hala yaşayan, kaybolmayan bir kültür, bütün sokaklarda etkisini hissediyoruz ve bundan utanmak fena. Bunun sahiden yaşayan bir şey olduğunu anlatmaya çalıştım. Kişisel bir ansiklopedi diyebiliriz aslında. Tamamen Murat Meriç’in süzgecinden geçerek çıkmış bir şey. Rakı ansiklopedisini de müzik kısmından tamamlayan bir şey.

cukurda-defineci-avi-540867-1.