Savrulup gidenlere rağmen
Taner Timur’dan, Serpil Güvenç’e, Korkut Boratav’dan Oğuz Türkyılmaz’a, Hayri Kozanoğlu’ndan Bülent Forta ve Aziz Konukman’a kadar pek çok önemli ismin ve onların yanı sıra genç araştırmacıların emperyalizm, bağımsızlık ve Türkiye üzerine tahlilleri ‘Anti-Emperyalizm ve Bağımsızlık Fikri’ kitabında bir arada.
ELİF YÖNDEN
Neredeyse Türkiye devrimci mücadele tarihi kadar eski bir konu olan anti-emperyalizm ve anti-emperyalist mücadele uzun zaman önce kimi çevrelerce modası geçmiş, konuşulması beyhude konular arasındaki yerini almış ve kavramlar çöplüğüne atılmak istenmişti. Emperyalizmin aşıldığı iddiası akademik bir tartışma olmanın çok ötesinde, sola dair, devrimci mücadeleye dair bir portre çiziyor, kitlelerin devrimci ve sol mücadele adı altında savrulmalar yaşamasına neden oluyor. Bir taraftan bu savrulmalar yaşanırken diğer tarafta bunun karşısında güçlü argümanlarla duranların mücadelesini es geçmemek gerekir. İşte bu mücadelenin yazıya dökülmüş ve tarihe not düşülmüş somut bir eser olarak okuyucuyla buluşan bir eserden bahsedeceğiz şu an.
Yayın hayatına henüz başlamış ve ilk olarak hocaların hocası olarak bildiğimiz Korkut Boratav’ın ‘Çöküş ve Sol’ eseriyle okuyucularla tanışan Sol Kültür Yayınları’nın yeni kitabı ‘Anti-Emperyalizm ve Bağımsızlık Fikri’ raflardaki yerini aldı.
Kitap 8 Mayıs 2021 tarihinde düzenlenen Bağımsızlık Konferansı’nın tartışma konularının derlenmesinden meydana geliyor. Ancak bir konferans bildirileri kitabı olmanın çok ötesinde…
Taner Timur’dan, Serpil Güvenç’e, Korkut Boratav’dan Oğuz Türkyılmaz’a, Hayri Kozanoğlu’ndan Bülent Forta ve Aziz Konukman’a kadar pek çok önemli ismin ve onların yanı sıra genç araştırmacıların emperyalizm, bağımsızlık ve Türkiye üzerine tahlillerini kitapta buluyoruz.
Emperyalizmin aşıldığı, çok daha başka bir dönemden geçtiğimiz yanılgısını yaratan liberal görüşlerin ve sol savrulmaların aksine, her bir isim kendi alanından ve perspektifinden konuyu değerlendirmiş ve anti-emperyalist mücadelenin neden hâlâ önemli olduğunu biz okuyuculara oldukça yalın bir dille anlatmışlar. Kitap emperyalizm konusunda iktisat, sosyoloji, ekoloji gibi pek çok alandan bakış açısını bizlere sunmakta olduğu gibi bu alanlarda çalışma yapan öğrenciler içinde oldukça destekleyici bir eser. Aslında bir kitap tanıtımından beklenen o entelektüel havayı yazımda sizlere sunmayı çok istemekle birlikte pahalı olan kitap fiyatları sebebiyle okumalarımızda, kitap satın alımlarında seçici olmak zorunda kalan, benim gibi öğrenci arkadaşlarım için bu kitabı içtenlikle tavsiye ettiğimi belirtmeden edemeyeceğim. Özellikle hocaların hocası Korkut Boratav’ın yazısının hem lisans hem de lisansüstü öğrencilerinin Türkiye’nin güncel ekonomik ve sistemsel krizini, bu krizin sebeplerini anlamalarında oldukça faydalanacakları bir yazı olduğu kanaatindeyim.
Çalışmayı kıymetli yapan bir diğer niteliği de anti-emperyalist mücadeleden bahsederken bu mücadelede yitirdiklerimizi unutmadan, onları ve emeklerini es geçmeden, neyi nasıl üstüne koyabileceğimize dair bir tablo çizmesi ve adeta bir saygı duruşunda bulunmasıdır. Günümüzde anti-emperyalist mücadelenin ilk düşenlerini, önderlerini anmanın devrimci romantizm denilerek aşağılandığı düşünülürse, kitapta emeği geçen herkesin sitayişle anılması ve hakkının teslim edilmesi gerektiğini söylemeliyim.
Türkiye’nin emperyalist bağımlılık meselesi yalnızca sanayi üzerinden değerlendirilemez. Bunun bir diğer ayağı da tarım meselesi ve bunun getirileridir. Kitapta tartışılan konulardan birisi de bu. 80’li ve 90’lı yıllarda doğanların pek çoğunun ilk ve ortaokul coğrafya derslerinde zihinlerine kazınan “Türkiye, tarım konusunda kendi kendine yetebilen bir ülkedir” cümlesinin bugün ne yazık ki büyük bir yalandan ibaret olduğu, çiftçiliğin neredeyse bitme noktasına geldiği aşikâr. Özge Güneş ve Fevzi Özlüer’in kaleminden bu durumun nedenleri ve bunun bağımlılıkla ilişkisini yine bu kitapta bulabiliyoruz.
Emperyalizm ve bağımlılık kavramlarına dair piyasada pek çok kitap bulunuyor. Ancak ‘Anti-Emperyalizm ve Bağımsızlık Fikri’ kitabı basitçe emperyalizm kavramını açıklamıyor, bunun çok daha ötesinde tarihi, siyasi, iktisadi tahlillerle günümüz Türkiyesi’ne dair bir çıkarım yaparak buna dair çözüm önerileri sunuyor. Emperyalizm ve bağımsızlık tartışmasının ulusalcılık, milliyetçilik olarak görülüp itelendiği bu günlerde, hem 68 kuşağının hem de günümüzün önemli isimlerini bir araya getirebilmesi ve bağımsızlığın önemini koruduğunu bir kez daha hatırlatma başarısıyla kitap, yalnızca sosyal bilimciler için değil aynı zamanda kendine devrimci, sol, sosyalist diyen herkes için iyi bir rehber olma adayı.
Tüm bunlara ek olarak, kâr etme amacının ön plana çıktığı, liberal fikirlerin ve yazarların solcu olarak pazarlandığı Türkiye yayın dünyasında Sol Kültür Yayınları’nın okura kaliteli ve sosyalist geleneğe yakışır eserler sunacak bir yayınevi olma iddiasının da umut verici olduğunu söylemek gerekir. Yolları açık olsun.