Seçimlerin 2023 yılında yapılacağı belli değil miydi? Muhalefet 4-5 yıl öncesinden seçimlere dönük uzun süreli stratejiler geliştirip çalışmalar yapamaz mıydı? İktidarın konsolide ettiği toplumsal kesimler üzerinde etkili olabilecek programlar geliştiremez miydi?

Seçim sonuçlarını ne belirledi?

Ali Uğurlu - TMMOB Kimya Mühendisleri Odası Eski Genel Başkanı, Dr. Mühendis.

Ülkemizde deyim yerindeyse rejimin oylandığı bir seçimi geride bıraktık. Bu süreçte, uzun bir dönemin sonunda muhalefetin ittifaklar kurarak da olsa iktidar olma şansı toplumsal bir heyecan yarattı. Başlangıçta bunu dipten gelen dalga olarak niteleyenler olduğu gibi beş benzemezden bir şey çıkmaz diyenler de oldu.

Bize göre ikisi de yanlıştı. Çünkü dipten gelecek olan bir dalganın oluşmasının sosyolojik ve örgütlü olma şartlarının olmadığı bildiğimiz bir gerçekti. O nedenle 21 yıllık iktidar bir kez daha kazandı. Seçimin öncesinde toplumsal itiraz katsayısının yükselmesi dipten gelen toplumsal bir dalga gibi yanlış algılandı.

Toplumsal hayatımızda hem dipten gelen dalganın hem de algı yanılsamasının sayısız örnekleri vardır. Yaşanan; ekonomik, toplumsal ve dinî baskıya karşı artan reaksiyondu. Yükselen toplumsal itiraz katsayısının dalgaya dönüşebilmesi için muhalefet edenlerin örgütlü olma, ideolojik davranma ve ilkeli olma halinin de yüksek seviyelerde olması gerekir ki bu ülke muhalefeti açısından en zayıf noktalar olarak karşımıza çıkmaktadır. 21 yıllık bir iktidar karşısında seçimlere ancak iki ay kala aday belirleme ve muhalefet etme becerisiyle meydanlara çıkan altılı masa muhalefeti doğaldır ki seçimi kaybetti. Uzun vadeli stratejik planlar yapılmadan seçimin kazanılması mümkün değildir. Çünkü karşıda 21 yıldır insanı ve ülkeyi alabildiğine konsolide etmiş, devletin her türlü olanağını seçimde seferber etmiş bir iktidar vardı.

21 yıllık bir gecikme ile seçim meydanlarında bol keseden vaatler dağıtarak sempati arayışına çıkan muhalefet adayları ile güven parametresi üzerinden “bunlar gelirse kaos olur” iddiasındaki iktidar arasında yarış, güvenilir ekonomi ve maliye uzmanlarının “seçim sonrasında kriz kaçınılmaz” iddialarına rağmen iktidar lehine sonuçlanmıştır. İktidar, 21 yılda gerçeklere yabancılaştırdığı insan profili ile algı yaratmakta ve gerçekleri manipüle etmekte ustalaştığı için muhalefetin tutumu ve vaatleri kitleler üzerinde bir sempati yaratmasına rağmen seçmen nezdinde bir güvene dönüşmesini engellemiştir. Sempatinin güvene ve sonra da desteğe dönüşmemesine muhalefetin de katkıları olmuştur. Altılı masa son günlere kadar kendi içinde ikircikli davranmış, masa terk edilmiş, uzun süreli planlar yerine gündelik vaatler ve politikalar öne çıkarılmış, sistemle ve neoliberalizmle yüzleşmek yerine iktidarla gerçekçi olmayan vaat yarışına girilmiştir.

Toplumsal mücadelenin en büyük aktörleri olan meslek odaları, sendikalar, sivil toplum kuruluşları ve dernekler deyim yerindeyse yok sayılarak kendi başlarına bırakılmış ve muhalefet örgütlülüğünde kendilerine sosyal ve siyasal görevler edinme ve organik ilişkiler kurma yoluyla toplumsal hayata nüfuz etmeleri adeta engellenmiştir.

Siyaset yapmak, toplumun bir bölümünün değerleri üzerinden çalışmalar yapmak değildir. Bu olsa olsa makyevelizmdir. Örgütlenme ve bilinç yerine inancın öne çıktığı, muhalefetin de 21 yıldır alan boşalttığı toplumlarda bazı iktidarlar ne yazık ki çok uzun sürebilir. Çok uzayan bu dönemler muhalefeti de deyim yerindeyse bir miskinliğe, tembelliğe, örgütsüzlüğe ve alan boşaltmaya itebilir. Böyle durumlarda eğer sokağa çıkılmazsa ve sokak (halk) örgütlenmezse başarı şansı çok azdır. Seçim dönemlerinde örgütsüz ve alan boşaltmış bir muhalefet ancak bol keseden vaatlerde bulunarak bu süreci aşmaya çalışır ki sonuç yaşadığımız gibi başarısızlıktır. 21 yıldır uyuyan ve hayatı iktidara teslim edenler, muhalefet yapmayı ve pratiğini kaçınılmaz olarak sadece olanları eleştirme ve yakınma üzerine bir çizgi tutturabilirler. Seçimlerin 2023 yılında yapılacağı belli değil miydi? Muhalefet 4-5 yıl öncesinden seçimlere dönük uzun süreli stratejiler geliştirip çalışmalar yapamaz mıydı?

İktidarın konsolide ettiği toplumsal kesimler üzerinde etkili olabilecek programlar geliştiremez miydi? Reel siyasetin esir aldığı ve anket şirketlerinin pompaladığı duygu ve düşüncelerle rasyonal olanın hayata geçirilemediği pratiklerle seçim kazanılamayacağı bir kez daha anlaşılmış oldu. Seçimde sadece anket şirketleri değil, rasyonal değerlendirme yapamayan aydınlar da sonucu tahmin etmede yanılmıştır. Algı yanılsamaları, örgütsüzlük dışı var olma biçimleri, tembellik aykırı düşünceleri savunan muhalif aydınları bile etkilemiştir.

Bunlar yapılmadığı için iş toplumsal sempati toplama üzerinden siyaset yapmaya kalır. Bunun için uzun vadeli üretim, çalışma ve örgütlenme de gerekli değildir. Uygun bir adayın konuşma ve davranış biçimini değiştirerek toplumsallaşması yeterlidir. Art arda yenilgiyle sonuçlanan iki seçimde de yapılan buydu. Evet, iyi adam, güzel mesajlar veriyor, önemli vaatlerde bulunuyor ama güven yaratamıyor. Kılıçdaroğlu’nun düştüğü durum tam da budur.

Şimdi böylesine bir ortamda bütün faturanın neden ona kesildiğini anladınız mı? Toplumun, örgütlerin, STK’ların kendisine büyük bir görev verdiği(!) insan kaybetmiştir. Aynı koşullarda bu görevi kim alırsa alsın yenilmeye mahkûmdur. İşin garip tarafı Kılıçdaroğlu da suçluluk psikozu içindedir. Çünkü o da gerçeği ve seçimler öncesi durumu göremediği için alelacele bazı değişiklikler yaratma çabası içerisine girmiştir. Oysaki vitrinin değişmesi ürünlerin kalitesi üzerindeki şüpheyi ortadan kaldırmaz. Yapılması gereken örgütlülüğü, halka nüfuz etmeyi, STK’larla organik ilişkiler kurmayı, yeni tezler üretmeyi ve çalışmayı sağlamaktır.

Muhalefetin aynı örgüt yapısı ve aynı stratejisizlikle başına ve organlarına kimler gelirse gelsin başarısızlık kaçınılmazdır. Seçim dönemlerinde yapılan kısa süreli ve sempati yaratmaya dönük çalışmalar yerine bütün bir muhalefet döneminde alınacak olan toplumsal sorumluluk, samimiyet, örgütsel disiplin, siyaset üretimi, sahip çıkma, bedel ödeme ve siyasi vizyon ile ancak güven kazanılır ve seçimler alınabilir.