20.yy’ın ilk periyodu savaş, ikinci periyodu da yeniden inşa süreci –konstrüksiyon- içinde şekillenir. Başka bir toplum anlayışı...

20.yy’ın ilk periyodu savaş, ikinci periyodu da yeniden inşa süreci –konstrüksiyon- içinde şekillenir. Başka bir toplum anlayışı ile ‘Modernizm’in doğuşu bu zamansallığa denk gelir. ‘Yeni’nin temellerini atmış yaratıcıların içinde Vassily Kandinsky’nin arayışı da sanat tarihinde bir akımı doğurmuştu.
Kandisky’ye göre, soyutluğun keşfi bir tür aydınlanma anına dayanır. 1909 civarında yaşadığı olayı şu şekilde aktarıyor: “bir keresinde Münih’te, stüdyomda hiç beklenmedik, büyüleyici bir deneyim yaşadım. Hava kararmak üzereydi; açık havada yaptığım bir çalışmanın ardından, kolumun altında resim kutumla eve dönmüştüm. Hâlâ dalgındım, yapmakta olduğum çalışmaya kaptırmıştım kendimi. Derken gözlerim birden anlatılamaz derecede güzel, adeta içten içe ışıldayan bir tabloya takıldı. Bir an şaşırıp kaldım; bakınca şekillerden, renklerden başka bir şey görmediğim, içeriğini anlayamadığım bu gizemli tabloya yöneldim. Bilmeceyi hemen çözmüştüm; benim yaptığım tablo, duvara yaslanmış, yan duruyordu. Ertesi gün, gün ışığında tablonun bana akşam vermiş olduğu izlenimi yakalamaya çalıştım yeniden. Tam anlamıyla başarılı olamadım. Yandan baktığımda bile çizdiğim nesneleri seçebiliyordum, önceki akşam alacakaranlığın yarattığı saydam renk tabakası yok olmuştu. Artık, konunun tablolarıma zarar verdiğine emin olmuştum.”
Fovist renk anlayışlarının onda bıraktığı etkiyle, ilkel sanat ve doğrudanlıkla birleştirip Rus mimarisinin üstüne oturtarak, en önemli ekspresyonist peyzajlarını üretmeye başlar. Tanıdık çevrelere dönüş, organizasyon güdülerini yeniden harekete geçirir ve ‘yeni sanatçılar birliği’ olarak adlandırılan oluşumun ortaya çıkmasıyla sonuçlanan isyanın başını çektiğini biliyoruz.
1911 yılında basılan ‘Sanatta Ruhsallık Üzerine’ adlı kitabı, üstünde modern sanatın büyük bir bölümünün gelişeceği ilkelerin, yayılması ve kabul edilmesi açısından kışkırtıcıdır. Bu durum, sanatın nesnel dünyadan ayrılışı ve yalnızca sanatçının ‘içsel ihtiyacına’ dayanan yeni bir kavramın keşfedilmesidir. Bir nesnenin maddelikten uzaklaştırılması üzerine çalışır.
‘Sanatta Ruhsallık Üzerine’nin nesnel olmayan sanatla ilgili kurama ilişkin tutarlı ve derin felsefi incelemeleri: bugün bile hissedilen bir devrime yol açarak, yazarına, modern sanatın kurucularından biri olarak, dünya çapında ün sağlamıştır.
Kandinsky’i izlediğimizde müziği resmettiğini söyleyenler çıkar. Yani o, müzikle resim arasındaki duvarları yıkmış ve daha iyi bir isim anlayışıyla sanatsal duygu adını verdiğimiz saf duyguyu ifade etmeye çalışmıştır...
Zevkle ve iyi müzik dinleyen herkes, açık fakat tanımlanması olanaksız bir heyecanın varlığını kabul edecektir. Müziğin etkisi kelimelerle ifade edilemeyecek kadar incedir. Ve bu, Kandinsky’nin resimleri içinde geçerlidir. Tablolarında bir temsil arayışı sorunu yoktur. Orada bir armoni vardır. Rus üstat, bazı kaynaklarda ruhsal armoni sanatının peygamberi olarak tanımlanmaktadır.
www.tate.org.uk sitesinden sergi izlenebilir…