Google Play Store
App Store
Seyrantepe değil, Virantepe

Arif SAKA*

Her gün ayrı bir kriz... Bir insan kendini ne kadar değersiz hissedebilirse Seyrantepe Hamidiye Etfal Eğitim ve Araştırma çalışıyorsanız o denli hissedebilirsiniz. Yıllık izin almaya gidersiniz HES eğitimini dayatırlar, yapmazsan izin yokmuş. Hatta başta klinikte bir kişi bile yapmamış olsa, diğer kişilerde izin alamayacak şeklinde bir mesaj atılmıştı. Çalışanları birbirine kırdırarak, böl, parçala, yönet anlayışı malumunuz. Başhekim Özgür Yiğit (daha önce soyadı başka imiş, bakınız ekşi sözlük) kalite ödüllerine layık görülüyor ya, yine layık olabilmek için bu yöntemi kullanıyor. Nasıl bir despotlukla, zorbalıkla o ödülü aldığını öğrenin istedim. Yani pandemi üstünden geçen yıllarda her şey onlar için normalleşirken yüz yüze eğitimin ne önemi anlaşıldı ne de gerek duyuldu. Ama el birliği ile bu adama kalite ödülü aldıralım tabii!  Onlarca video yükleniyor ve hepsini izlemek 8 saatin üstünde bir süreye tekabül ediyor. Yıllık izin alamayanlar ses çıkardığında bizzat idari birimde çalışanlar iPhone’dan ileri sar, izle diyor. O kadar çok önem veriliyor bu eğitimlere, o kadar. Hepimiz birleştik tek amacımız o adama kalite ödülü aldırmak gibi. Yıllık izinler için önce tek tek odasına çağırıyordu, herkesi. Uzun süre kapısında bekletmekten hiç bir rahatsızlık duymaz, bu konuda ayırım da yapmaz, yılların klinik şefleri de nasibini alıyor bu adamdan. Gerekçesi sizin tanımak istedim, hata mı ettim şeklinde oldu. Bizi tanımak isteyen adam bırakın göz teması kurmak, yüzünüze bile bakmaz.

∗∗∗

Herhangi bir durum ile ilgili dilekçe vermek istediniz ya da tutanak tuttunuz diyelim, önce “amiriniz” görecekmiş! Bizim bir talebimiz ve şikâyetimiz kayıt altına alma hakkımız resmen gasp ediliyor. Dilekçe vermek, tutanak tutmak en temel hak iken, kendini tek adam görenlerin zihniyetlerinin hastanelere yansımış hallerine maruz kalıyoruz. Yasalardan büyük bir adam! Kişisel olarak boyun eğmeyen bir yapınız varsa belki bu işleri halledebilirsiniz, değilseniz en temel haklarınız üstünde at koşturulur! Bu sorun dilekçe verme hakkı yasasını elimizde gezdirerek geri aldık. Ama sessiz, sakin biriyseniz aynı durum devam ediyor.

Hemşirelerin, asistan hekimlerin hele insan yerine konmadığı bir hastane! Bir insan kendini ne kadar değersiz hissedebilirse o kadar derin. Hemşirelerin yeri hiç bir rıza alınmadan, mal muamelesi yapılarak bir günde değiştiriliyor, hemşire sayısı yetersizken yeni birimler kuruluyor. Hastalara kim- nasıl bakıyor kimsenin umurunda değil, sizler de teslim ettiğiniz hastanın en temel haklardan uzak bir bakım aldığını asla unutmayın! Az hemşire sayısı ile o hastalara nasıl bakılıyor, o klinik nasıl döndürülüyor, yığınla angarya arasında inatla daha da arttırılmaya çalışılan angarya işler. En son hangi yemek ne kadar atılıyor onu takip edecekmiş hemşireler dedi. Hemşire ne iş yapar önce onlara anlatmak gerekir sanırım, hemşire, tekniker, asistan hekim köle mi robot mu bu muamelelerden siz karar verin.

∗∗∗

Bütün başhekim, başhemşire yardımcıları Memur-SEN’li ve emir komuta ilişkisinden asla rahatsız olmayan, hiç bir usulsüzlüğe itiraz etmeyen, laf taşıyan, çalışanları ispiyonlayan mafyatik tiplerden oluşuyor. Bu oran neredeyse %100 bu hastanede. Grevlerde sorumlu hemşireler ve başhekim yardımcıları tarafından isimler idareye tek tek taşınıyor. Korku nasıl daha çok yayılır diye el birliği ile çaba sarf ediliyor. Bazı birimlerin sorumlu hemşirelerinin ne kadar korkunç tipler olduğuna inanamazsınız. Mesela acil birimin, mesela yıllarca memur sen’ in değnekçiliğini yapmış, enfeksiyon kontrol komitesi hemşiresi de üstün liyakat ödülü ile şimdinin koordinatörü. Nasıl da hak etmiştir o görevde yükselmeleri!!!! Asla hasta bakmazlar bu arada, ortaklıkta yıllarca dolanıp durdular, pandemi de dahil. Ama tek mevzu yandaş olmak olunca, sırtları hiç yere gelmiyor. Başhemşire de dahil bu liyakatsizliğe, yılın hemşire ödülünü almış, kim seçmiş, neye göre yılın hemşiresi ve yığınla sorular geliyor insanın aklına...

∗∗∗

Bir diğer uygulama, hastanede çalışanlara hastalandıklarında rapor verilmemesi dayatması. Hasta da olsan çalışacaksın, alttan altta tehditler de var tabi. Raporu iptal edebilecekleri iddiası ile çalışanlar korkutuluyor. Başhemşire yardımcıları bu işin başında, rapor alanlara da iptal ettirme tehdidi ve baskısı yapılıyor. Aylardır az personel ile yığınla iş yaptırılıyor, karşılığı ne takdir, ne desteklemek, zorbaca bir tavır ile ortalıkta dolanıyorlar. Desteklenmeyen kongreler, taciz olaylarına sessiz kalmak cabası. Son olarak hastanelerde artan doçent vb kadrolarda oda krizleri yaşanıyor. 24 saat çalışan meslek gruplarının odalarına el konuluyor, asistanlar, hemşire her yerde yer içer, dinlenir ya da dinlenmese de olur. Sorumlu hemşirelere odaları zaten fazla görünüyor, ilk fırsatta onların odaları ellerinden alınıyor. En son özellikle covid döneminde ekranlardan ayrılmayan bir yüz, enfeksiyon profesörü, Hemşire bardağını WC lavabosunda yıkasın demiş, doktorlar kendi arasında anlaşamadığı için el konuluyor bu odalara, odalar en çok onların hakkı! Bunu da bu üslupsuzlukla ellerinden alıyorlar. Nasıl ve ne kadar süre çalıştığınız onları pek ilgilendirmiyor ki zaten çoğunun önemsediği bir yerde duruyorlar malesef... Başhemşire miii, tabi ki olur vermiş... El pençe divan, güya hemşirelik hizmetleri müdürü!

Seyrantepe-Sarıyer Hamidiye Etfal’den gidenler kutlamalarla gidiyor, kurtuluşun şerefine diyerek. Kimse böyle bir çalışma ortamı hak etmez! Kimse böyle çalışılan ortamlarda hizmet almayı hak etmez!

*Güvenlik nedeniyle isim değiştirilmiştir.