Kısırlaştırma olmadığı için üreyen hayvanlardan vatandaş şikâyet ettikçe, “TOPLAYIP” başka şehirlere, orman, çöplük ve köylere atan belediyeler, kontrolsüz olarak çoğalan sokak hayvanlarının SUÇLUSU ve yasal SORUMLUSUDUR.

Sokak hayvanları: Çözüm toplama, sürgün, ölüm değil; çözüm kısırlaştırma
Fotoğraf: DepoPhotos

Haydar Özkan | Hayvanların Yaşam Hakları Konfederasyonu (HayKonfed) İkinci Başkanı

Ülkemizde sokak hayvanları yıllarca zehirlenerek, tüfekle vurularak ve hata 1910 yılında 80 binden fala köpek Hayırsız Ada’ya sürgün edilerek öldürüldü ama çözüm olmadı!

Çözüm; toplamak, sürgün etmek, öldürmek, katletmek değil, KISIRLAŞTIRMA yaparak kontrolsüz üremeyi engelleyip hızla artan sokak hayvanı sayısını kontrol altına almaktır.

2004 Yılında çıkartılan 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun ana hedefi kısırlaştırma olmasına rağmen 19 yıldır ne kanunu çıkartan iktidar belediyeleri ne de muhalefete bağlı olan belediyeler etkin bir kısırlaştırma yapmadı. 1389 belediyeden 200’ünde bakım evi yapıldı; onların da büyük çoğunluğu hayvanları toplayıp bir kısmını barınağında aç susuz bırakıp öldürdü, geriye kalanları da hemen hemen bütün belediyelerin yaptığı gibi komşu şehirlerin sınırlarına attı. Kontrolsüz üreme hızla artarak devam etti.

Kısırlaştırma olmadığı için üreyen hayvanlardan vatandaş şikâyet ettikçe, “TOPLAYIP” başka şehirlere, orman, çöplük ve köylere atan belediyeler, kontrolsüz olarak çoğalan sokak hayvanlarının SUÇLUSU ve yasal SORUMLUSUDUR.

Belediyelerin, kendi belediye sınırları dışına hayvanları çıkarmalarına yasal imkân verdiği için, çözüm olarak sunulan “Yaşam Alanlı Devasa Bakımevleri” de sokak hayvanlarının sayısının patlayarak artmasına sebep olmuştur ve olmaktadır. Samsun, Trabzon, Beykoz, Denizli, Gaziantep, Aydın, Balıkesir, Konya, Erzincan, Kocaeli, Sivas, Çankaya gibi pek çok şehirde kurulan Yaşam Alanlı Dev Bakımevleri’nden sonra sokak hayvanı sayısı daha da artmıştır.

Sokak hayvanı sorununda ana ve tek çözüm, “Her belediyenin kendi sınırları içinde, nüfuslarına göre kendi kısırlaştırma ünitesi veya merkezini” kurmasıdır. Çünkü belediyeler büyük bakımevlerine kısırlaştırmaya köpek götürme bahanesi ile köpekleri başka ilçelere kırsala atıyorlar.

Sokak hayvanı sorunun çözümü için konfederasyon olarak hazırladığımız SORUN-TESPİT-ÇÖZÜM raporunu sizlere sunuyoruz. Sizler de bu raporu şehrinizde bulunan siyasilere, il/ilçe başkanlarına ve milletvekillerine sunmalısınız.

Türkiye’de Sahipsiz Hayvan Sorununa İlişkin Tarihsel Süreç İçinde TESPİTLER, SORUN ve ÇÖZÜM Gerekçeli Bilgilendirme RAPORU

ÖNEMLİ BİLGİLENDİRME: 19 Yıl önce BELEDİYELERE KISIRLAŞTIRMA ve BAKIMEVİ KURMA HÜKMÜ ile çıkan 5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na rağmen, hala daha 1389 belediyeden 1200’ünde BAKIMEVİ ve KISIRLAŞTIRMA yoktur. Sokak hayvan sorununun büyüyerek artmasının tek sebebi görev yapmayan belediyelerdir. Belediyelerin görev ihmallerinin bedelini kendi iradeleri dışında belediyeler kısırlaştırma yapmadığı için bu dünyaya gelen hayvanlara ödettirilemez. Mevcut durumda, köpekler üreyip sayı artıp vatandaş şikâyet ettikçe, belediyeler TOPLAMAYA başlar, birazını toplarken öldürür, kalanların hepsini başka ilçelere beldelere köylere çöplüklere orman ve dağlara atar. Bir taraftan KATLİAM sürerken öte yandan ÜREME DÖNGÜSÜ hızla devam eder. Bu gün de TOPLANSIN dendiği zaman, bakımevi bile olmayan 1200 e yakın belediye götürüp başka ilçelere köylere atacaktır.

Bu belediye gerçeği çerçevesinde aşağıdaki ana başlıklar olarak yazılan rapor maddelerini bilgilerinize sunuyoruz.

1) 2004 yılında çıkan kanun öncesi belediyeler resmen 100 yıl boyunca zehirlediler, bu çözüm olmadı.

Belediyeler, bütçelerine resmen zehir ödeneği koyarak 100 yıla yakın bir süre, 2004 yılına kadar sokak hayvanlarını zehirleyerek ve vurarak öldürdüler. Buna rağmen üreme ve sayı kontrol altına alınamadı.

2) Hayvanları Koruma Kanunu ne zaman ve niçin çıktı?

2002 yılında AKP iktidara gelince, belediyelerin öldürmesine rağmen üreme hızla devam ettiği için halkın genel şikâyetlerinden birisi olan sokak hayvanı sayısının katlanarak artması konusunda araştırma ve çalışma başlattı ve 2004 yılında DSÖ’nün tavsiyesi ile tek çözüm olan KISIRLAŞTIRMA ana hükümlü Hayvanları Koruma Kanunu çıktı. Bu kanun SAHİPSİZ HAYVANLARA yönelik BAKIMEVİ kurma ve KISIRLAŞTIRMA görevlerini doğrudan belediyelere verdi.

3) Kanun sonrası 19 yıllık süreçte bakımevi kurmayıp kısırlaştırma yapmayan belediyelerin toplayıp başka yerlere atmaları da çözüm olmadı.

Fakat yasada belediyeler üzerinde bir idari yaptırım olmadığı için toplam 1389 belediyenin yaklaşık 1200’ünde, yasanın çıkışının üzerinden 19 yıl geçmiş olmasına rağmen hala bakımevi kısırlaştırma merkezi yok.

Bakımevi olanlar da göstermelik sayılar ile kısırlaştırma yaptı veya hiç yapmadılar. Türkiye’nin en büyük ve zengin belediyeleri bile hala daha yeterli kısırlaştırma yapmıyorlar.

Belediyeler, kısırlaştırma yapmayıp hayvanlar çoğalıp vatandaş şikâyet ettikçe TOPLARKEN birazını öldürüp kalanları başka şehirlere kırsala köylere atıyorlar. Yani bir KATLİAM ve ÜREME döngüsü artarak devam etti ama bu da çoğalan hayvan sayısına çözüm getirmedi. 

4) Kanun sonrası dönemde nüfusu yüksek şehirlerde kurulan büyük yaşam alanlı dev bakımevleri sorunu çözmediği gibi hayvan sayısında patlamalar şeklinde artışlara sebep oldu.

Bu dönemde BÜYÜK YAŞAM ALANLI BAKIMEVLERİ kuran Konya, Balıkesir, Denizli, Samsun, Trabzon, İstanbul, İzmir, Ankara, Aydın, Gaziantep, Erzincan, Kocaeli, Mersin ve Beykoz gibi şehirlerde SOKAK HAYVANI SAYISI PATLAYARAK artmaya devam etti.

Çünkü ilçeler hayvanları bu büyük bakımevlerine götürmek bahanesi ile kendi sınırları dışına çıkarıp daha kolayca kırsala başka şehirlere atmaya daha hızlı olarak devam ettiler, yani büyük yaşam alanlı bakımevlerini kılıf olarak kullandılar.

Hem şehir merkezlerinde hem de ilçe ve beldelerde köpek nüfusu patlayarak arttı ve artmaya da devam ediyor.

5. TBMM hayvan hakları komisyonu çalışmaları dikkate alınmadı.

TBMM Hayvan Hakları Komisyonu’nun raporunda “Nüfusu 25.000 üstünde olan bütün belediyelerin kendi sınırları dışına hiçbir kılıf ile hayvan çıkarmaması için, kendi sınırları içinde KISIRLAŞTIRMA ÜNİTELERİ, BAKIMEVLERİ KURMALARI” yer almasına rağmen, bu madde maalesef yeni 7332 Sayılı Yasada yer almadı ve belediyelere 3-4 yıla yakın süreler daha verilerek ötelendi. Nüfusu 75 bin üstü belediyeler bu yılın sonuna kadar bakımevlerini kurmak zorundalar fakat yıl bitmesine rağmen hiçbiri hala daha bakımevi kurmuş değil. 

6. Köylüler ve tarım, hayvancılık yapan 10 milyonlarca vatandaşın korumacı köpekleri sorunu, siyasi ve bürokratların bilmediği bir Anadolu gerçeği.

Bugün göz ardı edilen bir Türkiye Gerçeği var. Anadolu ve Trakya’da on milyonlarca “tarım, hayvancılık, ziraatla uğraşan milyonlarca vatandaş” ve ayrıca 18.000’den fazla köyde yaşayan yine milyonlarca köylü vatandaş var. Bu vatandaşların büyük çoğunluğunun bahçesini, evini, davarını, malını, ekinini korumak için 100.000’lerce sahipli KORUMACI köpeği var. Bunların hayvanları çiftleşip doğurdukça, sahipleri bu yavruları ve çevredeki diğer köy köpeklerini torbalayıp getirip en yakın ilçe veya beldeye bırakıyorlar. Belediyelerin %99’u bu birbirine köpek atmalardan şikâyetçidir.

Bu sokak hayvanı sayısını artıran çok önemli bir kaynak. Anadolu’da bütün hayvanlar yok edilse bile, bu köylerden ve tarım ziraat hayvancılık ile uğraşanlardan gelen hayvanlar en kısa zamanda yine sokakları kırsalı dolduracak.

Yeni çıkan 7332 Sayılı Kanun’da bu hususa yönelik bir tedbir veya çözüm yer bile almamıştır. Bu tür sahipli köpekler için eğer kırsalda ve nüfusu 25 bin üstü ilçelerde kısırlaştırma sağlanırsa, Tarım Bakanlığı’nca kurulacak sistem dâhilinde bu tür yarı sahipli korumacı köpekler de kısırlaştırılsa ve ilçeye beldeye bırakılan köpekler de kısırlaştırılmış olacağı için sayı artmayacaktı.

7. Türkiye’de Sokaklarda Tahmini Varsayımsal Köpek Sayısı.

DSÖ’nün varsayımsal verilerine göre, bir yerleşim biriminde nüfusun %4-5 i gibi sahipsiz hayvan bulunur. 80 Milyon nüfusta bu sayı 5 milyon civarında olması öngörülmüştür. Bunun 1.5 milyonu kedi olarak varsayılmış ve köpek nüfusunun 3.5 milyon olduğu tahmin edilmiştir.

8. Kısırlaştırma Yaklaşık Sayısal Hesaplamaları.

Türkiye’de 916 ilçe var ve bu ilçelerde her gün 10 kısırlaştırma yapılsa, 9160 kısırlaştırma bir günde yapılır.

Böylece bir yılda 2.198.400 kısırlaştırma sadece ilçelerde olabiliyor...

İller ve büyükşehirler ile büyük ilçeler günde 30-50 köpek kısırlaştırmasına sahipler. Bu bağlamda, 81 büyükşehir ve il, günde ortalama 50 şer kısırlaştırma yapsalar bu da 12 ayda 960.000 kısırlaştırma il ve büyükşehirlerde olur…

Bu bağlamda, bir yılda yaklaşık 3.000.000 civarında köpek kısırlaştırılır ve köpek nüfusu hızla azalmaya başlar.

SONUÇ ve TALEP: DSÖ’nün verilerine göre düzenli kısırlaştırma ile bir yılda yaklaşık 3 milyon hayvan, iki yılda 6 milyon hayvan kısırlaştırılmış olacak. Yani sokakta kısırlaştırılmamış hayvan kalmayacak. Sokak köpeklerinde çevresel faktörler, genetik faktörler beslenme, ezilme, hastalıklar vs.’den dolayı ortalama ömür 2 yıl gibi hesaplanmıştır. Her yıl %30 civarında azalma ile iki yılın sonunda %60 azalma olacak ve üç yılın sonunda üreme tamamen kontrol altına alınmış olacaktır.

Küçük ölçekli bir KISIRLAŞTIRMA ÜNİTESİNİN 3-4 adet konteynır ve kulübeli, sundurmalı, 5-6 bahçelik alandan oluştuğu, bir veteriner hekimin bir günde çok rahat 10-15 köpeği kısırlaştırdığı göz önüne alınırsa, en küçük belediyenin bile asgari 2 veteriner hekim, tekniker ve bakıcı istihdam ederek yeterli sayıda kısırlaştırma yapacağı görülmektedir.

Üretim, satış, ithalat, merdiven altı üretim, internette üretim ve satış gibi diğer kaynakların da KURUTULMASI halinde, KISIRLAŞTIRMA ile sorunun çözümünde önemli mesafe alınacağı sayısal veriler ile ortadadır.