Google Play Store
App Store

Sosyalistlerin yerel seçime bakışına dair konuşan Alper Taş, “AKP kazanmasın da ne olursa olsun, gibi bir siyasal çizgide gitmek değil de AKP-MHP karşısında mevzi olabilecek pratikleri yaratabilmek, geliştirebilmek önemli” diyor.

SOL Parti MYK Üyesi Alper Taş: Sadece makamı değil kentleri de kazanmalı

Deniz Coşan

Yerel seçimler yaklaşırken hem iktidar hem de parlamenter muhalefet cephesinde hamleler belirlenmeye başladı.

Biz de SOL Parti’nin ne yapacağına ve düşüncelerine dair Alper Taş ile söyleştik.

SOL Parti’nin yerel yönetimlerdeki temel yönelimi nedir? AKP rejimini her yerde geriletme stratejisine dayalı bir süreç mi izlenecek yoksa SOL’un kendi politikalarını da gösterebileceği bir çalışma mı olacak?
Bu yerel seçimlere hangi koşullarda giriyoruz, seçim ne anlama geliyor bunu önce bir değerlendirmek gerek. Bir rejim krizi var ve bu sürüyor. AKP-MHP iktidarı bu krizi kendi lehine yukarıdan faşizm sürecini inşa ederek, başkanlık sistemini kalıcı hale getirme noktasında yerel seçimleri bir tahkimat aracı olarak görüyor ve rejimin geriye dönüş yollarını tamamen tıkamak için daha önce kaybettiği mevzileri tekrar kazanmak istiyor. Sol-sosyalist muhalefet açısından da mesele AKP-MHP rejimine karşı mevzi kazanma, rejimde gedikler açma meselesi. Doğal olarak siyasal İslamcı rejime karşı mücadele SOL Parti açısından da başlıca/güncel görev olarak duruyor. Bu mücadelen vazgeçmiş değiliz ama izlenecek taktik itibariyle bu rejimin ve düzenin karşısına devrimci bir eleştirel anlayışın hâkim kılınması, rejim ve düzen karşıtı bir alternatifin filizlenmesini önemsiyoruz. Bu noktada sosyalistlerin de mevzi kazanabileceği bir süreci önümüze koyuyoruz. “AKP kazanmasın da ne olursa olsun” gibi bir siyasal çizgide gitmek değil de AKP-MHP karşısında mevzi olabilecek pratikleri yaratabilmek, geliştirebilmek önemli. Bir düzen ve rejim eleştirisini ifade eden örnekler yaratmak gerek. Devrimci bir alternatif anlayışın filizlenmesini, AKP-MHP rejiminin yenilgiye uğratılması açısından da önemli görüyoruz. 

Peki, bu alternatifin oluşabilmesi için sosyalistlerin bir araya gelip aday göstermesi, çalışma yapması gibi seçenekler olabilir mi? 
Sosyalistler açısından Emek Özgürlük İttifakı ve Sosyalist Güçbirliği’nin ötesinde, daha farklı bir düzeyde iki tür toplantı yaptık. Yerel seçimde işbirliği ve dayanışma toplantılarıydı bunlar. Bir arada olabildiğimiz yerlerde ortak seçim çalışmaları, ortak adaylarla çalışma konusunda hemfikir olduk. Değişik yapılar arasında görüşmeler sürüyor. Türkiye siyasetinin en zayıf noktası sol sosyalist siyasetin etkili olamamasıdır. Bunu güçlendirecek bir zemini, kazanabilecek mevzileri ve alternatif deneyimleri önemsiyoruz. Bu anlayışı somutlayacağımız pratikleri yerel seçim öncesinde kazanarak, sonrasında da örnek deneyimlerle sosyalistlerin nasıl bir kent demokrasisi ve yaşamı ortaya koyabileceğini göstermek istiyoruz. Temaslarımız, dayanışma zeminlerimiz sürüyor.

Bir de il genel meclisi ve belediye meclisi gibi seçenekler gelecek halkın önüne. Bu konudaki tutumunuz nedir?
Sonuçta SOL Parti, belediye meclisi ve il genel meclisi gibi alanlarda kendi listesiyle, kendi amblemiyle girme eğiliminde. Bunun istisnaları olabilir ama genel hattımız budur. SOL Parti, yerel yönetim ufkunu, demokrasi ufkunu, rejim eleştirisini içeren yaklaşımını ortaya koyan bir siyasi çalışma içinde tüm Türkiye’de olacak.

Kent mücadelesinin önemli bir parçası da mahallelerde yürütülen çalışmalar elbette. Bu konuda muhtarlık seçimleri de önemli hale geliyor. Bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Elbette bu önemli ama biz yerel yönetim meselesini bir makamı kazanmak olarak değil esasen kentleri mahalleleri kazanmak olarak görüyoruz. Bunun yolunun da öncesinde örgütlü, demokratik bir mücadele çizgisinin geliştirilmesi gerektiğini düşünüyoruz. O yüzden yerel meclisleri önemsiyoruz. Yerelin dinamikleriyle yapacağımız, yerelin taleplerini ortaya koyacağımız yerel çalıştaylar düzenleyeceğiz. Seçim bittiğinde de bir kent demokrasisi olarak kalıcı kent meclislerini yaratarak bu seçim sürecinden çıkmalıyız. Ne kadar muhtarlık ya da belediye kazandığımızın yanı sıra ne kadar kent meclisi kurarak bu seçimden çıktık, burası da çok mühim

Son olarak SOL Parti’nin yerel yönetim anlayışı nasıldır?
Kentler artık sınıf mücadelesinin temel alanı. Sermaye tahakkümünün de alanı haline geldi kentlerimiz. O yüzden kentleri kazanmak, sermaye tahakkümünden kurtarmak önemli. Kamucu yerel yönetim pratikleri önemli. Yerel yönetimler maalesef şirketleşti ve onları yeniden kamusal niteliğe kavuşturmalıyız. Aynı zamanda yerel yönetim üzerinde saray tahakkümü de var. Kayyumlara karşı mücadele halkın söz yetki ve karar hakkı açısından da değerlidir. Tabii tek adam rejiminin bir yansıması da belediyelerde tek adamcılık olarak karşımıza çıkıyor. Başkan esaslı bir uygulama söz konusu. Başkan esaslı değil halka dayanan halka doğru genişleyen bir yerel yönetim pratiği bizim açımızdan değerli. Bizim yerel yönetim anlayışımız “halkı nasıl yönetiriz” şeklinde değildir. Halk nasıl yönetir meselesi olarak bakıyoruz. O yüzden halkın kendi yönetme pratiklerini geliştiren, doğrudan demokrasi kanallarını açan bir yerel yönetim anlayışını hayata geçirmeye çalışacağız.