Kooperatif, üretici ile tüketici arasındaki bir ‘‘aracı kategori’’ değil. Üretici ile tüketicinin doğrudan bağını geliştirecek, örgütlü bir tüketici topluluğu olarak şirket egemenliğinin boyunduruğu altına almaya çalıştığı doğal üretim ve küçük üreticiyi destekleyecek bir örgütlenme ağı.

Solun parlamento dışı siyaset ve mücadele biçimi olarak kooperatif

Hüseyin ATALAY - Emin KÜLEKÇİ - Dayanışma Kooperatifi Meclisi adına.

Öncelikle dünya çapında yaşanan gıda tekellerinin her türlü zehirli gıdayı piyasa koşullarına göre dağıtımını gerçekleştirmesi, bir sorun olarak ortada duruyor. Toprak, su, doğa emperyalist şirketler tarafından yağmalanmakta, üreten kesimlerin sömürü aracına dönüşmesi sağlanmakta. Tüketici kesim ise sömürü ağının en önemli unsurlarına dönüştürülmektedir. 

Küçük üreticin yok olmaya başladığı kapitalist üretim ilişkilerinin hâkim kılınmaya çalışıldığı bir zamandayız.

Yaşam alanlarımız, havamız, suyumuz, gıdamız şirketlerin egemenliğine geçiyor. Sermayenin her şeyi metalaştırmaya çalıştığı bir dönemdeyiz. Kapitalizm, doğada ve iklimde yarattığı tahribatları bile sermayeye çevirme derdi içinde, bu nedenle “karbon pazarları” kuruyor. “Alternatif yok!” söylemiyle hegemonyasını güçlendirmeye çalışan kapitalizm, alternatif girişimleri de manipüle etmeye ve onları kendi düzeninin parçası kılmaya çalışıyor. Endüstriyel tarım sisteminin bir parçası olarak yoğun kimyasal kullanımını içeren tarımsal üretimin dışındaki tarımsal üretimi de “şirketlerin sertifika vermesi” koşulunu dayatarak bu üretimi de farklı tarz da denetim altına almaya çalışıyor. “Sertifikalı organik ürün” adıyla kendinin yarattığı tercihleri pazarlamaya çalışarak tüketicilere sözde alternatif tercihler sunuluyor. Kapitalizm sunduğu bu yeni “alternatifler”le de yeni sermaye birikiminin araçlarını yaratmış oluyor.

Tam da burada alternatif iktisadi, sosyal ve politik modellere ihtiyacımız var. Kapitalizmin ötesine işaret eden ve bugünden dayanışmacı bir yaşamı iktisadi ve sosyal bir sistem olarak örgütlemeye başlayan alternatiflere.

Kooperatif, üretici ile tüketici arasındaki bir ‘‘aracı kategori’’ değil. Üretici ile tüketicinin doğrudan bağını geliştirecek, örgütlü bir tüketici topluluğu olarak şirket egemenliğinin boyunduruğu altına almaya çalıştığı doğal üretim ve küçük üreticiyi destekleyecek bir örgütlenme ağı.

Endüstriyel tarımsal üretim ve pazar koşullarında küçük üretici tasfiye oluyor. Tüketiciler ise sağlıklı gıdaya erişimden mahrum kalıyorlar. Kamu desteğinden yoksun bırakılmış küçük üreticiler, tarımın şirketleşmesine karşı ayakta kalma imkânlarını yavaş yavaş yitiriyorlar. Şirketlerin üretim ve pazar egemenliğinin baskısı altında üretim yapmaya çalışan köylülerin/çiftçilerin yerel tohum kullanabilme, doğal ürün yetiştirme imkânları da ortadan kalkıyor.

Kooperatif, küçük üreticinin ayakta kalabilmesine katkı sunacak aynı zamanda tüketicinin sağlıklı ve ucuz gıda ihtiyacını karşılayacak üretici-tüketici birliği olarak faaliyet sürdürecek. Kârı değil yaşamı, şirketlerin egemenliğini değil üreticinin bağımsızlığını, tüketicilerin sağlıklı ve ucuz gıdaya erişimini,aşırı su ve ilaç isteyen,bu nedenle de küresel iklim krizine neden olan şirket tohumlarını değil yerel ve ekolojik tohumu, gıda egemenliğini, doğal üretimi savunmak, desteklemek ve geliştirmek için gerekli bir örgütlenme biçimidir. 

Dayanışma Kooperatifi örgütlenmesinin temel anlayışı dayanışmadır. Üretici ve tüketicinin birliğini sağlama hedefiyle faaliyetini sürdürmeye devam etmektedir. Üretici ve tüketicinin insanca yaşam hakkını korumasının,sömürüye karşı söz ve karar hakkına sahip çıkmasının yolu örgütlenmekten geçer. Tam burada Dayanışma Kooperatifi gibi alterbatif iktisadi, sosyal ve politik örgütlenmelerin gelişmesi; üretici ve tüketiciler arasında doğrudan bağ kurarak, dayanışmayı güçlendirir.
Dayanışma Kooperatifi, işleyişi meclisler aracılığı ile gerçekleşmektedir. Temin edilecek üründen,planlamaya kadar meclis tarafından karar verilmektedir. Denetleme mekanizmasıda meclis tarafından sağlanmaktadır. Meclis üyeleri söz ve karar sahibidir. Doğrudan demokrasi olmazsa olmazıdır.

Devlet erkinin ve iktidarının halktan uzaklaştığı, yabancılaşmanın ayyuka çıktığını yakın zamanda seçimlerde görmüş olduk.

Halk ile güçlü bağlar kurabilmenin yolu ve zemini birlikte üretip, birlikte paylaşabileceğimiz, dayanışma zeminlerini güçlendirmekten geçtiğini görmekteyiz. Halkın dayanışmasının açığa çıkartıldığı örgütlü gücün yaratılmasının alternatiif yaşamın örgütlenmesi noktasında; yeni bir yaşamın inşaası için vaatler siyaseti yerine örgütlü gücün açığa çıkartılması gereklidir. Yeni yaşam biçimi formlarının nüvelerini Dayanışma Kooperatifi olarak hayata geçiriyoruz.

Söz yetki karar üretenlere…