Erdoğan’ın Almanya’da “Alisiz Alevilerin temsilcilerinden birini aday gösterdiler” sözüne karşı şimdi birlik zamanı. Eğer birbirimize sahip çıkarsak meclis ilk kez can’lanırken, bir o kadar muaviyelikten arınmış olacak. “Ali’li ya da Alisiz” tüm Alevilerin ve hepimizin bu meselede duracağı esas zemin bu.

Sor bakalım Ali de seni seviyor mu?

GÜLFER AKKAYA

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz hafta sonu Avrupa’ya gitti.
Neden mi?
Oy toplamaya!
Her ne kadar makamı cumhurbaşkanlığı olsa da kendisi hala ısrarla ve inatla eski alışkanlıklarıyla davranmaya devam ediyor cumhurbaşkanı yerine başbakan gibi davranarak.
Bazen günde üç miting yapıyor. Ana muhalefete, yavru muhalefetlere, hatta iktidar partisine açık ara fark atıyor miting yapma sayısı ve hırsında.
Ama bazı konularda talihsizlikler yaşıyor bu mitingler esnasında. Çıkıp kendisini protesto edenler mi dersiniz… “Nankörlük” edenler mi? Buraya neden geldin diye diklenenler mi? Hareket çeken kadınlar mı?
Performansı yüksek cumhurbaşkanı kendisine yapılan tüm “hakaretlere” susuyor mu? Asla! Tek tek hepsine cevap veriyor. Ondan da önce korumaları zaten bu kişileri pert ediyor.
En çok da kendisini protesto eden bu kişilere kızıyor. Ne hakla, nasıl, hangi hadle böyle davrandıklarını anlayamıyor. Anlayamıyor çünkü sırça sarayında ve çevresindekiler el pençe duruyor etrafında. Doğru düzgün danışacağı, hata yaptığında kendisini eleştirebileceği, yönlendirebileceği tek bir kişisi yok.
Sarayı ve korumalı, az sayıda insanla çevrili hayatında çıt çıkmıyorken sokaklar kaynıyor. Nereye gitse orada protesto ediliyor. Sevilmediğini, istenmediğini görüyor.
Bunu kendine yediremiyor.
Hakikatin sıcak şamarı yüzüne yüzüne çarpıyor. Hoş, kendisi bir tokat yiyince diğer yanağını çevirenlerden değil! Değil ama diğer yanağını da artık koruyabildiğini söylemek mümkün değil.
Erdoğan, ülke sokaklarında yaşadığı protestolar yetmez gibi yurt dışında da sürekli protesto ediliyor.
İş protestolarla da kalmıyor. Yaptırılmayan mitingler, protestolar sonucunda geri aldırılan ödüllere dek uzuyor.
Yine geçen hafta sonu seçimler nedeniyle cumhurbaşkanı olarak gönlündeki parti için oy istemeye gittiği Almanya’da dışarıda protesto edilirken salonda konuşmuş. Konuşurken Avrupa’da kendisini protesto edenleri unutmamış. Kinlidir, unutmaz!
Artık ne kadar öfkelenmişse aşina olduğumuz kişiyi hedefe koyma üslubuyla kükremiş. Bu kez topun ağzındaki Turgut Öker. Tabii Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu’da payını almış. Nasıl almasın? Eski başkanı ile uğraşılmakta.
Erdoğan Almanya’nın Karlsruhe kentinde yaptığı konuşmada “Şimdi Avrupa’da, buralarda da ‘Alisiz Alevilik’ diye bir şeyler çıktı ya. Şimdi bu Alisiz Alevilerin içerisinden bir tanesini de aday yaptılar, milletvekili adayı. Eğer Alevilik, Hazreti Ali Efendimizi sevmekse benden daha Alevi olamaz. Ama yok. Alevilik bir dinse, orada Tayyip Erdoğan yok. Onu ‘Alisiz Aleviler’ düşünsün” demiş.
Öfke ve tehdit dolu bu cümleler aslında bir yanıyla da komik. Komikliğin yükseldiği ton ise “Ama yok. Alevilik bir dinse, orada Tayyip Erdoğan yok.” E yani? Olmanı isteyen mi var?
İstenen şey zaten söz konusu mesele Alevilikse orada susman. Seni orada isteyen yok ki! Bu ne kibir! Tafra!
Ali’yi sevip sevmediğini soran da yok. Sevsen ne olur, sevmesen ne? Ali neyi yitirip kazanacak sen onu seviyorsun ya da sevmiyorsun diye?
Başkalarının neye inandığından sana ne!
Erdoğan’ın konuşmasının asıl kritik olan kısmı “Onu ‘Alisiz Aleviler’ düşünsün” diye yüksek tonda bitirdiği bölüm.
Yani Alevileri tehdit ettiği kısım. Korkutarak susturmaya çalıştığı, ayağınızı denk alın diyerek hizalamaya çalıştığı bölüm. Üstelik bir kişiyi de açık açık hedefe koyarak.
Boş durmamış Turgut Öker de deyivermiş: “Erdoğan bizim ‘Yol dilimizle’, insanlıktan düşkündür! Aleviliğin uzağından yakınından geçemez. Üstelik, Alevi çocuklarının kanı hala ellerindedir. Artık Alevilerden, Kürtlerden, Ermenilerden, Êzidîlerden, kadınlardan, emekçilerden ve tüm farklılıklardan elini, dilini çek! Bu nefret dili, kin ve düşmanlık yaymaktan başka bir işe yaramıyor. Erdoğan’a bu çağrıyı yapıyoruz, ama Erdoğan’ın ruh hali bu çağrıyı duyacak durumda değil. O kendine yeni kullar yaratma arayışına devam ediyor. İktidarını sürdürebilmek için dini kullanmaya devam ediyor.”
Haksız mı, değil. Hem de hiç değil.
Tüm kışkırtmalarına, Alevilerin içine oynamaya yönelik çabalarına karşın ortada Ali’li ya da Alisiz Aleviler diye bir sıkıntı yok. O, aslında bu ayrımı yaratıp örmeye çalışıyor.
Yoksa derdi Ali’yi sevmek de değil. Zira kendisinden başkasını sevme becerisine sahip değil.
Oysa bizim hep beraber yaşadığımız tek sıkıntı var: Erdoğanlı ya da Erdoğansız yönetilen bir Türkiye. Bugün için önümüzde çözülmeyi bekleyen acil tek sorun bu.
Bu sorunu da 7 Haziran’da çözeceğiz gibi görünüyor.
Erdoğan’ın Almanya’da “Alisiz Alevilerin temsilcilerinden birini aday gösterdiler” sözüne karşı şimdi birlik zamanı.
Eğer birbirimize sahip çıkarsak meclis ilk kez can’lanırken, bir o kadar muaviyelikten arınmış olacak. “Ali’li ya da Alisiz” tüm Alevilerin ve hepimizin bu meselede göz ardı edemeyeceği, yan yana duracağı esas zemin bu.