Sputnik’ten haber nedir meselesine
Rusya devlet Network’ü Sputnik’in radyo kanalı RSFM’de program yapan Yavuz Oğhan, bir süredir yaptığı yayınları Youtube üzerinden de yayımlamaktaydı. Programlarından en ilgi çekeni İsmail Saymaz ve Akif Beki ile haftanın iki günü yaptığı yayınlardı. Takip edebildiğim kadarıyla bu yayınlar hem Sputnik’in Youtube kanalından hem de Yavuz Oğhan’ın kendi Youtube kanalı bidebunu izle’den yayımlanıyordu. Açıklamalardan anlaşıldığı […]
Rusya devlet Network’ü Sputnik’in radyo kanalı RSFM’de program yapan Yavuz Oğhan, bir süredir yaptığı yayınları Youtube üzerinden de yayımlamaktaydı. Programlarından en ilgi çekeni İsmail Saymaz ve Akif Beki ile haftanın iki günü yaptığı yayınlardı. Takip edebildiğim kadarıyla bu yayınlar hem Sputnik’in Youtube kanalından hem de Yavuz Oğhan’ın kendi Youtube kanalı bidebunu izle’den yayımlanıyordu. Açıklamalardan anlaşıldığı kadarıyla, Oğhan eski Başbakan Davutoğlu ile bir röportaj ayarlamış. Sputnik bu röportajı yayımlamak istememiş, bunun üzerine Yavuz Oğhan, İsmail Saymaz ve Akif Beki’yi de yanına alarak Davutoğlu ile gerçekleştirdikleri röportajı kendi Youtube kanalı üzerinden yayımlamış.
Sputnik de bunun kendi yayın politikalarına aykırı olduğu gerekçesiyle Yavuz Oğhan ile sözleşmelerine son verdiklerini duyurmuş. Sputnik’in Genel Yayın Yönetmeni Mahir Boztepe, Davutoğlu röportajında haber değeri görmediklerini ve bu röportajla kurumun adının anılmasını istemediklerini söyledi.
Sputnik’in bu kararı çok tepki aldı. Bir iki gün içerisinde Sputnik’in Twitter hesabı yüz binlerce takipçi kaybetti. RSFM’i dinleme listesinden çıkardıklarını ilan edenler oldu. RSFM’de sabah yayınları yapan Zafer Arapkirli de tepki olarak yayınlarına son verdiğini açıkladı.
Gazetecilerin fişlendiği meşhur Seta raporunun yazarlarından İsmail Çağlar da konuyla ilgili şu tweeti attı: “Eski Başbakanla program yapan gazetecilerin kovulması tam da Seta raporu ile dikkat çekmeye çalıştığımız hakikate karşılık geliyor; hiçbir yabancı medya kuruluşu, gazeteciler daha özgür çalışsın ve Türkler daha iyi haber alsın diye burada değil.”
Haber nedir ne değildir konusunda kafamız epey karışık. Yerli-yabancı, devlet-özel her yayın kuruluşunun bir yayın politikası vardır. Ve çoğu zaman yayın politikalarını yayımlanan değil yayımlanmayan haberlerden anlarız.
İdeali, haber niteliği taşıyan her bilginin ve gelişmenin kamuoyuna aktarılmasıdır. Bu anlamıyla gazetecilik doktorluk gibidir. Yapılması gerekeni ve ilkeleri bellidir. Bunun dışındaki gazetecilik faaliyeti değildir. Propaganda faaliyeti ve gazetecilik farklı şeylerdir.
Terör örgütlerinin eline geçen Alman silahları ile ilgili haberleri Alman devlet haber kuruluşu Deutsche Welle haber yaptı mesela. IŞİD’in elinde bulunan AB üye ülkelerine ait silahları Avrupalı Nice devlet TV’sinin ekranlarında değerlendirildi. Brexit ile ilgili en ağır yorumlar BBC’de yer alabildi. Karısına ıstakoz ve şampanya ısmarlayan bakanla ilgili haberler çarşaf çarşaf Fransa televizyonlarında gösterilebildi.
Haberin en sevdiğim en basit tanımı, birileri bazı şeylerin bilinmesini duyulmasını istemez buna haber denir. Haber hükümet övmek, Cumhurbaşkanına padişah muamelesi yapmak demek değildir. Bir siyaseti ya da siyasetçiyi takdir eden gazeteciler olabilir. Bu yorum olarak yayınlarda yer alabilir ama Cumhurbaşkanı’nı koşulsuz övmek haber yapmak demek değildir.
Eski Başbakan Davutoğlu’nun vereceği röportaj hele şu süreçte haberdir. Haberi vermek Davutoğlu’nun görüşlerine katılmak demek değildir. Medya kuruluşları sadece görüşlerini beğendikleri kişilerle röportaj yapmazlar. Söyledikleri haber niteliği taşıyan kişilerle röportaj yapılır.
Türkiye’deki habere çarpık bakış, ülkenin konumlanmaya çalıştığı yeni yerle de örtüşüyor. Habere artık sadece birine itibar suikastı düzenlemek ya da birini övme aracı olarak bakılıyor.
Haber bu değildir. İşte tam da bu nedenle habercilik hakkıyla sadece demokrasilerde yapılabiliyor. Hukukun haber verme ve haber alma hakkını korumadığı otokrasilerde haber kamuoyunu bilgilendirme aracı olmaktan çıkıyor. Haber vermek kamuoyunu bilgilendirme görevini yerine getirmek demektir. Goygoy yapmak değil. Haberciliğe doktorluk gibi bakmak gerekir. Aslında özünde yabancısı yerlisi yoktur, haber niteliği taşıyan bilgi ve bu bilginin kamuoyuna taşınması söz konusudur. Mesele bundan ibarettir.