Suriye’de oyunun sonu mu geldi?

VIJAY PRASHAD
@vijayprashad

Bölge nefesini tutmuş Türkiye’deki seçimlerin sonucunu bekliyor. Suriye’ye barışın gelmesini isteyenlerin umudu AKP’nin otoritesinin gerilemesi. AKP’nin kendine olan güveninde açılacak bir gedik, belki Türkiye’nin Suriye’deki pozisyonunu geriletebilir. Davutoğlu’nun ‘Komşularla sıfır sorun’ teorisinin çok uzağındayız.

Suriye savaşı sınırın kuzeyine geçti. IŞİD sınırlar içinde kalmıyor. 2013’te, Irak - Rabia’daki sınır karakoluna girmeleri daha fazla küçümsenmemeleri gerektiğini gösteren çizgi oldu. Destekle ya da değil, Anadolu’ya sızdılar. Erdoğan’ın 2011’de öngöremediği bu sonuç, halkın Erdoğan ve Davutoğlu’nun dış politikasına duyduğu güveni şüphesiz gölgeledi.

Suriye’deki rejim değişikliği umutları sona erdi. Rus ordusunun Suriye’ye girmesi, olanaksız gibi görünen bir manevraya sebep oldu. Güç kullanarak rejimi değiştirmenin, Rus ordusunun Suriye’ye verdiği destekle mücadele anlamına geliğini, Batı ve Körfez Arapları anladı. Rusya’nın agresif bir şekilde diplomatik bir seçenek aramasına bu yüzden izin veriyorlar.

Diğer alternatif ne? Suudiler ve ABD bazı grupları silahlandırıp eğitmeye devam edeceklerini açıkladılar. ABD, isyancıları eğittikleri ana eğitim programını henüz sonlandırdı. Eğitim üssü olan Ürdün Krallığı, askeri hareketliliğini Rusya ile koordine etmeye başladı. Bu, Kralın rejim değişikliği stratejisinin kısırlığını farketmesi demek. Viyana’da Ruslarla ilk görüşen Suudiler oldu. Suudiler Yemen’deki savaş nedeniyle Suriye’deki isyancı taburu tek başına destekleyemeyeceği için, Ürdün ve ABD isteksiz olursa, tamamen geri çekileceklerdir.

Mesaj Suriye’deki vekalet savaşını yürüten ordulara iletildi. Güney cephesi büyük ölçüde yara aldı. Suudi Arabistan’ın vekili Ceyş el İslam hâlâ azimli. Fakat Riyad’ın desteği azalırsa, Zahran Alluş ya yeni bir müttefik bulur ya da cephesini dağıtır. Alluş izole edildiğinde IŞİD’e dönebilir mi? Pek öyle gözükmüyor. Türkiye’nin vekili Ahrar’uş Şam, Türkiye’den ve El Kaide’den destek almaksızın iş görme kapasitesine sahip değil. Eğer Türkiye’ye isyancılara desteği durdurması yönünde baskı yapılırsa, Ahrar, El Nusra ağına doğru sürüklenir. Ahrar ve Alluş’un kuvvetlerinde savaşan çoğu rütbeli, eğer IŞİD ve El Kaide’ye çok yakınlaşılırsa, arkalarını dönüp gidecektir. İran-Rusya stratejisinin beklentisi bu: vekilleri izole et ki destekleri azalsın.

Şimdi masayı Rusya kuruyor. Konukları ise Türkiye, Suudi Arabistan ve İran olacak. Ne üzücü ki Suriyeliler sürecin bir parçası değil. Rusya ve İran, Şam iktidarı adına konuşurken Suudi Arabistan ve Türkiye El Kaide ve IŞİD bağlantılı olamayan isyancılar adına konuşacak. Ortak bir noktada buluşabilecekler mi? Bir yıl önce bu sorunun cevabı olumsuz olabilirdi. Rus askeri varlığı ve Batı’nın mecalsiz müdahalesi güç dengelerini değiştirdi. Şayet Suudi Arabistan Yemen’i kolayca saf dışı etmiş olsaydı, özgüveni daha yüksek olabilirdi. Eğer Türkiye içeride Kürt meselesini yeniden açmış olmasaydı tartışmaya girmesi daha olasıydı. Öyle görünüyor ki; işler Türkiye, Körfez Arapları ve Batı için iyi gitmiyor. Güç dengeleri Rusya ve İran’dan yana.

Geçen senelerde Suriye için birkaç fırsat oluşmuştu. 2012’de Mursi, Suriye İletişim Grubunu toplamıştı, İran, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin de katıldığı toplantılarından önemli bir sonuç çıkmadı, ama en azından gerçekleşti. Batı, İletişim Grubu’nu kenara çekti. Aynı yılın başında Ruslar, Finlandiyalı Diplomat Martti Ahtisaari’ye Esad’ın makul bir süreçle görevi bırakmasını önerdi. Batı bunu da reddetti... Bu sefer ise Batı’nın fazla seçeneği yok. Rusya –bütün kusurlarıyla beraber- planı yaptı. Suriye aşkına, bunun ateşkese ve politik sürecin başlamasına önayak olmasını umalım.

Çeviri: Ömür Şahin Keyif