YPG’nin kontrolünde olan Kobani’de, IŞİD’in herhangi bir bölgeyi kontrol şansı hiç yok. Bunu örgüt de çok iyi biliyor

Suriye dört bir yandan saldırı altında

HASAN SİVRİ- @hasansivri

Cihadçıların da taşıdığı Selefi ideolojisinin en büyük finansörü ve yayıcısı olan Suudiler, kendilerinin ve müttefiklerinin çıkarı için bölgeyi ateşe vermeye ve Suriye'deki cepheleri tırmanışa geçirmeye devam ediyorlar.

Suudilerin Yemen'e yönelik ''Kararlı Fırtına'' operasyonu sonrası Suriye'nin kuzeyi için düğmeye basılmış, Suudilerin Suriye dosyasından sorumlu Emiri Muhammed Bin Nayef birkaç ay önce Ankara'yı ziyaret etmiş ve 2013'ten beri cihadçı kaynaklardan ismini duyduğumuz ''Antakya Operasyon Odası'' tekrar harekete geçirilmişti. Yüzlerce parçaya bölünmüş cihadçılar ''Fetih Ordusu'' adı altında bir araya getirilmiş ve İdlip kentine yönelik geniş çaplı operasyon sonrası İdlip düşürülmüştü.

İdlip sonrasında Halep için de ''Fetih Ordusu'' kuruldu fakat Halep'in kendine has dengeleri var. İdlip için netleşen ve hemen harekete geçebilen Türkiye-Suudi ittifakı, kendine has dengeleri olan Halep için muhtemelen Türkiye'deki seçim sonuçlarını beklemişti.

Sahadaki esas motor gücü olan Nusra, varolan ihtilaflardan dolayı İdlip'tekinin aksine hızlıca kurulan ''Halep'i Fetih Ordusu'' çatısı altına girmemişti. Ayrıca Halep'te, Suudilerle araları pek iyi olmayan Müslüman Kardeşlere yakın cihadçıların başında olduğu Şamlılar Cephesi var. Şamlılar Cephesi adlı çatı yapının da hedefinde ''Halep'i Kurtarmak!'' var.

Dolayısıyla Halep'teki silahlı grupları bir araya getirmek sanıldığından çok daha zor.

HALEP'TE EMİRLİKLER SAVAŞI
Halep'teki cihadçılar için bir diğer sorun IŞİD. El-Kaide ile rekabet halindeki IŞİD, İdlip'in ardından Halep'in de Nusra'nın eline geçmesinden endişe ederek Halep batısına saldırıya geçti.

Bu Emirlikler Savaşından sonra İdlip ve Halep batısında çıkan mazot krizi, ABD ve Türkiye'nin ''ılımlı'' müttefiklerinin IŞİD'in kontrolündeki bölgeden petrol satın aldıklarını gösterdi.

Çatışmaların ardından IŞİD, Halep ve İdlip'e giden petrolü kesti. Mazot krizi yaşayan ''muhalifler'' uluslararası kamuoyuna petrol için çağrı yaptı.

Aslında bilinen bir şey cihadçıların söylemi ile teyit edimiş oldu. Sadece bu da değil, Lübnan Al-Akhbar gazetesine konuşan cihadçılara yakın bir kaynak, silahlı cihadçı gruplarla IŞİD arasındaki anlaşmayı açığa çıkardı.

Meğer Halep batısında ve İdlip'teki cihadçı gruplar, petrol karşılığında IŞİD'e gıda alışverişi izni vermiş. Yani cihadçılar IŞİD kontrolündeki bölgeden petrol satın alabiliyor karşılığında da IŞİD'e kendi bölgelerinde alışveriş izni veriyorlardı.

Geçen haftalarda Rusya Dış İşleri Bakanı Lavrov'un BM'ye ''IŞİD'ten petrol alıp IŞİD'in finanasmanında rol alanları tespit edip cezalandıralım'' önerisine, ABD'den ses gelmemişti. ABD , Nusra öncülüğündeki ''ılımlı'' müttefiklerini sadece uluslararası alanda değil, savaş sahasında da koruyor. Nusra ile IŞİD'in Halep'te savaştığı birkaç cephede IŞİD, ABD liderliğindeki Koalisyon uçaklarınca vuruldu.

DERAA'DA "SUUDİ FIRTINASININ" HEZİMETİ
Suriye'nin kuzey cephesi Türkiye'deki seçim süreci ile birlikte durulunca Antakya Operasyon Odası, yerini güneyde Ürdün'deki ''Amman Operasyon Odası'' bıraktı. Antakya Operason Odasının kuzeyde Halep, İdlip ve Lazkiye operasyonlarının komuta deneyimi varken, Amman Operasyon Odasının da güneyde Şam, Deraa ve Kunaytra'ya yönelik operasyonların komuta deneyimi var.

İki operasyon odasında da Suudi istihbaratının aktif rol aldığı, Arap ajanslarına konuşan cihadçı komutan ve kaynaklardan anlaşılıyor.

Dürzilerin başkenti sayılan Süveyda halkı, Nusra tehdidine karşılık gönüllü birlikler kurarken, komşu Deraa kenti ateş altında.

Çoğu daha önce ÖSO bünyesi altında olan 51 silahlı grup, İdlip'te olduğu gibi yine Nusra öncülüğündeki ''Fetih Ordusu'' çatısı altında ''Deraa Kurtuluşu için Güney Fırtınası'' adlı bir operasyon başlattı.

Yemen'e yönelik ''Kararlı Fırtına'' isimli operasyonları ile Yemenlilere diz çöktüremeyen Suudiler, Suriye güneyindeki '' Fırtınadan'' da istediklerini alamadı. İsrail Kanal-2 televizyonuna göre de Suriye'deki çatışmalarda yaralanan 1600 kişi İsrail'deki hastanelerde tedavi edilmiş.

Fakat ne Suudi istihbaratının, ne cihadçıları tedavi eden İsrail hastanelerinin ne de Suriye'deki aşiret liderlerine milyon dolar teklif edip satın almak isteyen Ürdün'ün çabaları Deraa'yı düşüremedi.

İdlip'tekinin aksine güneyde Suriye ordusunun sert karşılığı, cihadçı yanlısı haber ajanslarında da yer buldu. Nusra liderliğindeki cihadçılar, Deraa operasyonundan yüzlerce kayıp vererek çekildi.

IŞİD'İN KOBANİ VE HASAKE'YE EŞZAMANLI SALDIRILARI
IŞİD'in, Haseke güneybatısına saldırı başlattığı gecenin sabahında, Kobani'ye yönelik 3 cepheden saldırısı ve sızma girişimi oldu.

Haseke merkezinde ilk defa 2 mahallede kontrol sağlayan IŞİD, son aylarda Haseke'ye defalarca saldırıda bulunmuştu. BBC Arabic'e göre IŞİD'in Haseke'ye yönelik son saldırısı, son 20 gün içindeki kente yönelik 4.büyük saldırısı. IŞİD, ilk anlarda sağladığı kontrolü kaybetmeye ve kentin dışına çekilmeye başladı.

10 gün önce de kente 2 km yaklaşmış ve Suriye Ordusu ve yerel güçlerin karşılık vermesi ile uzaklaştırılmıştı. Tüm Doğu Süryani Ortodoksları Patriğinin katıldığı bir TV'de söyledikleri, Süryanilerin yoğun yaşadığı Haseke'ye yönelik saldırıların boyutunu gözler önüne seriyor: ''Haseke'den ayrılmak üzere hazırlığa geçmiştik. IŞİD çok yaklaşmıştı. Şam'dan gelen yardımlarla Suriye ordusu IŞİD'in saldırılarını püskürttü.''

Suriye İnsan Hakları Örgütünn cuma günkü raporuna göre, Kobani'ye sızabilen IŞİD, bombalı araç saldırıları ve vahşi katliamları ile 146 kişiyi katletti.

Çok büyük bir bölümü YPG'nin kontrolünde olan Kobani'de, IŞİD'in herhangi bir bölgeyi kontrol şansı hiç yok. Bunu örgüt de çok iyi biliyor. IŞİD'in sızma girişimi ve kentin kuzeyindeki saldırıları, kentin kuzeyine sızmasına yardımcı olan ve Kürtlerin nüfuzunu genişletmesinden rahatsız olan Türkiye'deki yetkililerden hem Kürtlere hem son operasyonlarda havadan destek veren ABD'ye bir mesaj olabilir.

YPG'nin dünyada tanınmasına ve müttefik kazanmasını sağlayan Kobani ve Kobani'deki direniş idi. IŞİD, Tel Abyad'ı kaybettikten sonra örgütün başkenti olan Rakka kentinin savunması için birçok yerden güçlerini çekiyor. Kobani'ye yönelik, örgüte hiçbir şey kazandırmayacak bu son saldırıların hedefinde, YPG'yi direnişi ile tanındığı yerde vurmak var.