Bu ülke yazın güneyde kuraklıktan, orman yangınlarından kavruldu. Geçen sene Kastamonu, Sinop’ta, bu sene en son Urfa‘da taşkınlar sebebiyle yurttaşlar hayatını kaybetti.

Suyu yönetemiyorsunuz kuraklığa çözümünüz yok
Depremin ardından Urfa'da meydana gelen selde pek çok yurttaş hayatını kaybetti.

Dr. Işıkhan Güler

Ülkemiz tarihî kritik bir dönemden geçerken 21 yıllık iktidarı adeta doğa olayları test ediyor.
6 Şubat’ta meydana gelen depremden sonra net bir biçimde ortaya çıkan, sistemin nasıl işlemediği oldu. Deprem konusunda ne yapılmadıysa ya da bir başka ifade ile hangi konularda ihmal söz konusuysa benzer bir durum su politikaları için de geçerli. 


Son 63 yıllın en kurak dönemini yaşıyoruz. Ancak diğer yandan fazla yağış alan Adıyaman ve Şanlıurfa’da 19 yurttaşın yaşamını yitirdiğine tanık oluyoruz. Açıkçası dere yataklarının yapılaşmaya açılarak daraltıldığı kentlerde altyapının sınıfta kaldığı aşikâr. 
21 yıllık iktidar döneminde depreme önlem alamadıkları gibi suyu da yönetemediler, suyumuza da sahip çıkamadılar.

Su Şurası’nda Bakan Kirişci, içme suyu şebekelerinde kayıp kaçak oranını 2021 yılı için %33,54 olarak açıklamıştı. Aynı TÜİK verileri gibi bu verinin de hiçbir bilimsel temeli yok. Çok iyi biliniyor ki Bakanlığın belediyelerden istediği bu tür bilgiler bilimsel, ölçülebilir, ispatlanabilir verilere dayanmadan rastgele formlar doldurup iletiliyor. Birçok belediye su kaynağında debileri bile ölçemezken kayıp kaçak oranını nasıl bu kadar hassas tespit edebiliyor gerçekten merak konusu. Halihazırda belediyelerin birçoğu şebekeye ne kadar su verdiğini bile ölçemiyor. Suya ilişkin oranlar gerçekçi değil ve TÜİK’in enflasyon değerleri gibi oldukça iyimser. 

Popülist yaklaşımla ihtiyaç olmayan yerlere bile duble yollar, tüneller yapıldı; bir de yapanlara geçiş garantisi verildi. Ancak altyapı ihmal edildi. Şehirlerimizin şebekelerinde hâlâ insan sağlığına zararlı asbestli içme suyu boruları var. Hâlâ içme suyundan zehirlenme vakaları yaşanıyor, birçok şehirde halkımız içme suyuna güvenmiyor ya damacana içiyor ya da musluk suyuna arıtma taktırıyor.

Tayyip Erdoğan aynı Su Şurası’nda su kaynaklarımızın yüzde 77’sinin sulamada kullanıldığını ifade etti. İçme suyunda kayıp kaçağa görece önem verildiği ifade edilse de sulamada kullanılan sudaki kayıp kaçakla mücadelede hiçbir çalışma bulunmuyor. Yani sulamada kullanılan suyun yüzde kaçı boşa gidiyor bu bilinmiyor. Bilinmediği için de yönetilemiyor. 

“Bin günde bin gölet” gibi acele yapılan göletlerin göller yöresindeki bazı gölleri nasıl kuruttuğu da çok iyi biliniyor. Yereldeki her muhtara seçim yatırımı olarak söz verilen göletlerin aslında nasıl rant projelerine dönüştürüldüğü de herkesin malumu.
Geçirimlilik problemi olan yerlere siyasi sebeplerle yapılan göletlerde, barajlarda nasıl su tutulamadığı da sır değil. Karataş Gölü, Burdur Gölü, Akgöl, Işıklı Göl, Eber Gölü, Akşehir Gölü ve Meke Krater Gölü gibi birçok gölün membaına, yukarısına bu gölet projelerini yaparak göle gelen su kesildi, göller kurutuldu. Bütünlüklü planlama olmadan oy kaygısı ile yapılan projeler daha büyük sorunlara yol açtı.

Bu ülke yazın güneyde kuraklıktan, orman yangınlarından kavruldu. Geçen sene Kastamonu, Sinop’ta, bu sene en son Şanlıurfa‘da taşkınlar sebebiyle yurttaşlarını kaybetti ve ciddi maddi zarar oluştu. Tüm ülke için Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü tarafından taşkın yönetim, kuraklık yönetim planları hazırlandı, hangi tedbirlerin alınacağı belirlendi. Peki, taşkın ya da kuraklık yönetimiyle ilgili bu tedbirlerin kaçı hayata geçirildi? Birçok dere yatağı önemli taşkın riskini barındırsa da iktidarın önceliği Kanal İstanbul gibi rant projeler oldu.

Ülke yarım kalan inşaatlar çöplüğüne çevrildi. Bursa-Osmaneli TCDD hızlı tren projesi, Ankara-İzmir TCDD hızlı tren projesi gibi projeler hep yarım kaldı; ikinci, üçüncü müteahhit değiştirildi. 2015 yılından beri devam ediyor bu projeler. 2008 yılında yapımına başlanan Ankara-Sivas hızlı tren projesinin açılışı sekiz defa ertelendi. Kanal İstanbul, 3. Havaalanı, 3. Köprü, Cumhurbaşkanlığı Sarayı, Rize’yi Erzurum’a bağlayan Ovit Tüneli (14,3 km) gibi projeler sizin önceliğiniz oldu, altyapı unutuldu, ihmal edildi.

Biliniyor ki birçok şehrin ilçesinde arıtma tesisi yok, atık su şebekesi yetersiz, birçoğunun yağmur suyu şebekesi bulunmuyor. Şehirlerde içme suyu şebekeleri delik deşik, atık su sistemi sağlıklı çalışmıyor, yağmur suyu şebekesi yok, dereler kaderine terk edilmiş durumda.

Tıpkı depremde kaderine terk edilmiş binalar gibi. Ne zaman taşacağı, ne zaman can alacağı bilinmiyor. 

Bitirirken şunu bir kez daha vurgulamak gerekiyor: Ülkeyi yönetemediğiniz gibi suyu da yönetemediniz.