Troyka'dan 264 milyar euro borç alan Yunanistan'da alınan paralar borç faizlerinin ödemesine gittiğinden Yunanistan iflasın eşiğinde

SYRIZA biliyor:  Tarih bizimdir

> AYÇA AKPEK @aycaakpek

“Bir kişinin haklı olduğu halde yenilebileceğini, gücün ruhu yenebileceğini İspanya’da öğrendik” demiş, Albert Camus.
1939’da General Franco'nun, Madrid'e girmesiyle İspanya iç savaşı sonlanıp, solcular kaybettiğinde bütün Avrupa kaybetmişti aslında. İç savaş yalnızca İspanya için değil, tüm Avrupa tarihi için bir dönüm noktası oldu. Hitler ve Mussolini önderliğindeki faşistler için İspanya kendi egemenliklerinin deneme alanıydı çünkü. Öyle ki Franco yönetimine para ve asker yardımı yapmanın yanı sıra İspanya'da bizzat gerçekleştirilen çok sayıda eyleme de imza attılar. Bunlardan en yıkıcı olanı, Alman lejyonlarının hava taktiklerini denedikleri Picasso'nun anıtsal tablosuna da ilham veren Guernica'nın hava bombardımanı ile yok edilmesi oldu.

Ve İspanya'da denenen bu kaba güç sonunda, faşizmin kazandığı zafer tüm Avrupa'da dünyanın en kanlı savaşını başlattı.

Savaşın ilk mağdurlarından biri de Yunanistan'dı. 1940'ta Mussolini Arnavutluk üzerinden Yunanistan'ı işgal etti. 1941'de İtalyanların yenilgisinin ardından bu defa Yunanistan, Almanya'nın işgali altına girdi.

İşgal başladığında Yunan Kralı İngiltere'ye sığınmıştı. Ancak Yunan direnişçileri sol örgüt ELAS'ın altında birleşerek, Nazilere karşı etkili bir savaşı başlattılar. Savaş Almanların yenilgisiyle son bulduğunda Yunanistan için "Yüzdeler Anlaşması" Sovyetler ve İngiltere arasında yapılmıştı bile. Yüzde doksanı İngiltere boyunduruğuna giren Yunanistan'da ELAS, Churchill tarafından saf dışı bırakılıp, Yunan Kralı Yunanistan'a geri getirilmişti. Bu defa Yunanistan deneme alanıydı. Ancak Yunan iç savaşı başladı.

Yunanistan iç savaş ile boğuşurken, "Avrupa ise restorasyonunu" tamamlıyordu. Komünizme karşı Batı Almanya'nın ekonomik olarak desteklenmesi en önemli mottoydu.

1953'te Londra Antlaşması ile Almanya'nın borçları siliniyordu Almanya'da yeniden nazizmin hortlamaması için.
İspanya, Yunanistan gibi ülkeler gönüllü olarak borçlarının silinmesine razı oldular. O günlere değin Almanların tabiriyle "rosinenbomb" ile havadan beslenen Almanya "büyük ekonomik (wirtschaftswunderbar) mucizeye" imza attı böylece.

Bir taraftan Avrupa Birliği kuruluyordu. J. Monet, "Avrupa ülkeleri vatandaşlarına refah getiremeyecek kadar küçük.Avrupa federasyon olmadıkça Avrupa'ya barış gelmez" diyordu. Kömür-çelik anlaşmaları yapılıyor, Almanya üzerindeki ihracat sınırlamaları kaldırılıyordu.

Tabi ekonomik mucize gerçekleşirken işgücüne de ihtiyaç vardı. Monet'nin deyimiyle Avrupa'nın bir kısmına refah gelirken, diğer kısmı Almanya'nın ekonomik mucizesi için "çalışmaya" başladı. Yüzbinlerce Yunan, İspanyol ve elbette Türk, Alman mucizesinin işgücü olacaklardı.

Bugün yine işsizlik yüzünden Yunanlar, İspanyollar Almanya'ya göç ediyor. İşsizlik, Avrupa Birliği üyesi ülkelerinde sırasıyla en yüksek oranlarda Yunanistan ve İspanya'da. Keza en yüksek borçlar da.

Troyka'dan 264 milyar euro borç alan Yunanistan'da alınan paralar borç faizlerinin ödemesine gittiğinden Yunanistan iflasın eşiğinde. Bu iflasın mucitleri, bir "vergi cenneti" olan Lüksemburg'un başbakanlığını yapmış Avrupa Komisyonu Başkanı Jean Cloud Juncker öncülüğündeki "büyükler" Yunanistan'a vergileri arttırıp kemer sıkmayı öneriyor. Yunanistan için Avrupa refahının bedeli emekçilerin daha fazla kemer sıkması demek.

SYRIZA, Troyka'nın bu tahakkümüne hayır demek için referandum kararı aldı. Almanya'nın başını çektiği "büyükler" referandum sonucuna karşı Yunan halkını tehdit ediyor, eğer referandumdan "hayır" çıkarsa Avrupa'dan çıkarsınız diyerek.

SYRIZA biliyor ki, Avrupa'nın refahı Yunanistan'a bağlı. Çünkü sorun euro sorunu olmadı her iki taraf için de hiç bir zaman: sorun Avrupa Birliği'ni ticari bir işletme olarak görenlerle, insan hakları için görenler arasında. Yunanistan'ın iflası, bütün o Avrupa refahı, barışını kapsayan Avrupa idealinin çökmesi demek. Avrupa'nın büyükleri de bunun farkında. Yunanistan'dan çıkacak "hayır" oyu İspanya'yı, Portekiz'i, İrlanda'yı etkileyecek. Onlar da kemer sıkma politikalarına karşı duracaklar, "Avrupa refahının bedeli bu olmamalı" diyerek. O nedenle SYRIZA'ya gözdağı veriliyor, müzakere masasına oturulmuyor. Çünkü niyet Yunanistan'da bir rejim değişikliğini gerçekleştirmek, insanca bir yaşam talep eden bir grup "radikal" ve "romantik"ten kurtulmak.

SYRIZA ise bu tarihsel döngüyü değiştirmeye kararlı. Bu nedenle Yunan halkı bugün bütün Avrupa'nın geleceği için oy kullanacak.

Ve bu nedenle bu sefer "ruh, güce yenilmeyecek."