Tarih, toplum ve bireyler, oyuncak gibi oynuyor kişiyle...

Niran Elçi

Audrey Magee yalnızca 336 sayfalık, bir çırpıda okunup bitirilebilen Koloni romanıyla tarihsel ve güncel, toplumsal ve kişisel, onca çatışmanın izini sürmeyi başarıyor. 

Sene 1979, yer küçücük bir İrlanda adası. Özel hayatında ve kariyerinde köşeye sıkışmış hisseden bir İngiliz ressam ilham bulmak için adaya geliyor. Ondan kısa süre sonra, bu sefer Gaelceyi incelemek için bir de Fransız dilbilimcisi geliyor adaya, çünkü İrlandalıların anadili olmasına rağmen Gaelce İrlanda'da unutulmak üzere. Bu iki kişi adaya yerleşip kendi amaçlarını ve arzularını gerçekleştirmek için çalışırken, birbirleriyle ve adalılarla çatışıyor, bir yandan da kendi geçmişleri ile hesaplaşmaları gerekiyor. 

Koloni Avrupa'nın diğer ucundan ses veriyor bize. İrlanda, tarihinin büyük kısmında Büyük Britanya kolonisi olarak var olmuş. Siyasi kolonileştirme ile gelen kültür hâkimiyeti, adanın kendi dilinin hemen hemen yok olması ve yerini İngilizcenin alması ile tamamlanmış görünüyor. Günümüzde ada nüfusunun yalnızca yüzde 2'si gündelik dil olarak Gaelceyi kullanıyor. 

Çoğumuzun kafasının içindeki tektipleşmiş, barış içindeki Avrupa kavramına rağmen, bu halklar ve kültürler çorbası bin yıllardır birbirleriyle savaşıyor ve yaşadığımız dönemdeki Avrupa Birliği kavramı o uzun tarihin ardından küçük, sakin bir ara. “Avrupa” kafalarda bilinçli olarak yaratılmış bir fikir, bir imaj. Bu imajın arkasındaki tarih ve altındaki gerçekliği ise Magee küçük bir ada üzerinden irdeliyor. O imajı azıcık kazıdığımızda ortaya çıkan çatışmaları, çekişmeleri, hâkim gücün siyasi ve kültürel kolonileştirme tarihini ve o tarihin nerelere vardığını betimliyor. Dilin ve kültürün yüzyıllar içinde değişmesi kanıksanmış bir gerçek, ama o değişimin bireyler üzerinden nasıl gerçekleştiğine Magee aracılığıyla tanık oluyoruz. 

Temiz ve cici koloni  sözcüğü yerine bizim kendi dilimizdeki sömürge sözcüğünü kullanmanın ve bir koloniyi sömürülen yer olarak görmenin neden daha isabetli olacağını, küçük küçük bilgi kırıntılarıyla hatırlatıyor Magee. İrlanda Patates Kıtlığı'nın ardından 1 milyon İrlandalının ölmesine, 1 milyonunun da göç etmesine sebep olan Britanya'nın küçücük bir adadaki ekonomik sistemi bile çökertecek politikalarına romanıyla örnek veriyor. Kitap boyunca gazete ve radyo haberleriyle takip ettiğimiz IRA terör eylemlerini bir de bu gözle görüyoruz. 

Magee'nin küçük adasındaki 92 adalının İngiliz misafirlerine karşı duygularını böyle bir tarih belirliyor. Adaya Britanya modernliğini getiren bu İngiliz'in karşısında ise, adanın dilini korurken aynı zamanda onun değişmeden kalması, adanın dışındaki dünyaya ayak uydurmaması gerektiğini savunan Fransız dilbilimci var. Böyle bir çatışmada bir tarafı tamamen haklı, diğer tarafı tamamen haksız olarak görmek, Magee'nin de kurgusu ve karakterleri aracılığıyla gösterdiği gibi, imkânsıza yakın. Bu karmaşık duruma bir de ada sakinlerinin kendi kişisel trajedileri, kısıtlanmışlıkları, kısıtları aşmak için gösterdikleri çabalar karışıyor. 

Audrey Magee 12 sene gazeteci olarak çalıştıktan sonra, ilk romanı The Undertaking'i yayınlatmış ve bu roman farklı edebiyat ödüllerinin kısa listelerine girmiş. İkinci romanı Koloni ise 2022'de yayınlanmış ve 2022 senesinin An Post İrlanda Kitap Ödülleri kısa listesine, Booker Ödülleri listesine, Orwell Kurgu Ödülü'nün kısa listesine girmiş. 

Böylesine basit ve kısa görünen bir romana bu kadar çok bilgi ve fikir sığdıran Magee, takip etmeye değer yazarlardan biri olduğunu kanıtlıyor böylece. 

Sözcük anlamıyla koloni “yabancı bir ulus veya devletin kontrolü altına aldığı bölge” olarak tanımlanıyor.