Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasının ardından, "Yeni savaş başlıyor" diyor. "O da uygarlık savaşıdır". Çağdaşlaştırma savaşıdır, cehalete karşı bilgiyi egemen kılma savaşıdır. Atatürk’ün ikinci savaşı 1923’te başladı, hâlâ bitmedi, devam ediyor.

Tarihçi Sinan Meydan: Bağımsızlığa ve laikliğe sahip çıkmak gerekir

Deniz Coşan

30 Ağustos Zafer Bayramı sonrası yeniden tam bağımsızlık tartışmaları gündeme geldi. Ülkede vatandaşlığın haraç mezat satıldığını söyleyen Tarihçi Sinan Meydan, “Bağımsızlık ve laiklik varlık-yokluk meselesidir” diyor.

Zafer bayramını geride bırakırken devletin cumhuriyetin 100. yılını yeterince kutladığını düşünüyor musunuz?
Devletin, Cumhuriyetin 100. yılını şanına yakışır şekilde kutlaması gerekirdi. Nerede belgesellerimiz, filmlerimiz? Vergilerimizle ayakta duran TRT niye 100. yıl Cumhuriyet filmi yapmıyor? Niye Disney’in ağzına bakıyoruz, niye biz yapmıyoruz?

Devlet kurumları, topluma açık seminerler yapacaklar mı, 100. yılda hangi kitapları basıyorlar? Lozan’ın 100. yılı da geçiştirildi. Neredeyse hiçbir şey yapılmadı. Geçen yıl büyük taarruzun 100. yılıydı, İzmir’in, Anadolu’nun kurtuluşunun 100. yılıydı. İzmir Büyükşehir Belediyesi ve bazı belediyelerin faaliyetleri dışında maalesef devletin bu konulara sahip çıkmadığını görüyoruz. Atatürk’ümüzün kurduğu Cumhuriyetin 100. yılında yine sessizlik ve vurdumduymazlık var. Bu sessizlik, bu nankörlük hayra alamet değil. Bu yaklaşımın bedelini toplum olarak öderiz- ki ödüyoruz da... Bu coğrafyada varlığımızı devam ettirmemizi sağlayan Kurtuluş Savaşı’mızı genç kuşaklara yeterince anlatamadık. 100. yılında laik Cumhuriyetimizi hakkıyla anmıyoruz, anlatmıyoruz. Çek devlet televizyonu benimle 100. yıla dair röportaj yaptı, Cumhuriyetimizi, Atatürk’ü anlatmaya çalışıyorlar, Çek Cumhuriyeti’nde yayınlanacak. Sunucu, “Siz hangi hazırlıkları yapıyorsunuz” diye sordu. Ne cevap vereceğimi bilemedim, üzüldüm bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak. “Fazla bir hazırlık yok. Bireysel çabalarımız, hazırlıklarımız var” dedim. Ne kadar büyük dertlerle yüzleşirsek yüzleşelim varlık kaynağımız olan laik Cumhuriyetimizin 100. yılı çok önemlidir. Türkiye Cumhuriyeti o kadar değerlidir ki, 100 yılda o kadar önemli şeyler başarmıştır ki... Bizim Cumhuriyetimiz kanla kazanılmış, öyle kolay yıkılmaz. Çünkü temelinde şehit kanları vardır. Temelinde bağımsızlık savaşı, antiemperyalist bir istiklal savaşı vardır. Bir grup Atatürk düşmanı, meczup yıkamaz, yıkmayı bırak sarsamaz. Ne olduğu belirsiz bir grup bağnaz, bir grup tarikat mensubu Atatürk düşmanı bu Cumhuriyete zarar veremez. Verdirmeyeceğiz de! Çünkü bu Cumhuriyet bize saraydan, sultandan miras kalmadı, altın tepside sunulmadı. Dedelerimiz, savaş meydanlarında kanlarını dökerek temellerini attılar. Biz yurttaş olarak bu Cumhuriyetin sahibiyiz. Siyasiler, milletvekilleri ise bizim temsilcilerimizdir. Asıl olan biziz. Hem vatanın hem Cumhuriyetin sahibiyiz. 

Vatandaşlık satılması hakkında ne düşünüyorsunuz?
Ne yazık ki günümüzde 300-400 bin doların varsa Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını satın alabiliyorsun. Dünyanın en pahalı vatandaşlığı olması gerekirken bugün haraç mezat satılıyor. Bunu kabullenmek zorunda değiliz. Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlığı değerlidir, vatan mücadelesiyle, istiklal harbiyle, cephelerde elde edilmiştir, parayla satılamaz! Cumhuriyetimizin 100. yılını bu yüzden hakkıyla anamıyorlar. Anmaya yüzleri yok.

Kurtuluş savaşı, sömürgeciliğe karşı bir ilham kaynağı oldu değil mi?
Yüzyıllardır dünyayı sömüren bütün güçler, Batı dünyası, Kurtuluş Savaşı’ndan sonra sömürü düzenini yeniden gözden geçirmek zorunda kalmıştır. Bizim kazanmamızdan sonra bu düzen büyük darbe almıştır. Dünyanın pek çok yerinde bağımsızlık savaşları başlamıştır. Atatürk’ün bağımsızlık mücadelesini örnek olan mazlum uluslar ayaklanmıştır. Bizim bağımsızlık savaşımız dünyada özgürlük ve bağımsızlık çağı açmıştır. O kadar değerli bizim savaşımız. Biz niye savaştık, kendi vatanımızı korumak için... Bir yerleri fethetmek için değil. Kendimizi korumak için savaştık, nefsi müdafaa mücadelesi verdik. Dünyaya örnek olduk. Özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi verenleri, o kuşağı hem anlatmak hem onlara saygıda kusur etmemek, minnet duymak, hem de o mücadeleyi iyi anlamak gerekir.

Savaş sonrası kurulan modern Türkiye geriye götürülmek isteniyor. Bu konuda ne dersiniz?
Atatürk, Kurtuluş Savaşı’nın kazanılmasının ardından, “Yeni savaş başlıyor” diyor. "O da uygarlık savaşıdır." Çağdaşlaştırma savaşıdır, cehalete karşı bilgiyi egemen kılma savaşıdır. Atatürk’ün ikinci savaşı 1923’te başladı, hâlâ bitmedi, devam ediyor. Savaş; gericiliğe, bağnazlığa karşı akılla, bilimle muasır medeniyetler düzeyine ulaşma savaşıdır. Hâlâ o savaşı vermeye devam ediyoruz. Henüz kazanmış değiliz. O savaşı da kazanmadan bize rahat yok. Bunu siyasetçilerin de aydınların da bizlerin de görmesi lazım. Yani hâlâ cephedeyiz. Bu savaşı da kazanmak zorundayız. Biz düşünce, etnik köken, inanç farklılıklarına rağmen bir ulusuz, yan yanayız. Bütün ayrıştırıcı politikalara rağmen bu çok değerli... O yüzden bizi ayrıştırmaya çalışıyorlar. Buna izin vermemeliyiz. Türkiye’de tüm tarikat, cemaat baskısına rağmen, Siyasal İslamcı iktidarın baskısına rağmen kadınlar özgürlüğünü korumaktadırlar. Türkiye’de bugün kadın erkek eşitse bu yine 100 yıllık Cumhuriyetimizin en büyük başarılarından biridir. Bugün Müslüman ülkeler bunu başarabilmiş değildir. Müslüman çoğunluğa sahip olan Türkiye, kadınla erkeği eşit kılmayı başarabilmiştir. Bu, İslam dünyasına örnektir. Laiklik sayesinde biliminsanları, sanatçılar üretebilmektedir. Laiklik sayesinde her şeye rağmen özgürlüklerden söz edebilmekteyiz. Eğer laiklik yok edilirse önce kadınların özgürlüklerinin yok edileceğini önce kadınların görmesi gerekir. Biz erkeklerin de bu gerçeğin farkında olarak laik Cumhuriyeti yaşatmak, demokrasiyle taçlandırmak için mücadele etmemiz gerekir.

Peki umut var mı? Varsa nerede?
Bağımsızlık ve laikliğe sahip çıkmak gerekir. Bu ikisi beka meselesidir. Tam bağımsızlığa ve laikliğe sahip çıkmak gerekir. Laik Cumhuriyet'i korumak, ayakta tutmak için muhalefetin daha büyük çaba göstermesi gerekir. Laik Cumhuriyete saldırıya karşı durmuyorsunuz, kime, neye muhalefetsiniz! Laikliğe saldırılırken susamazsınız. Devletin kadrolu imamı; Atatürk’e, laikliğe hakaret ederken susamazsınız. Dava açmalısınız, basın toplantısı yapmalısınız, hesap sormalısınız. Diyanet İşleri Başkanı, Atatürk’e, Cumhuriyete hakaret edemez. Ettiği an hesap sormalısınız. Cumhuriyetin iki temel ayağını sağlam tutmak zorundayız. Koşullar ne kadar zor olursa olsun en dipten başlamayı, her şeye rağmen ayağa kalkmayı öğretti bize Atatürk... Her şey dibe vurduğunda ayağa kalkmayı biliyoruz, bunu ondan öğrendik. O yüzden umudumuzu yitirmeyelim.

Son yerel seçimler hakkında ne düşünüyorsunuz?
Muhalefetin kaybetme lüksü yok. Yerel yönetimleri çok önemsiyorum. Aksi halde ne kadar güneşiniz, manzaranız, deniziniz olsa da kültürden, sanattan, bilimden uzaksanız kuraklaşıyorsunuz. Güneşin de denizin de bir anlamı olmuyor. Yerel yönetimlerin özellikle kültüre ve sanat önem verenlerini el üstünde tutmamız gerektiğini düşünüyorum.