Deprem öncesi Hataylıların yazlık üssü olan Arsuz, şimdilerde yaraların sarılıp iyileştirileceği bir sığınak işlevi görüyor. Nüfus artmış, okullarda öğrenci sayısı iki katına çıkmış. Kiralar ise İstanbul’u aratmıyor.

Tatil üssü Arsuz yeni sığınak oldu
Fotoğraf: Semra Kardeşoğlu

Semra KARDEŞOĞLU

6 Şubat depremlerinde ağır hasar alan Hatay’ın tatil beldesiymiş Arsuz. Şimdi depremde ağır yara alan Hataylılar için sığınak olmuş. Yazlık için gelenler bu kışı da ilçede geçirecek. Tarihi milattan önce 300’lere dayanan ilçenin son nüfusu 100 bine yakınken bugün net sayı bilinmiyor. Yazlık Sırtını Amanos’lara yüzünü Akdeniz’e dönmüş bir balıkçı köyüyken önce tek katlı iki katlı zamanla çok katlı binaların yükseldiği büyükçe bir tatil yöresi haline gelmiş.

Deprem bölgesinde çalışmalar yürüten TARDE( Travma ve Afet Ruh Sağlığı Derneği)’nin düzenlediği III. Travmatik Stres Kongresi için hafta sonu Hatay’ın Arsuz ilçesindeydim. Hatay’ın görece az zarar gören ilçesi olsa da durum burada da kolay değil. Nazım Hikmet Kültür Merkezi’nden çıktığınızda karşınızda enkaz tepeleri uzanıyor. Damla Sitesi imiş. Ağır hasar gördüğü için yıkım kararı çıkmış. Bu sitede deprem sırasında kimse yaşamadığı için can kaybı olmamış. Ama ilçenin köy içi denilen merkezine doğru ilerledikçe sayısız hasarlı ve yıkılmış bina görülüyor. Bazı alanlar tamamen boş. Beni aracıyla merkeze götüren Zübeyir Öğretmen bu boş alanların önünden geçerken “Burada bir arkadaşımızı yitirdik. Şu binada akrabamı kaybettim. Bu binadan Ali ve Ahmet’i kurtardık” diye anlatıyor ilçeyi. Acıyla ve kayıplarla tarif edilen Arsuz’un bu kayıpları hiç unutmadan ayağa kalkması için daha vakit var. Ama Hatay’ın hemen her yerinde gördüğümüz kararlılıkta. 

YIKILAN GEÇMİŞİMİZ

İlçenin köy içi denilen en eski yerleşim birimi Uluçınar Mahallesi’nin 30 yıllık muhtarı Yakup Turan gezdiriyor tüm sokakları. 1500’lerde yapılıp 1700’lerde yeniden inşa edilen Mar Yuhanna Rum Ortodoks Kilisesi depremde büyük hasar görmüş. Turan, buranın en eski ailelerinden biri. Büyüdükleri ev de yıkılmış. İstedikleri bir an önce kilisenin onarılması için gerekli izinlerin verilmesi.

Uluçınar’da evlerin önemli bir bölümü tarihi binalar olduğu için onarım vb süreçler ağır işliyor. Bazı sokaklarda enkaz olduğu yerde duruyor ve tehlike oluşturuyor.  Muhtar mahallenin yıkılan ilk ve ortaokulunun AHBAP Derneği tarafından yeniden yapıldığını söylüyor. 200 civarında öğrencisi olan okula bu yıl 400 öğrenci devam edecek.

Turan “Bizim en büyük sıkıntılarımızdan biri orta hasarlı evlerin onarılacağı söylendi. Sonra bunların onarılmayacağı ağır hasarlıya döndüğü belirtildi. Ne ağır ne orta bilinmiyor kimse dokunamıyor evine bu nedenle” diye özetliyor durumu.

Fotoğraf: Semra Kardeşoğlu

KİRALAR BEŞE KATLANDI

Mahallede emlakçılık yapan Toni Turan ise nüfusun arttığı ilçede kiralık konut sorununu şöyle özetliyor: Yazlık olduğu için konuklar genelde burada yıllık kiraya verilir. Geçen yıl 100 bin civarında büyük müstakil bir ev kiralanırdı. Şimdi ise yıllığı 300 bin TL. İnsanlar çaresiz elinde avucundaki parayı vermeyi kabul ediyor. Depremzedeler yüksek binalara girmek istemiyor tek katlı iki katlı yerlerde yaşamak istiyor. İki oda bir salon yerlerin kirası 3 bin lira iken 15 bine çıkmış durumda. Buraya gelen memurlar ne yapacak belirsiz.”

Toni Turan “Bazı binaları sahiplerinin makyaj yapıp kiraya verdiğini duyuyoruz. Ben bundan endişe ettiğim için kiralıkla ilgilenmek istemiyorum. Endişe ediyorum” diyor.

MARAŞLI DEPREMZEDE

Dondurma ve kahvaltı sunan bir kafeye oturuyorum. Kafe sahibi Kahramanmaraşlı bir depremzede Mehmet Raşit Kabalcı . Maraş’ta yaşadığı 16 katlı binanın 14’üncü i katından üç çocuğu ve eşi ile sağ çıkmış. Ama 40’a yakın akrabasını kaybetmiş. Yaz döneminde burada geçimini sağlamak için ailesiyle gelmiş. Kabalcı, şunları anlatıyor: “Bizim site Aksay Güneşli Kocabaş sitesi. Bazı bloklar tamamen yıkıldı. 100’den fazla kalıp vardı sitede. Müteahhit tutuklandı. Biz şimdi kışı bağ evimiz var orada geçireceğiz. İnsanların en büyük ihtiyacı bir iş. İnsan çalışırken acısı sıkıntısı daha azalıyor. İş imkanları geliştirilmeli” diyor. Bir de şu çağrıyı yapıyor: İnanılmaz bir toz var burada. İnsanlar zarar görmesin diye maske zorunlu olmalı” diyor.

Kafede arkadaşlarıyla kahvaltı yapan Melike öğretmene kulak veriyorum. Uzun yıllardır İstanbul’da görev yapan Hataylı öğretmen, bu zor süreçte memleketini yalnız bırakmak istememiş. Başvurmuş ve Defne’ye atanmış. Öğretmenlerin barınma sorununun çok büyük olduğunu anlatıyor: Konteyner kentlerde öğretmenler için bir merkez yok. Kentte sağlam yapı çok az. Arsuz gibi tek katlı konutlarda kiralar maaşımıza yakın. Bu yıl taşımalı eğitime dönüleceği söylendi. Bazı okullar sağlam okullara taşındı. Öğrenci sayısı arttı ve yine ikili eğitim başlayacak. Muhtemelen ders sayısı az olacak. Biz elimizden geleni yapsak da depremzede çocukların konstantresini nasıl sağlanacak bilmiyorum.

HİÇBİRİ UNUTULMASIN 

Melike öğretmen deprem sonrası yaşanan en büyük sıkıntının belirsizlik olduğunu anımsatıyor ve “Bize ilişkin doğru haberler sürmeli. Hiçbir şey bitmedi hatta başlanmadı bile. Kimse unutmasın” diyor.