Türk Telekom işçilerinin, sendikal hakların korunması ve işçiler arasında ayrımcılığa son verilmesi için başlattıkları grev devam ediyor. Emek örgütleri ve sol partiler...

Türk Telekom işçilerinin, sendikal hakların korunması ve işçiler arasında ayrımcılığa son verilmesi için başlattıkları grev devam ediyor. Emek örgütleri ve sol partiler grev yerlerini ziyaret ederek grevci işçilere destek vermeye çalışsa da gelinen noktada grevin başarıya ulaşması için daha fazla desteğe ihtiyaç olduğu anlaşılıyor.

Çalışma yasalarındaki grevle ilgili düzenlemeler ve işyerlerindeki taşeron uygulamaları sebebiyle grevleri etkisiz kılmak için işverenler pek çok olanağa sahip bulunuyorlar. Geçmişte grev yapmış olanlar, işverenlerin grev kapsamı dışında kalan işçileri ya da taşeron işçilerini çalıştırmak suretiyle grevi kırmaya çalıştıklarını bilirler. İşverenlerin çoğu da bu davranışları önlemekle görevli makamlar durumu tespit edip önleyinceye ya da kendisine başvurulan mahkemeler davayı inceleyip uygulamayı durdurmaya karar verinceye kadar yaptıklarının yanına kar kalacağının farkındadırlar. Bu yüzden grev sırasında işçiler, grev haklarını asıl koruyacak olanın mücadelelerinin haklılığı ve meşruiyeti olduğunu çok geçmeden öğrenirler.

Telekom'daki grev sırasında da işverenin benzer uygulamaları sürdürdüğü anlaşılıyor. Zaten, Telekom işyerlerinde çalışan işçilerin % 40'ını oluşturan kapsamdışı işçiler grev sırasında çalışmaya devam ediyorlar. Aziz Çelik de 17.10.2007 tarihli Birgün'deki yazısında Telekom grevindeki asıl uyuşmazlığın kapsamdışı uygulaması yoluyla sendikasızlaştırma olduğunu yazmıştı.

Telekom yöneticileri bu ülkede grev halinde işverenlerin sahip olduğu bu avantajların fazlasıyla bilincinde olmalılar ki, grev ve hizmetleri ile ilgili bilgilendirmelerinde "hizmetlerin sürekliliği için elimizden gelen her şeyi yapacağız" demişler. Medyaya yansıyan haberler, grevi kırmak için ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını gösteriyor.

Bütün bunlar Türk Telekom'daki grevin zorlu geçeceğini, belki de uzun zamana yayılabileceğini gösteriyor. Uzun sürecek bir greve nasıl destek olunacağı, bütün emek örgütleri ve emek yanlısı siyasi hareketlerin üzerinde düşünmeleri gereken bir konudur.

Telekom grevine destek konusunda, Telekom müşterileri ya da kullanıcılarının da yapabileceği bir şeyler olmalı. Başka ülkelerde benzer grevler olduğunda grevci işçilerin ürettiği hizmetlerin kullanıcılarının da ortak çıkarları doğrultusunda grevcilerle dayanışma içinde olduğunu biliyoruz. Toni Negri, 1995 yılında Fransız işçilerinin yaptığı grevin, bu hizmetlerin kullanıcılarının katılımıyla bir "şehir grevi "ne dönüşmesini, kamusal alanın yeniden ele geçirilmesine bir başlangıç olarak görmüştü. (T. Negri. Kamusal Alanın Yeniden Ele Geçirilmesi, www.korotonomedya.com.tr)

Bizde ise, özellikle kamu işyerlerinde grev olduğunda, grevci işçilerin mücadelesi toplum adına konuşan yöneticiler tarafından engellenmek istendi. Milletin parasını grevcilere verip çarçur edemeyeceğini söyleyen başbakanlar, haklarını isteyen işçilerle toplumun çıkarlarını birbirine karşıt olarak göstermeye çalıştı.

Artık alışılmış olan bu söylemi tersine çevirmenin, Telekom yöneticilerine evdeki hesaplarının çarşıya uymayacağını söylemenin vakti geldi. THY grev oylamasında söz konusu olan tüm çalışanların grev hakkıydı. Telekom grevinde söz konusu olansa tüm çalışanların sendika hakkı. Sendika hakkını savunmak, Telekom grevcileri kadar, onlarla ortak çıkarları olan tüm çalışanlara düşüyor.1995 grevlerin-deki gibi "Hep Birlikte" diyebilecek miyiz?