Nadir metaller neden önemli? Güneş ve rüzgâr enerjisinden elektrik üretiminde ve elektrikli araçlarda nadir metaller kullanılıyor. Çin, iki nadir metalin ihracatına sınırlama getireceğini duyurdu; germanyum ve galyum. Bu iki metalin ihracatının kısıtlanması, ABD’nin başlıca sektörlerinden birine darbe vuruyor.

Ticaret savaşında son perde
Fotoğraf: Depo Photos

Eva OTTENBERG

Washington, Pekin yönetimine karşı uyguladığı iktisadi politikalarda kabadayılık yapmayı nereye kadar götürecekti bilinmez ama 3 Temmuz’da çıkan haberler, Beyaz Saray’da yankı uyandırmış olmalı. O gün Çin, iki nadir metalin ihracatına sınırlama getireceğini duyurdu; germanyum ve galyum. Bu iki metalin ihracatının kısıtlanması, ABD’nin başlıca sektörlerinden birine darbe vuruyor. Bu haberin önemi, ileride ne gibi gelişmelerin habercisi olabileceğini hesaba kattığımızda daha da artıyor. Çin dünyanın ihtiyaç duyduğu nadir metallerin yüzde 60’ına sahip. Geriye kalan yüzde 40 ise erişimi zor, uzak bölgelerde bulunuyor. Çıkarılan nadir metallerin yüzde 90’ı, ABD’nin yaptırımlarla “tepesini artırdığı” ülkelerde, örneğin Çin’de işleniyor. 

MİKROÇİP ÜRETİMİ

Nadir metaller neden önemli? Güneş ve rüzgâr enerjisinden elektrik üretiminde ve giderek yaygınlaşan elektrikli araçlarda nadir metaller kullanılıyor. Galyum ve germanyum, mikroçip üretiminde de kullanılıyor. Yüksek teknolojili savunma silahlarının üretimi için de nadir metallere ihtiyaç var. Raytheon ve Lockheed Martin gibi büyük silah üreticileri son gelişmelerden hoşnut olmasa gerek. Çin’in eski Ticaret Bakanı, kısıtlamalar ile China Daily’ye konuştu ve bunun “Yalnızca başlangıç” olduğunu söyledi. Biden ve ekibi Çin’e yaptırımlar uygulamaya devam ettikçe, Çin de karşılığı nadir metaller üzerinden verecek. Diğer bir deyişle, ABD imalat sanayisi bir anda üretim yapamaz hale gelecek. 

SIRAYA GİRDİLER

Haberlerin ardından küresel piyasalarda galyumun fiyatı yüzde 27 artış gösterdi. Fortune dersinin 7 Temmuz tarihli haberinde “Kısıtlamalar 1 Ağustos’ta yürürlüğe girmeden sipariş vermek isteyenler bir anda sıraya girdiler” ifadeleri yer aldı. Galyum ve germanyum gibi nadir mineraller, oldukça değerliler ve kısıtlı miktarlarda üretiliyorlar. Fortune’da çıkan yazıda aynı zamanda “Kısıtlamalar nadir metallerin Çin harici ülkelerde üretilmesine yönelik çabaları hızlandıracak. Fakat bilhassa galyumun üretilmesi, güç bir çaba olabilir” deniyordu.  

Biden ekibi, Çin’in kararına “karşı” olduklarını söylüyorlar. Bu tavır, ikiyüzlülük değilse nedir? South China Morning Post gazetesinde 21 Temmuz’da yayınlanan bir yazıda Zu Xiaoming şunları yazıyordu: “Batılı devletler ideolojik ve jeopolitik amaçlarını gerçekleştirmek için eşi görülmemiş derecede kapsamlı ve karmaşık yaptırım mekanizmaları yürürlüğe koydular. 1949 yılında ‘komünizm ile mücadele’ amacıyla Çok Taraflı İhracat Kontrolleri Koordinasyon Komitesini kurulmuştu… Washington’ın ‘Çin’e satışını kısıtladığı’ mallar listesinde 2007 yılında uçaklar, uçak motorları, optik kablolar, navigasyon sistemleri, lazerler ve kullanılmış uranyum vardı… Washington son yıllarda listeye 4G yarı iletken malzemeler, bilgisayar destekli gelişmiş imalat teknolojileri ve ağ güvenliği teknolojileri gibiş şeyleri de ekledi.”

Dolayısıyla Biden yönetiminin iki nadir metale kısıtlama getirilmesi üzerine şikâyet etmesi gerçekten şaşılması gereken bir durum. Washington’ın emperyalist yöneticileri, esip gürleyebilirler fakat haklı olduklarını söylemek güç. 

Çin, dünyanın kullandığı germanyumun yüzde 60’ını, galyumun ise yüzde 80’ini üretiyor. Pekin yönetimi bu iki metalin ihracatına kısıtlama getirmekle kalmadı, ABD’li çip firması Mikron’u “güvenlik riski taşıyan” firmalar listesine aldı. CBS’te 4 Temmuz günü verilen bilgilere göre, “ABD, Çin’den 2022 yılında 5 milyon dolar değerinde galyum, 220 milyon dolar değerinde galyum arsenit aldı. Germanyum alımı ise daha da yüksekti.” ABD, şimdi bu metalleri farklı kaynaklardan tedarik etmeye çalışacak fakat başarılı olacak mı bilinmez. 

Bu esnada ABD’li teknoloji firmaları Intel ve Nvidia, Biden yönetiminin kapısına dayandılar ve Çin’e uygulanan yarı iletken malzeme yaptırımlarını gevşetmesi için yalvardılar. Çin Pazar Araştırması Grubu kurucusu Shaun Rein’e göre yürürlükteki yaptırımlar ABD’li şirketlere her sene milyarlarca dolara mâl oluyor. Rein, 22 Temmuz tarihli Twitter gönderisinde, “Artık çok geç, Çinli yarı iletken firmaları kuruldu. Çin artık ABD siyasetine güvenmeyecek ve kendi ihtiyacını kendi karşılayacak. Biden yönetimi ABD’yi bacağından vurdu” diyordu. Pekin şimdi ABD yaptırımlarına kendi manevralarıyla karşılık veriyor ve nadir metallerin ihracatına kısıtlamalar getiriyor. Biden işi sonuna kadar götürüp, yeni yaptırımlar ile ABD’nin tabutuna bir çivi daha mı çakacak? Takip edeceğiz.

ÖLÜMCÜL DARBE DEĞİL

Fortune dergisine mülakat veren uzmanlardan Bernard Dahdah’a göre uydular, güneş panelleri ve yarı iletkenler gibi ürünlerin üretiminde yaşamsal önem arz eden bu nadir metallerin ihracatına kısıtlama getirilmesi “ölümcül darbe” sayılmaz, daha ziyade bir tür “uyarı” niteliğinde. Dahdah’ın söylediğine göre, “Çin’in ürettiği bazı diğer metallerin ihracatına kısıtlama getirilmesi çok daha ölümcül olacaktır.” Dolayısıyla, yine aklımıza aynı soru geliyor. Biden ekibi işi daha da yokuşa sürüp Çin ticaretine daha fazla yaptırım mı getirecek? Arı kovanına çomak sokan Beyaz Saray dehaları galyum ve germanyum kısıtlamaları hakkında henüz yorum yapmadılar. Bunda şaşılacak bir şey yok. Aptallıkları yüzüne vurulan ahmakların, genellikle söyleyeceği bir şeyi yoktur. 

SİYASİ BASKI

Biden cephesindeki diğer bir problem de, zihnini sanrılar bürümüş Cumhuriyetçi parti mensuplarının siyasi baskısı. Cumhuriyetçiler, ABD’nin en büyük ticaret ortağı olan Çin ile ilişkileri öylece koparabileceğini ve bunun hiçbir ekonomik neticesi olmayacağını sanıyorlar. Ayrıca nükleer felakete sebep olmadan Çin’e askeri müdahalede bulunabileceklerini, neticesinde on milyonlarca Amerikalı ve Çinlinin ölmeyeceğine de inanmışlar. 

Biden, maalesef karşısında sesi gür çıkanları görünce pek bir şey yapamıyor. Bill Clinton gibi Biden’ın “mücadele” yöntemi de düşmanına yanaşmak, orta yol bulmak ya da sağcıların oyununa ortak olup “daha da kötüsünü” yapmak. Kısacası, Joe Biden’dan cüretkâr, prensipli ya da mantıklı bir hamle beklemeyin. Söylediklerimi bir kenara yazın; Biden işi daha da ileri götürecek. 

ÇÜRÜTEN VİZYONSUZLUK

Bu tür köktenci tepkiler, ABD dış ticaret politikasını baştan aşağı çürüten vizyonsuzluğun tezahürü. Çürüme, dış politikanın yaptırımlar ekseninde dönmesi, doların silah olarak kullanılması ile başlıyor. Halbuki yaptırımlar uzun bir süredir hiçbir işe yaramıyor. “Rejim değişikliği” yaratma amacı bir türlü gerçekleşmiyor. Dünyanın “en çok yaptırıma uğrayan” insanlarından biri olan Suriye Devlet Başkanı yıllardır sürdürülen ABD politikalarına rağmen hâlâ iktidarda. Rusya, İran, Venezuela gibi ülkelerde de durum aynı. Aynı şeyi yapıp, farklı sonuç beklemek deliliğin tanımı değil miydi? Dünya ekonomisinin yüzde 29’una yaptırım uygulayan Sam Amca’nın, başarı olarak gösterebileceği ne var? Hiçbir şey. Tek gösterebileceği, uzak ülkelerde yaratılan yoksullar, insüline erişmekte zorlanan şeker hastaları. 

İnsanlık tarihinin en büyük, en vahşi imparatorluğunun böbürlenebileceği başarısı işte bu. Çaresiz ve yoksul insanların yaşamlarını daha da kötüleştirmek. ABD bunu bolca yapıyor ve bunu tüm dünya biliyor. Bunu hem ülke içinde hem ülke dışında yapıyor. Fakat şimdi Çin iki nadir metalin ihracatını kısıtladı ve söz ABD’de. Kudretli imparatorluğumuz bundan hoşlanacak mı, göreceğiz. 

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: Counter Punch