Bugün 81 ilde 199 bin sandıkta 57 milyon 93 bin yurttaşla birlikte oy kullanacağız. Belediye başkanını, meclis üyemizi, muhtarımızı seçeceğiz. Ama daha ilk günden itibaren 31 Mart seçimi sanki yerel seçim değilmiş de bir referandummuş gibi sunuldu. Deyim yerindeyse bir kez daha “el yakan” bir sandıkla karşı karşıyayız. Türkiye 30 Mart 2014 tarihinden bu yana […]

Umudu büyütmek için

Bugün 81 ilde 199 bin sandıkta 57 milyon 93 bin yurttaşla birlikte oy kullanacağız. Belediye başkanını, meclis üyemizi, muhtarımızı seçeceğiz.

Ama daha ilk günden itibaren 31 Mart seçimi sanki yerel seçim değilmiş de bir referandummuş gibi sunuldu. Deyim yerindeyse bir kez daha “el yakan” bir sandıkla karşı karşıyayız.

Türkiye 30 Mart 2014 tarihinden bu yana 5 yıl içerisinde yedinci kez sandığa gidecek. Bu tartışmasız bir dünya rekoru. Bir yandan ekonomik kriz, bir yandan bunaltıcı bir baskı ortamı ve elbette bitmeyen, ardı kesilmeyen seçimler. Doğru haklısınız hepimiz yorgunuz. Hepimiz biraz huzur istiyoruz. Evimizin içinde, sokakta, iş yerinde huzur, barış ve mutluluk…

BİZ BURADAYIZ

Tüm bu olan biten karşında susup oturalım, itiraz etmeden, değiştirme gayreti göstermeden her şeyi kabullenmemiz bekleniyor. Tüm bir ülkenin geleceği çizilirken tribünlerden seyredelim isteniyor. Üstelik maç tek kale oynanır ve sonucu belli önceden yazılmışken. Öyle mi olacak? Son birkaç hafta durumun hiç de öyle olmadığını gösterdi. Tüm eşitsiz süreçlere rağmen “referandumsa referandum, biz de varız” diyen milyonlar yeniden gösterdi kendini. Bugün daha sabahın ilk ışıkları ile birlikte çocuklarımızın güzel gelecek düşleri kurduğu okulların yolunu tuttuk bile. Oy kullanacak, kullandığımız oya sahip çıkacağız ve bir kez daha biz buradayız ve varız diyeceğiz.

SEÇİM SONUCU NE OLACAK?

Son oy sandığı açılmadan sonucu belli olmayacak bir seçim yaşayacağız. Seçim süreci, kamuoyu anketleri gösterdi ki son yılların en çekişmeli seçimi olacak. O yüzden her oyun, her ikna edilmiş seçmenin kıymeti çok fazla. Kuşkusuz her şey bir seçim değil ve sonuç ne olursa olsun dünyanın sonu da gelmeyecek. Ama en azından “keşke” dememek için sandık başında olmamız, ruhen ve bedenen teslim olmadığımızı göstermemiz lazım. Ancak böyle bir gayret ve inanç sandıktan çıkacak olumsuz bir sonucu bile daha o anda etkisiz kılmayı başarabilir.

YENİ BAŞLANGIÇLARa

Sevgili Doğan Tılıç, bu hafta köşesini “ Ah o bir adım var ya…” diye bitirmişti. Umarız sandıklar açıldığında Doğan abinin söylediği o adımı atmış olacağız. Ama farz edin işler istediğimiz gibi gitmedi. Bir kez daha sandık yanılttı bizi. Bitmiş mi olacak her şey? Tekinsiz dolaştığımız sokakları, yeni kurduğumuz dostlukları, çocuk gülüşlerini unutacak mıyız, olmamış mı farz edeceğiz? Attığımız binlerce adımla daha da güçlenen ayaklarımız bize “hadi devam” demeyecek mi?

Birbirine bir kez dokunan ellerimiz o sıcaklığı aramayacak mı? Tüm bu soruların yanıtı biliyoruz aslında. Umutsuzluğa teslim olmadan daha yürüyeceğimiz çok yolun olduğunu bildiğimiz gibi.