Google Play Store
App Store

Avşar Açıkgöz Bizimkiler unutulmaz Televizyon dizileri arasında yer aldı. Dizinin hikayesi, karakterleri 13 yıl boyunca izleyici ile birlikte yaşadı, replikleri her yaştan insanın bir parçası oldu. Dizi karakterleri hakkında çok yazılıp çizildi ve pek çok röportaj yapıldı.Dizinin tüm yayın hayatı boyunca rol almış ancak hikayesi pek bilinmeyen ‘’evin kızı’’ Bilge karakteri Bensu Orhunöz ile konuştuk. […]

Usta tiyatrocu Bensu Orhunöz: Oyuncumuz fazla donanımlısı az

Avşar Açıkgöz

Bizimkiler unutulmaz Televizyon dizileri arasında yer aldı. Dizinin hikayesi, karakterleri 13 yıl boyunca izleyici ile birlikte yaşadı, replikleri her yaştan insanın bir parçası oldu. Dizi karakterleri hakkında çok yazılıp çizildi ve pek çok röportaj yapıldı.Dizinin tüm yayın hayatı boyunca rol almış ancak hikayesi pek bilinmeyen ‘’evin kızı’’ Bilge karakteri Bensu Orhunöz ile konuştuk.

• Bizimkiler serüveni nasıl başladı?

Yapımcı Güner Namlı’yı ziyarete gitmiştim o gün dizinin senaristi Umur Bugay da oradaydı ve daktilo’da bir şeyler yazıyordu. Meğer bir senaryo aşamasındaymış ve diğer karakterler gibi Bilge karakteri için de bir arayış içindelermiş. Ziyaretimden bir süre sonra Güner Namlı bana ulaşarak Umur Bugay’ın Bilge rolü için beni istediğini söyleyerek teklifte bulundu.

Ben o dönem Konservatuarı bitirmiş ve Şehir Tiyatrolarına yeni girmiştim, bir çocuk oyunuda oynuyor ve asistanlık yapıyordum. 13. bölüm için yapılan teklifi kabul ettim ama sonra 13.bölüm 13.sezon oldu.

• Bir dönem ara verdiniz diziye. Nedeni neydi?

Evet. Ben yurtdışında oyunculuk eğitimi almak istiyordum ve konservatuardan mezun olduktan sonra Strazburg ve Paris Konservatuarlarına başvuruda bulundum, her ikisinde de kabul edildim. Yabancı dilimin Fransızca olması nedeni ile Parisi tercih ederek bir yıl eğitim almak için gittim. Dizide de Bilge karakteri bir yıl tiyatro eğitimi almak için Almanya’ya gitti benim gibi. Eğitim bittikten sonra diziye devam ettim.

• Cihat Tamer, Erdal Özyağcılar, Ayşe Köklü, Mehmet Akan, Savaş Dinçel, Halit Akçatepe, Güzin Özipek, Ercan Yazgan gibi oyuncuların yer aldığı güçlü bir kadro ile birlikte çalışmak nasıldı? Özlediğiniz insanlar ya da hala görüştüğünüz oyuncular var mı?

Bizimkilerin tüm yayın hayatı boyunca rol aldım. İyi bir ekipti ve hepsi emekçi insanlardı. O projede yer almak herkes için önemli bir tecrübeydi. O emekçi insanları seyirci çok sevdi ve dizi iki ayrı kanalda on üç yıl kesintisi oynadı.

Dizinin başarısında elbette o ekibin oyunculuğu çok önemlidir.

Rahmetli Mehmet Akan’ı çok özlüyorum yeri bende ayrıdır. Dizideki Annem Ayşe Kökçü ile hala görüşüyorum, o zamandan bugüne uzanan güzel bir dostluğumuz var.

• O dönemin dizileri ile bugünkileri kıyaslarsak neler söyleyebiliriz?

Bizimkiler dizisindeki oyuncuların neredeyse tamamı tiyatro kökenliydi, sinema kökenli oyuncular bile hayatlarının bir döneminde tiyatro yapmış oyunculardı. Dolayısı ile dizi benim için ikinci bir okul gibi oldu. O dönemde belli bir kalitenin olduğunu söyleyebilirim çünkü tiyatro oynamak sizi eğitir.Yanlış anlaşılmasın televizyon ya da sinema oyunculuklarının kalitesiz olduğunu söylemiyorum ama sadece televizyon ve sinema oyunculuğu yaparsanız oyunculuğunuz belli bir noktada kalıyor, ben bunu görüyorum. Tiyatro oyunculuğu yaptıkça gelişiyorsunuz çünkü tiyatro seyircisi sizi her gece o sahnede eğitir.

Seyircinin nefesini hissedersiniz ve o size bir eğitim verir. Sizi beğenmezse anında duvara çarparsınız çünkü kamera önünde olduğu gibi sahneyi tekrar oynama şansınız yoktur. Nerede hata yaptığınızı bulmak için sürekli kendiniz sorgularsınız ve bu gelişminize büyük bir katkı sağlar.

Bugün televizyonda yine tiyatrocu arkadaşlarımızı görmek mümkün ancak sayı olarak çok daha azlar. Bunun nedeni yapımcıların tiyatrocu oyuncuların dizi sezonu içerisinde bir oyunda oynamalarını istememeleri. Bu da tiyatrocuları televizyon ve tiyatro arasında bir seçim yapmak durumunda bırakıyor. Ancak televizyon dizilerinde star kabul edilen oyuncuların yanında mutlaka tiyatro kokenli bir oyuncu görüyorsunuz ve onların oyunculuğu diziye güç katıyor.

Yeni mezun tiyatrocular televizyondan kazandıkları para ile tiyatro açmayı ya da bir oyunu sahnelemek için çabalıyorlar bu o kadar zor bir şey ki. Çünkü dizinin tutup tumayacağı, yayında kalıp kalmayacağı belli olmuyor. Herşey reytinglere bağlı ve bu televizyon oyunculuğunu sabun köpüğüne çeviriyor.

• Bu bağlamda günümüzde oyunculuk eğitimi imkanlarını nasıl görüyorsunuz?

Benim mezun olduğum dönemde iki konservatuar vardı. Buradan mezun olanlar Şehir Tiyatroları ya da Devlet Tiyatrolarına girerek oyunculuklarına devam ederdi. Konservatuardan mezun olsanız bile tiyatroda öğrenmeye devam ederdiniz.

Şimdi bir çok özel Üniversite’nin Tiayatro bölümü var ancak nitelikli eğitimci maalesef yok. Eğitmenlerin yeterli sahne deneyimi yok. Sahne deneyiminiz yeterli olmadan eğitmenlik yapmanız ne derece faydalı olabilir? Sayı olarak çok fazla oyuncunuz ve eğitmeniniz var ama yeterince donanımlılar mı emin değilim.

• Şehir Tiyatrosu oyuncusu olarak tiyatroya olan ilgiyi nasıl değerlendirirsiniz?

Yirmi yıl önce Çarşamba günü matinelerine okullar orta okul ve lise öğrencilerini getirirlerdi. Hatta bira fazla gürültü yapıp sahneye laf attıkları için öğretmenlerin okuldaki koltukların arasında gezdiklerini hatırlarım. Üniversite öğrencileri, aileler ve çocuklar oyunlarımızı izlemeye gelirlerdi. Günümüzde bu profil değişmeye başladı. Üniversite öğrencilerinde ciddi azalma var, orta öğretim öğrencileri maalesef gelmiyorlar, okullar getirmiyor.

• Şehir Tiytroları için oynadığınız uzun soluklu projeler oldu mu?

Evet. 455 oyun kapalı gişe Aşk-ı Memnu oyununu oynadık. Tarık Günersel oyunlaştırdı, Hakan Altıner sahneledi. Bir dönem televizyonda meşhur olan aynı adlı diziden önce yaptığımız bir projeydi bu. Ragıp Yavuz’un sahneye koyduğu Gılgamesh oyunu Saraybosna Tiyatro Festivalinden ve Ukrayna’dan davet aldı ve yurt dışı turneleri yapıldı.Yine Macit Koper’in sahnelediği Titanik Orkestrası müzikali de kapalı gişe oynayan ve Kıbrıs’a turne yapan oyunlarımızdandır.

• Sizin Tiyatro’da oyunculuk dışındaYönetmenlik deneyiminiz oldu mu?

Hayır. Yönetmenlik hiçbir zaman hedefim ya da projem olmadı. Yönetmenlik ayrı bir iş ben kendimi oyunculuğa daha yakın hissetim her zaman. Eğitmenlik yaptım özel tiyatrolarda ve bazı özel okullarda. Oyuncu koçu olarak genç arkadaşlarla çalıştım, halen de çalışıyorum.

• Şimdilerde neler yapıyorsunuz yeni projeler var mı?

Tiyatro ile birlikte müzik de girdi hayatıma. Müzikallere hazırlanırken sesimi daha çok eğitme fırsatım oldu ve şan eğitimlerime devam ettim. Fransızca ağırlıklı bir repartuarım var, çeşitli gecelerde sahne alıyorum ve konserler veriyorum.

Tatavla Sahne için ‘’İki Kadın’’ adlı bir oyun hazırlıyorum, Ekim 2019’da perde açacak.Şehir Tiyatrolarında da yeni süpriz projeler olacak.

Herkesi oyunlara bekliyorum ve daha çok tiyatro izlenmesini diliyorum.