Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Birgün yazarı Hrant Dink'in katledilmesinin ardından gösterilen toplumsal duyarlılık "malum çevreleri" rahatsız etti. Önce cinayet ile Türkleri birbirinden ayıran...

Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Birgün yazarı Hrant Dink'in katledilmesinin ardından gösterilen toplumsal duyarlılık "malum çevreleri" rahatsız etti.

Önce cinayet ile Türkleri birbirinden ayıran "Hepimiz Hrant'ız, Hepimiz Ermeniyiz" sloganından başladılar, sonra cenazede toplanan müthiş kalabalığa takıldılar:

-Niye başka cenazelerde böyle bir araya gelmiyorsunuz?

Bunu söyleyenler en büyük toplumsal örgüt olarak kabul edilen siyasi partilerin yöneticileri... i98o'den sonra hiçbir parti, sendika, meslek örgütü bu denli büyük bir kitleyi bir araya getiremedi. Buna devletin bizzat örgütlediği mitingler de dahildir.

Cinayetin alçaklığı ile Hrant'a sahip çıkmanın kitleselliği doğru orantılıdır. Ölüm korkusu içindeyken bile içinde yaşadığı toplumu yüceltmekten geri durmayan temiz, yürekli bir insana sahip çıkılmıştır.

Ne diyordu Hrant son yazısında:

-Biliyorum bu ülkede güvercinlere dokunmazlar!..

23 Ocak günü İstanbul'da toplanan mahşeri kalabalık, Hrant'ın sözünü ettiği güvercinlere dokunmayan vicdanlı insanlar ülkesinin bireyleridir.

Günümüz koşullarında hiçbir organizasyon böylesi bir kitleyi toplayamaz. İnsanlar sadece vicdanlarının sesini dinleyerek Hrant Dink'in cenazesine katıldılar.

Şimdi durup cenaze kalabalığına soruyorlar:

-Niye bu kadar vicdanlısınız?

Hem de hiç sıkılmadan tekrarlıyorlar:

-Neden bu kadar insansınız?

Bu cenaze ki, Türkiye'yi "katiller sürüsü" bir ülke gibi göstermek isteyenlere karşı bir onur duvarı olmuştur.

Dünya'ya ilan edilmiştir ki, Türkiye katille-riyle gurur duyan bir ülke değildir!

On yedi yaşındaki bir katilin arkasında uzanan kirli yumağı çözmeye uğraşacaklarına defnedilmiş cenazenin kitleselliğiyle boğuşuyorlar.

Bunların en başında da TBMM'de ana muhalefet partisi CHP geliyor.

Onur Öymen gibi bilgi küpü aydın, zarafet ustası diplomat, söz mühendisi parlamenter bütün bu özelliklerini Baykal Gölü'nün susuzluktan kurumuş bataklıklarına gömerek, gündelik siyasetin milliyetçi balçığına bulanarak soruyor:

-ASALA diplomatlarımızı öldürürken bu kalabalıklar neredeydi?

Hrant'ın cenazesinin yarısını oluşturan 25 -35 yaş altı gençler televizyon başında birbirlerine bakarak acıyla gülümsüyorlar:

-Biz 1970'li yıllarda daha doğmamıştık, doğanlarımız da bebekti!

Adı Onur olan bir politikacı "toplumsal onur"dan niçin rahatsız oluyor?

İnsanlıklarını yitirmemiş olmaları dolayısıyla, Hrant'ın cenazesine katılanlar sizi bu rahatsız ediyorsa o zaman eski klasik nakaratı gündeme alın. Cenazeyi yok sayın:

"Sözde Hrant'ın cenazesi!" eleyin...

Sonra da Bayrampaşa Cezaevi'nin önüne gidin, "cinayet korosu" ile birlikte "17'lik katil Ogün" için haykırın:

-Türkiye seninle gurur duyuyor!