David Harvey, “Kapitalizmin Krizleri” başlıklı, nisan sonunda yaptığı bir konuşmasında, kriz hakkındaki yaygın 5 açıklama tarzını özetliyordu

David Harvey, “Kapitalizmin Krizleri” başlıklı, nisan sonunda yaptığı bir konuşmasında, kriz hakkındaki yaygın 5 açıklama tarzını özetliyordu: (1) “Heyhat, insan doğası”: İnsan hırslıdır, ihtiraslarına yenik düşer, üstünlük ve güç hülyalarına kapılır, vahşi güdülerinin önüne geçemezsin. Bankacılar da insan, doğalarına yenik düştüler. (2) “Yanlış teoriyi benimsedik”: Sofu parasalcıların, piyasanın maksimum serbestliği savunucusu iktisatçıların tutsağı olundu, yeterince Keynes (yani, “sermayenin ölçülü disiplin altına alınması”) hürmeti gösterilmedi, finans sektörü yanlış yönlendirildi. Teoriyi doğrulttuk mu tamam. (3) “Anglo-Sakson kültürü başımızı yedi”: Ev sahibi olmak, bunun için borca girmek gibi davranışlar Amerikalıların kültürüne ait takıntılar, onların hastalıkları yayıldı, güzel Avrupamızı mahvetti. (Hatta kültürel-indirgemeci Batı Avrupa dangalaklığı, Yunan halkının kriz politikalarına itirazlarını da benzer şekilde, onları aylaklık, tembellik, zora gelememe filan ile suçlayarak, aşağılamıştı.) (4) “Yanlış regülasyon politikası uygulandı”: ABD’de en finans dostu çevrelerde dile getirilen görüşe göre, finans sektörü üzerinde çok fazla, gereksiz yerlerde denetim vardı. En baştan daha stratejik yerlerde, daha az ama daha etkin düzenlemeler yapılsaydı, böyle olmazdı. (5) “Kurumlar işlemedi”: Finans sektörünü düzenleyici federal kurumlar uyudular, bankacılar da boşluklardan yararlandılar.
Geçen hafta konu ettiğim, ABD’de yasalaşmak üzere olan Wall Street Reformu’nun mimarı olan aktörler, yukarıdakilerden (3) dışında (parasalcılığı da o kadar yerin dibine geçirmeden elbet) bu öyküleri kullanarak “Wall Street”in temel kurumu (ve simgesi) olduğu sistemin yamanması gerektiğini kamuoyuna kabul ettirmiş oldular.
2.000 sayfayı bulan metni ile “Dodd-Frank Wall Street Reformu ve Tüketici Koruma Yasası”nı şöyle özetlemek mümkün: Yamacıların kriz risklerinin kaynağı olarak ilân ettikleri 200 trilyon dolarlık türev piyasasının yüzde 95’ini kontrol eden 5 finans devinin (J.P. Morgan, Goldman Sachs, Citigroup, Bank of America ve Morgan Stanley) işlerine çomak sokmadan, çökmelerini engelleyecek, ufak tefek sınırlamalar getiren mekanizmalar yerleştiriliyor. 25 Haziran’da Newsweek’e isminin yazılmaması kaydıyla açıklama yapan üst düzey bir Hazine çalışanının yorumuyla, bu 5 şirket enformel olarak “hükümet destekli kurum” haline getirilmiş olacak. Dahası, bu kurumlara kendi iş düzenlerini yeni yasaya uyarlamak için 2022’ye kadar müsaade veriliyor.
Öte yandan, finans sektörünün vermek zorunda kaldığı tavizlerle disiplin seviyesinin şu anki durumdan daha sıkı bir hale getirileceğini not etmiş olalım. Merkez Bankası’na yeni yetkiler tanınıyor, Hazine Müsteşarı başkanlığında piyasayı yakından izleyecek bir risk kurulu oluşturuluyor. Finans ürünlerini kullanan tüketicilerin haklarını daha fazla kollamak üzere Merkez Bankası altında (ama “bağımsız”) işleyecek bir Tüketici Koruma Bürosu tasarlanıyor. Büro, farklı organlara dağıtılmış mevcut banka düzenleme işlevlerini birleştirecek ve arzu edilen en temel etkilerinden biri, borç türevleri ticaretindeki spekülatif orman kanununa müdahale etmek olacak. (Halkın en çok şikâyet ettiği harami gruplarından biri, otomobil kredisi dağıtıcıları;  tüketici birliklerinin çabalarına rağmen, finans sektörünün lobisi son noktayı koydu ve bu grup Tüketici Koruma Bürosu’nun regülasyon sahası dışında tutuldu.) Merkez Bankası bu büro (ve bütçesi) üzerinde hiçbir kontrole sahip olamayacak, ama bu kurum tarafından teftiş edilecek.
Tam olarak “eski tas eski hamam” diyemiyoruz, ancak kriz sırasında halkın en çok tepkisi çeken kredi temerrüt takasları piyasasına, sektör yöneticilerinin aldıkları primlere dokunamayan bir yasanın yama diye sunulduğunu biliyoruz. Oligopoliyi parçalayıp bankaları küçültecek, yatırım bankacılığı ve ticari bankacılık fonksiyonlarını birbirinden uzaklaştıracak müdahalelere cesaret edilemediğini görüyoruz. Hatta, küçük bankaların yeni disiplin rejimi karşısında büyükler kayırılırken ezilecekleri konuşulmaya başlandı. Amerikan Bankacılar Birliği Başkanı Edward Yingling, getirilen kısıtlamalara adapte olacak kadar çok sermaye sahibi olmayan küçük finans kurumlarının büyükler tarafından satın alınmasının önünü açacak bir sürecin başlayacağını söyleyerek yasa tasarısını ağır bir dille kınamıştı.
Bu arada kendi hükümet bankalarına sahip olmayan eyaletlerin bütçeleri, bankalar gibi ucuz faizli Merkez Bankası fonlarından borçlanamadıkları için, dev açıklar veriyorlar. Durumun 1930’larla kıyaslanabilecek kadar kötü olduğu söyleniyor. Eyaletler, kendi hükümet bankalarına sahip değiller, onlar da sıradan yurttaşlar gibi finans sektörünün gadrine maruz bırakılmış durumdalar. Bir tek istisna dışında: Kriz sırasında bütçe fazlası veren tek eyalet Kuzey Dakota oldu: Kendi bankası olan tek eyalet. En düşük işsizlik oranına ve en düşük evedindirme kaynaklı iflas oranına sahip eyalet, aynı zamanda. Bir darbe de Haziran sonuna doğru Senato’dan geldi: 12 DP’linin de desteği ile CP, iki yıldır işsiz olan yurttaşların işsizlik maaşını 6 ay daha uzatmayı öngören tasarıyı reddetti. Şu tarih itibariyle 1.2 milyon işsiz ABD’linin tek resmî gelir kaynağı kesilmiş bulunuyor.
Bu yama, dişleri sökülmüş bu regülasyon canavarı, ABD içinde iş görür, görmez, zaman gösterecek. Ama Harvey’in hatırlattığı gibi, krizin öyküsünü doğru anlatmak lazım: Mevcut ekonomik rejim karşısına çıkan sorunları asla kesin olarak çözmüyor. Sorunları, coğrafi olarak başka bir yere taşımak, ittirmek konusunda gayet esnek. ABD içinde kokuyu biraz gidermek mümkün olabilir, ama başka yerler daha fazla kokacak. Ücret seviyelerini görülmemiş refah seviyelerine çekmeyi sağlayacak bir politik irade mevcut olmadığına göre, tüketici talebini istenilen seviyede sürdürülebilir kılmak için borç imâlatını sürdürmek gerekiyor. İmal edilen borç, bu yamanın deliklerinden sızamazsa, gidip (çeşitli finans ihraç ürünleri formuna girip) başka delikler bulacak kendine. O borcu satan ABD’de uslu çocuğu oynamak zorunda kalırsa, Hindistan’da muhterisleşecek. Doğası gereği değil, çıkarı gereği.
Böyle bir sistemin devridaimi, öfkeyi bir kenara bıraktım, deli işi.