Keynes’in kehaneti henüz gerçekleşmedi. Yapay zeka konusunda belli konulara eğilmezsek, Donelan’ın kehaneti de gerçekleşmeyebilir. Yapay zekanın geliştirilme ve kullanım alanlarını düzenleyecek küresel düzenlemelere ihtiyacımız var.

Yapay zeka ne getirecek?

Larry ELLIOT

Elon Musk yeni teknolojilerden “çekinmesi” ile bilinen biri değil. Dolayısıyla yapay zekanın geleceğimiz açısından tehlikeli olabileceği yönünde bir uyarı yaptığında, durup düşünmekte fayda var. Musk yaptığı açıklamada, ürettiğimiz makinelerin giderek “zekileşmesinin” dünya yaşamını tehlikeye sokabileceği uyarısını yaptı ve yeni yapay zeka sistemleri geliştirilmesinin altı aylığına askıya alınması çağrısında bulundu.

“Makineler geliyor” uyarıları yeni değil. 19. yüzyılda, sanayi devriminin arifesinde Ludistler de benzer uyarılarda bulunuyorlardı. Bu açıdan bakıldığında, ChatGPT’nin dördüncü sanayi devriminin pamuk dokuma tezgahı olduğunu söyleyebiliriz; insanlığın yeni çağının “sembolü” haline gelen bir icat.

Geçmişte yaşanan benzer olaylarda, benzer safhalar görüyoruz. Yeni bir teknoloji çıkıyor ve işimizi daha hızlı, daha iyi yapmamıza olanak sağlamayı vaat ediyor. Bu esnada işlerimizi makinelere kaptıracağımızdan ve kitlesel işsizlikle karşı karşıya kalacağımızdan endişe ediyoruz. Nihayetinde kötümserler haksız çıkıyor ve yeni teknoloji sayesinde istihdam kazanımı dahi yaşıyoruz.

***

Yapay zekanın önemli sonuçlar doğuracağına ve bilhassa son 15 yıldır batı ekonomilerini zora sokan üretim zafiyetine çare olabileceğine birçok uzman katılıyor. Çiftçilerin yerine traktörler geçtiğinde olduğu gibi, tek bir makine onlarca işçinin yerine geçebilecek. Buraya kadar her şey net. İşin tartışmalı boyutu, artan üretkenlikten kimin kazançlı çıkacağı. Tüm kazanımlar teknoloji birkaç devinin elinde toplanırsa ne olacak? Tarih tekerrür etmezse ve yapay zeka gerçekten istihdam koşullarına zarar verirse ne olacak? Ya da gerçekten istihdam yaratır, ama yalnızca düşük gelirli işlerin sayısını arttırırsa ne olacak?  Bunların hepsi ihtimal dahilinde.

Yapay zeka üzerine dönen tartışmaların birçoğu “varsayımlara” dayanıyor. Yapay zekadan etkilenecek meslek grupları üzerine envai çeşit araştırma yapıldı. Dönüşümden yüz milyonlarca insanın etkileneceğini yazan araştırmalar mevcut fakat rakamlardan kimse emin değil. Tüm bilinmezlere rağmen, bazı genellemeler yapmak mümkün.

Teknolojik ilerlemenin yavaşlamayacağına, tam tersi hızlanacağına eminiz. ChatGPT kasım ayında hayatımıza girdi ve mart ayına gelindiğinde yeni versiyonu çıkmıştı bile. Musk ve diğer iş insanlarının “altı aylık mola” çağrısını değerlendirirken, ABD ve Çin arasında şekillenen jeopolitik rekabeti de hesaba katmak gerek. Kimse karşı tarafa “bir adım öne geçecek” fırsatı vermek istemiyor. Washington ve Pekin’in masaya oturup, Ar-Ge faaliyetlerini birlikte durdurma kararı almaları çok düşük bir ihtimal.

***

Teknolojinin ilerleme hızına rağmen, ekonomilerimizin bir anda tepeden tırnağa değişmeyeceğine de eminiz. Çünkü makineler pahalı, işçiler ucuz. Dahası şirketler “mevcut sistemlerine” fazlasıyla yatırım yapmış durumda da bu “batık maliyetler” dolayısıyla yapay zekanın üretim süreçlerine entegre edilmesi ve üretkenlik rakamlarına etki etmesi zaman alacak.

Fakat değişim bir defa başladı mı, muhtemelen köklü olacak çünkü orta sınıf, beyaz yaka olarak tarif ettiğimiz çok fazla meslek grubu risk altında.

Önceki teknolojik atılımlarda işini kaybeden çalışanların, gidip daha iyi maaş kazandıran yeni işler bulduklarına tanıklık ettik. Fakat yapay zeka bu modeli çürütebilir. Buna Moravec paradoksu deniyor. Bu paradoksa göre robotlar için zor problemler kolay, kolay problemler ise zor olabiliyor. Örneğin Makineler satranç ustalarını alt edebilir, fakat oyun bittiğinde taşların tozunu almakta zorlanır. Hareket ve çevreyi algılama gerektiren eylemler, insanın milyonlarca yıllık evrimi sonucunda kazanılan, kompleks beceriler.

Fakat empati ve temel motor beceriler gerektiren işler (örneğin sosyal hizmet çalışanı olmak), genellikle kısıtlı gelir getiriyor. Dolayısıyla kıyas yapıldığında muhtemelen yapay zekanın “yok ettiği” işler, “yarattığı” işlerden daha iyi kazandırıyor olacak. Ekonomilerde üretkenlik ve büyüme potansiyeli artsa da, kazanımlar çok dar bir gruba hizmet edecek.

***

Son bir genelleme de şu ki, politika yapıcıların tüm bunlara adapte olmak için kısıtlı zamanı olacak. Yapay zeka büyük toplumsal kazanımlar getirebilir, fakat beraberinde getirdiği riskler iktisadi alanı aşıyor, mahremiyete ve ahlaki tartışmalara uzanıyor.

Birleşik Krallık’ta Bilim ve Teknoloji Bakanı Michelle Donelan geçtiğimiz hafta hükümetin “politika belgesini” duyurdu. Bakan, yapay zekanın ülkeyi “daha zeki, daha sağlıklı ve daha mutlu” bir yer haline getirmesini arzuladıklarını ifade etti. Tüm bunlar kulağa hoş geliyor. Diğer yandan, John Maynard Keynes’in 1930’larda yazdığı bir yazıyı anımsamamak elde değil. Keynes artan üretkenlik sayesinde, 100 yıl sonra insanların haftada 15 saat çalışmasının yeterli olacağını öngörmüştü. 

***

Keynes’in kehaneti henüz gerçekleşmedi. Yapay zeka konusunda belli konulara eğilmezsek, Donelan’ın kehaneti de gerçekleşmeyebilir. Yapay zekanın geliştirilme ve kullanım alanlarını düzenleyecek küresel düzenlemelere ihtiyacımız var. Kaçınılmaz dönüşüme insanlığı hazırlamak için “yeniden eğitim” programlarına ihtiyacımız var. Ekonomik kazanımların toplumun bütününe yayılması için ise yeniden paylaşım yasalarına ihtiyacımız var. İnsanlığın önündeki diğer bir varoluşsal tehdit olan iklim değişikliğinde olduğu gibi, yapay zeka alanında da sayaç işliyor.

Çeviren: Fatih Kıyman
Kaynak: The Guardian