Yarım yüzyıl, dile kolay, yarım asır. Galiba başardım. Artık kalanı da böyle geçer herhalde. Geçmeli. Birkaç kitap daha, mümkün ...

Yarım yüzyıl, dile kolay, yarım asır. Galiba başardım. Artık kalanı da böyle geçer herhalde. Geçmeli. Birkaç kitap daha, mümkün mertebe daha fazla yazı. Birikmeli. Bunlarla sayıyorum, yazdıklarımla nicedir, saymalıyım kalan yılları da, günleri de. Mevsimleri.
Şarkılar bundan sonra da olmalı hayatımda. Her yıl birkaç yeni şarkı. Aşık olmasam da aşkı unutmamam için. Hazırda tutmam için.
Yeni arkadaşlıklar kurmalıyım. Yeni arkadaşlar, yeni yoldaşlar ve yeni roman kahramanları girmeli hayatıma. Yaşamak ve okumak. Aynı şey olmalı bundan sonra da.
Her güne bir armağan almış gibi başlamalıyım. Sahiden de öyle, bu yaştan sonra hele. Kahvenin tadını daha çok çıkarmalıyım. Çayın da. İkisinden de bol bol içmeliyim.
Baharları da saymalıyım, kışları da, yazları da. Her mevsimde yola çıkmaya hazır olmalıyım.
Yeni ülkeler görmeliyim. Yeni kentler. Farklı mevsimlerini ülkelerin, kentlerin. Ülkemi özlemeliyim yolculuklarda. Yağmurlarını ülkemin. Sevinçle gitmeli, sevinçle gelmeliyim.
Tansiyonum çıktığında ya da düştüğünde bunu iyiye yormalıyım. Hala heyecanlanmanın güzel olduğunu düşünerek kendimi sakinleştirmeliyim. Daha gideceğim konserleri düşünüp, yaşamaya kararlı, öyle hareketsiz uzanmalıyım bir süre.
Yorgun düşsem de çok çalışmalıyım. Bir ev almak için değil ama daha fazla konser bileti, kentlerden kentlere tren bileti almak için para biriktirmeliyim.
Ben yaşarken ölen dostlarımızı sık sık hatırlamalı, demokrasi mücadelesinin onlardan uzun yaşamamın bir yükümlülüğü olduğunu unutmamalıyım.
Sosyalizm için umutlanmayı sürdürmeli, umuttan öte bir aciliyet olduğunu bilerek çalışmayı, bulunduğum yerden, elimden geldiğince çabalamayı sürdürmeliyim. Tartışırken her defasında Marx'tan da örnekler vermeliyim, çağdaşım Marksistler'in kitaplarından da.
Şiddete karşı çıkmaya devam etmeliyim. Ne kadar az şiddet görürsem bundan sonra o kadar iyi. Zor bir çağ idi bir yandan da içinden geçtiğim. Çok şiddet gördüm.
50 yaşıma önceki yaşlarımdan getirdiklerimi, bana hala heyecan veren her şeyi bundan sonra çok iyi muhafaza etmeliyim. Onlar beni ömrümün kalanının içinden geçirecek.
Yarım yüzyıl, dile kolay, yarım asır. Elbette çok şey olmalı. Bazen nicedir hatırlamadığım bir kitap, bir şarkı, bir film de aklıma geliveriyor. Hep aklımda olanların yanına.
Elbette çok şey taşıdım bugüne. Kentin, İstanbul'un hiç beklemediğim bir köşesi neleri çağırıyor, neleri anımsatıyor bana. Gözlerimden yaşlar akıveriyor günün hiç beklenmedik bir saatinde. Hepsini muhafaza etmeliyim.
Ve dedim ya Marx'ı. Komünist Manifesto'nun yeni baskılarını almayı sürdürmeliyim. Ama gençlerin dergilerini de. Naif tartışmalarını ciddiye almalıyım gençlerin.
Sonra Thomas Bernhard'ın romanlarını arada bir yeniden okumalı, onunla ilgili hiçbir kitabı kaçırmamalıyım. Nasıl bir edebiyat hazzı verir bana hep.
Thomas Mann ile Heinrich Mann'ın, onları artık handiyse kendi kardeşlerimmiş gibi yakından tanıyacak kadar çok biyografisini, mektubunu okumayı sürdürmeliyim. Yazar olmanın ihtişamına yine onlarda bakmalıyım.
Bruce Springsteen. Elbette. Albümler, turneler. Saçlarım tümüyle ağardığında da, romatizma ağrılarına rağmen. Hiçbirini kaçırmamaya çalışarak.
Aniden, gecenin bir vakti açılan kitaplar, yüksek sesle okuyacağım Edip Cansever ve Heinrich Heine şiirleri. Olmalı.
Böyle geçti, böyle geçsin bundan böyle de ömrüm.
Böyle heyecanlıyken öleyim.