Yoğun ülke ve dünya gündeminde, gazete köşesinde kendine ayrılan kısımda el feneriyle ele aldığı konuları bu kitapta daha geniş bir zemin üzerinde değerlendirme imkânı bulan yazar, hem kendisi hem okuru için konular arasında daha rahat at koşturma imkanı sunuyor.

Yarının Kayıp Şarkısı

Kübra Özyurt

Öncelikle okur olarak beni heyecanlandırmayan yazıları severek okuyamam, okumak için okurum. “Yarının Kayıp Şarkısı” elime geçtiğinde kapağını açarken bende yaratacağı duyguları tahmin etmeye çalışıyordum. Acaba kitabın içine akmaya başladığımda “Ne hissedip, hangi notları alacaktım?” Bu durum benim için bir merak konusuydu. Kitap, iki günde su gibi aktı, bu hafta tüm okurlarla buluştu ve eminim yolunu bulacak!  

Tüm açıklıkla “Sezarın hakkı sezara!..” diyerek uzun zamandır bu kıvamda bir kitap okumadığımı söylemeliyim. Sevgili Burak Abatay’ın önsözüyle başlayan kitap, sizi yazarın dünyasında yolculuğa çıkarıyor. Yazar kendi dünyası dışında insanlığın geçmişinde ve bugününde yaşananları, okuruna kara delikten fener uzatır gibi sunuyor. Dolayısıyla yazarın tüm duygu ve düşüncelerini kitapta açıkça bulabiliyorsunuz.  

Kitaba başlarken Alice’in “tavşanı” gibi hissediyorum kendimi çünkü yazar bugün ile geçmiş arasında okurunun karşısına bir ayna koyuyor. Sizde karşınızdaki aynayla birlikte yol almaya başlıyorsunuz. Yolculuk esnasında bilgi, sorgulama hafif bir isyanda beraberinde geliyor.  

Bu esnada bir kaleme ve not defterine ihtiyaç duyuyorum çünkü yazar değindiği kitap, film vd ile kendini ve yazılarını yetiştirirken arşiv niyetinde bir arka bahçe yapmış. Bu arka bahçede dünyaya dair tüm deneyimler mevcut. Değerlendirme ya da yorumlarında arka bahçesindeki bilgileri cömertçe kullanmış. Bu sebeple not alınmaya değer olduğunu düşünüyorum.  

“Bugüne kadar neler yaşandı?” sorusunun doğrudan cevabının verildiği kitapta insanların ağzının suyunu aktığı konular, merakla araştırılmış, yüksek farkındalıkla ele alınmış. Semiha Durak, gördüğü, okuduğu, bildiklerinin kendisinde ve toplumda yarattığı etkileri rahatlıkla anlatmış. Bu açıdan ele aldığımızda yazarın araştırmayı seven ve iyi bir gözlemci olduğunun ayırdına varıyorum.  

Hayata dair konuşma sahası açan yazılarıyla zihnindeki farkındalığı okuruna aktarmayı tercih eden Durak, geçmişin izini sürerek bugüne dair yorumlar yapan, gelecekte olabilecekleri öngören bir iddia ile konularını seçip bu iddiayı da anlatımıyla kanıtlamış. Bu sebeple o anda kitabın bir karaktere sahip olduğunu hissettim. Kitabın okunmaya değer bir yanını daha keşfetmenin mutluluğunu yaşarken, not defterimin yanına kahvemi aldım ve merakla sayfaları değiştirdim.  

Bazı konular hayat kadar ağırdır! İnsan gerçekliğini yüzümüze vurur. Bu sebeple yazarın bilgisi ve yorumlarını aktarırken hassas bir terazi kullanması gerekir. Terazinin şaşmaması, yazarın konunun ağırlığında ezilmemesi için büyük veya yetersiz cümleler yerine yerinde ifadelere ihtiyaç vardır. Bu dengeyi tutturmak zor olduğu için bazı yazarlar bazen “hap” ifadelerle konuya nokta koyar. Bu durum kimi okurun işini kolaylaştırıp mutlu etse de kimi okuru tatmin etmez. Bu çerçevede yazarın kitlesi belli olur.  

Semiha Durak, “Yarının Kayıp Şarkısı”nda tarihten psikolojiye, sanattan arkeolojiye kadar ağır konuları damıtarak ele almış.  

“Damıtma” yorumunun altını açıklamak adına bir kez daha çizmek istiyorum, çünkü ciddi konuları kaleme aldığınızda etkin bir yazar olmuyorsunuz. Yazının ölçülü olabilmesi için malzemenin gereğini yapmış oluyorsunuz aslında.  

Yoğun ülke ve dünya gündeminde, gazete köşesinde kendine ayrılan kısımda el feneriyle ele aldığı konuları bu kitapta daha geniş bir zemin üzerinde değerlendirme imkânı bulan yazar, hem kendisi hem okuru için konular arasında daha rahat at koşturma imkanı sunuyor. Yazarın köşe yazılarını takip eden bir okuru olarak ben, bu konuları kitaplaştırmasından yanaydım çünkü bazı konular var ki üzerine kitap yazılmalı, daha etkili anlatılmalı.  

Etkili anlatım derken BirGün okurlarının yakından tanıdığı yazardan beklenen bir dil lezzeti var. Dünyada ve ülkemizde üzerine yazılmamış konu yoktur, ama her yazar kendi dilinde ele alır konuyu ve okur böylece okuma lezzetine ulaşır. Her yazar bu konuda amaçladığı başarıyı okur tarafından göremese de Semiha Durak bu lezzeti elde edenlerden.  

Anlatımın lezzetli olduğunu ortaya koyan göstergeler ise; yazarın dili, dünyası, duyguları. Yazar tüm bunları açıkyüreklilikle ortaya koyma cesaretini kitabına karakter yükleyerek göstermiş. Semiha Durak, hayata “yazar” olarak bakmayı tercih edenlerden. Kucaklayıcı aynı zamanda sorgulayıcı bakış açısıyla var olmaya devam ediyor. “Yarının Kayıp Şarkısı”nı okurken yazılanların hayatınıza bir şeyler kattığını hissettiğinizde benimle aynı düşünceleri paylaşacağınıza inanıyorum.  

Bu yüzden Sevgili Semiha Durak, sen hep yaz! 

Kitabı okurken kendinizi ve hayatı bulacağınız bir yolculuk olsun. 

Keyifli okumalar.