“Yaşamaya elverişli barınma/konut” talebinin yerel seçimlere etkisi
Fotoğraf: Depo Photos

Cihan UZUNÇARŞILI BAYSAL*

CHP, 47 yıl aradan sonra, 31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinden birinci parti olarak çıktı. CHP’li belediyelerin sosyal politikalarıyla halkçı hizmet ve uygulamalarının halkın derin bir yoksulluğa düşürüldüğü süreçteki iyileştirici rollerini göz ardı etmesek de 47 yıl sonra gelen bu zaferi, CHP’nin kendi başarısından çok ekonomik, sosyal, siyasal ve Gazze gibi uluslararası düzlemlerde yaşanan farklı krizlerin çakışmalarından doğan bir sarmalın sonucu olarak okumaktayız; elbette, halktan giderek kopan AKP’nin kibir ve hakaret siyasetini, hukuksuz, adaletsiz ve yozlaşmış politikalarının rolünü ve küskün AKP seçmenini de unutmadan.

Seçim gündeminin birinci sırasını, nüfusların büyük bölümünün, özellikle emekli kesimlerin yaşadığı geçim sıkıntısı ve yoksulluk alırken yoksulluğun hem sebebi hem sonucu olan barınma krizi önemini hiç yitirmeden seçimlerde de ön plana çıktı. Seçim sonuçlarını tek bir etmene bağlamayarak yukarıda dikkat çekildiği üzere farklı faktörlerin rollerini kabul etmekle beraber yaşamaya elverişli barınma talebinin sonuçlar üzerindeki ağırlığını da yadsıyamayız. Küresel düzlemde olduğu gibi yerelde de konutu salt bir yatırım/birikim aracı olarak finansallaştıran sistem nedeniyle barınma krizi giderek şiddetlenmekte ve yaygınlaşmakta. Artan konut fiyatları ve kiralıklar yüzünden büyük kentlerde ve kent merkezlerinde tutunamadıklarından ucuz kentlere ve ilçelere göç ederek yaşamlarını yeni baştan kurmak zorunda kalan, ailelerinin yanına sığınan, başlarını sokacak bir çatıya her şartta razı olup niteliksiz ve riskli konutlara mahkûm olan, her güne sokaklara atılma korkusuyla uyanan nüfuslar, diğer etmenlerin de çarpan etkisiyle tepkilerini sandıkta göstermişlerdir. Bu gruplara yıkımlar ve zorla tahliyelerle yaşamları darmadağın edilen kentsel dönüşüm mahalleleri sakinleri de eklendiğinde geniş bir mağdurlar kitlesiyle karşılaşmaktayız. Fahiş kiralar, TOKİ/kredi taksitleri gibi barınma giderleri çıkartıldıktan sonra elde kalan maaşla karınların nasıl doyacağı, özellikle emeklilerce, seçim meydanlarının ortak sesi olmuştur. Depremin en fazla yıkım yaptığı kentlerden Adıyaman’ın CHP’ye geçmesindeki sürprizi de, kiraların tavan yaptığı büyükşehirlerin ve kent merkezlerinin çoğunun ana muhalefet tarafından kazanılmasını da yaşamaya elverişli barınma hakkı talebi üzerinden değerlendirebiliriz.

CHP, İstanbul’da 39 ilçenin 26’sını kazanarak 14 olan ilçe belediyesi sayısını arttırmış, Belediye Meclisi’nde de çoğunluğu ele geçirmiştir. CHP yönetimine geçen ilçeler incelendiğinde barınma hakkının seçimler üzerindeki etkisi daha netleşmektedir. Beyoğlu’nda Tarlabaşı projesiyle start alan rant odaklı kentsel dönüşüm, İstiklal Mahallesi (Hacı Hüsrev) yıkımlarıyla devam etmiş, Okmeydanı’nı Şanz Elize yapma hayalleri Fetihtepe’ye doğalgaz, elektrik ve su gibi hizmetlerin kesilmesi dahil her türlü şiddet ve baskının uygulandığı zorla tahliyeler ve yıkımları getirmiştir. Haliçport projesinin baskısı altındaki Okmeydanı’nın diğer mahalleleri gibi Kasımpaşa ve çevresi de lüks projenin tehdidi altındadır. CHP, 2014’deki %35,2’lik oy oranını 2019’da %43,99’a 2024’de ise % 49,22’ye yükselterek yerel yönetimi almıştır. Geniş yeşil alanları ile sermayenin ağzını sulandıran Beykoz’da da benzer bir süreç yaşanmış, Boğaz manzaralı Tokatköy’ün su, elektrik, doğalgaz hizmetleri kesilmiş, koçbaşıyla kapılar kırılarak çoğu yaşlı mahalleli sokaklara atılmıştır. Mağduriyetler ve şiddet üzerinden yükselen, sakinlerinin çoğunun ödeyemeyeceğinden satın alamayacağı Tokatköy projesini Kurum’un örnek göstermesi, kentsel dönüşüm sıralarını bekleyen Gümüşsuyu, İshaklı, Rüzgârlıbahçe ve Çubuklu’yu etkilemiş olacak ki 1.400 oy gibi az bir farkla da olsa CHP 20 yıl aradan sonra Beykoz’u kazanmıştır. 2010’da Sarıgöl ve Yenidoğan mahallelerinin kentsel dönüşüm alanı ilanlarıyla başlayan, süreç içinde 16 mahallesinin 14’ü riskli alan ilan edilen ve neredeyse 15 yıldır kentsel dönüşüme direnen Gaziosmanpaşa’da da CHP’nin 2014’deki %25,1 oy oranı, 2024’de %40,44’e erişerek iktidara uzanmıştır. Boğaziçi’ne nazır mahalleleriyle rantsal dönüşümün adresi Üsküdar’da Çamlıca Camisi çevresinin kentsel dönüşüme alınarak “temizlenmesi” nedeniyle Kirazlıtepe mahallesi sakinleri zorla tahliyelerle yerlerinden edilmiş, direnenleri caydırmak için her türlü şiddet ve baskı devreye sokulmuştur. Covid pandemisinde, hijyene en fazla ihtiyaç olduğu zamanlarda su, elektrik, doğalgaz hizmetleri kesilmiş, asbestli molozlar bilerek alınmamıştır. Burhaniye, Küplüce, Mehmet Akif Ersoy mahallelerinin de dönüşüm alanı ilan edildiği Üsküdar’da CHP, %2-3 gibi az farklarla önceki seçimleri kaybederken, bu kez %50 oranla zafer kazanmıştır. Kentsel dönüşümün lüks kapalı siteler vasıtasıyla içerdekiler-dışardakiler olarak ayrıştırdığı Savaştepe’de de (aktaran Feyza Akınerdem) itirazın adresi %51’e varan oy oranıyla CHP olmuştur. CHP’nin Çekmeköy’de 2019’da aldığı %32 oy oranının %51’e yükselmesinin ardında da benzer bir olgu olabilir. Kent meydanlarından seslerini duyuran TOKİ Mağdurları hareketinin ilçesi Tuzla da %51 oy oranıyla 32 yıl sonra CHP demiştir.

Belli başlı ilçelerdeki değişimi alt alta topladığımızda yaşamaya elverişli barınma hakkı talebinin diğer faktörlerle birleşerek sonuçlara ağırlığını koyduğunu iddia edebiliriz. Öyleyse yerel yönetimler seçim sandığından çıkan bu talebi nasıl yerine getirecekler? İBB’nin “Dayanıklı İstanbul” afet planında, konut krizine çözüm olacak bir dizi politika sıralanmaktadır: dar gelirlilerin inşaat maliyetlerinin %60’ının, emeklilerin %65’inin sübvanse edilmesi, riskli yapılara sabit taksitli ödeme desteği, kiracıları da kapsayacak şekilde riskli yapılara 7.000TL ek destek, güçlendirme projelerine destek ve 17 farklı noktada ödenebilir şartlarda yeni 12,000 konut. Bu destek politikaları, kentsel dönüşümün cüzdanla kefen arasına sıkıştırdığı alt ve alt-orta gelir gruplarının, emekli ve emekçilerin, kendi rızalarıyla dönüşümü kabullerini sağlayacaktır. İBB’nin afet planında krize çözüm olarak kiralık sosyal konut seçeneği de sayılmaktadır. Bu bağlamda, İBB mülkiyetindeki konutların, kentsel dönüşüm alanlarındaki vatandaşlara rezerv konut olarak tahsis edileceği, boş ve sağlam konutların tespitiyle kiralanmalarının KİPTAŞ tarafından yapılacağı belirtilmektedir. Vatandaş isterse bu konutları kullanabilecek, isterse kendi bulduğu bir yere taşınıp kira yardımını alacaktır.1 CHP’nin yerel seçim bildirgesinde ise kentsel dönüşümün mahalleliyi yerinden etmeden gerçekleştirileceği, kiralık sosyal konut, konut kooperatiflerinin canlandırılması, kira yardım fonu ve kentsel dönüşüm süreçlerinin vatandaşlarla dayanışma içinde katılımcı bir yöntemle yürütülmesi gibi bugün dünya üzerindeki olumlu uygulamalarda gördüğümüz politikalar sayılmaktadır.2 

Afet planı ve bildirgede yer alan destek politikalarının yanı sıra kiralık sosyal konut seçeneği, konut kooperatiflerinin canlandırılması, yerinde kalma hakkıyla dönüşüm ve katılımcı planlama gibi başlıklar ciddiyetle ele alınıp gerçekleştirilir ama aynı zamanda spekülasyonu önleyecek ve konutu bir meta, birikim/yatırım aracı ya da finans varlığı olmaktan çıkartacak tedbirler inşa edilirse, merkezî yönetimin tepeden inmeci, birikim odaklı, mülkiyet temelli konut politikalarına karşı önemli bir cephe açılmış olacaktır. Rantı merkezine alarak ilan edilen rezerv alanlara karşı insanı merkezine alan ve konutun kullanım değerini önceleyen uygulamalar çoğalıp kitlelerin desteğini kazandıkça 6306 gibi rantsal dönüşümün hukuki araçları “de facto” yürürlükten kalkacaktır. Yaşamaya elverişli barınma taleplerini her geçen gün yükselten kitlelerin desteğini alacak bu politikalar, hiç kuşkusuz bir sonraki seçimin de kaderini tayin edeceklerdir.

[1] “İmamoğlu, İstanbul için 10 maddelik afet planını açıkladı” (2024, 7 Şubat). BirĞün. https://www.birgun.net/haber/imamoglu-istanbul-icin-10-maddelik-afet-planini-acikladi-504699

[2] Cumhuriyet Halk Partisi 2024 Seçim Bildirgesi. https://chp.org.tr/yayin/2024-yerel-secim-bildirgesi/Open

* Araştırmacı, Yazar