Yaz bitmeden ne okusak?

DOĞUŞ SARPKAYA

Yaz mevsimi çoğunlukla rahatlamanın, dinlenmenin, bütün sene çalıştıktan sonra hak edilen tatilin zamanı olarak görülür. Bütün sene ‘boş’ zaman bulamayanların kitap okuma zamanı gelmiştir aynı zamanda. Lakin çok sıcaktır, bunalmaktayızdır, üstüne bir de okumanın o bıktırıcı atıllığı çekilecek gibi değildir. Bu dönemde mevsim ile özdeşleştirilen, kumsalda göz atmalık sabun köpüğü kitapları okumak adet haline gelir niyeyse. Tatile kuram kitaplarını yüklenip gidene, “plajda okunacak kitap mı bu şimdi” deme hakkını da görür bunu alışkanlık haline getirenler.

Fakat kimi için o rehavet içinde ağır olduğu için bir türlü başlamaya cesaret edemediği kitabı okuma kararlılığı gösterdiği bir dönemdir. Kafasının en rahat olduğu zamanda ertelemenin hazzına erişebileceği bir kitabı eline almak paha biçilemez bir keyif verebilir okura. Onun için yaz kitabı denilince sadece kolay okunur kitapların tercih edildiğini düşünmemek gerekiyor. Açıkçası okumanın mevsimi olduğuna inananlardan değilim. Her kitabın okurunu bulduğu bir zaman olduğunu düşünüyorum. Bundan dolayı yaz için hazırladığım bu seçkide hem “okumanın zamanı olmaz” diyenleri hem de “ama o kitap çok ağır” itirazını dillendirecekleri gözeten bir liste oluşturmaya çalışacağım. 

İyiliğin ve kötülüğün peşinde

Kumsalda okumalık türlerin ilki genelde polisiye romanlardır. Erol Üyepazarcı’nın ısrarla vurguladığı şu cümleye gönülden katılıyorum: “İyi polisiye iyi edebiyattır.” Onun için listenin başına üstelik şu an baskısı olmamasına rağmen Sascha Arango’nun Gerçek ve Diğer Yalanları’nı koyacağım. Yazarın ilk romanı olan kitap “iyiliğin ve kötülüğün bileşiminden oluşan hakikatin” peşine düştüğü için kayda değer bir polisiye-gerilim metni. Aynı zamanda gerçek ile yalan arasındaki ilişkinin karmaşıklığı da Arango’nun romanının konusu. Romanın Ripleyvari karakteri Henry Hansen başarılı bir yazardır. Ama bir sırrı vardır: Aslında romanları Henry’nin karısı Martha yazmaktadır. Henry, geçmişinden kaçmaya çalıştıkça, geçmişine toslayan bir karakterdir. Metresi Betty’nin hamile kalmasını öğrenmesiyle geçmişinde bıraktığını düşündüğü tüm özellikleri gün yüzüne çıkacaktır. Tüm hayatını yalan üzerine kurmuş olan Henry, suça ve şiddete battıkça, yarım gerçeklere sığınarak yaşamını yeniden düzenlemeye çalışacaktır. Gerçek ve Diğer Yalanlar’da kötülüğün normalleşmesini ve suç ile güvenli yaşam arasındaki belirsiz alanı ele alıyor Arango. Aynı zamanda iyilik ve kötülük, yalan ve gerçek arasındaki dinamik ilişki sürekli sorgulanıyor romanda. Henry Hansen, anti kahramanların dayanılmaz çekiciliği ile yanımıza sokularak, küçük iyiliklerimizin altında yatan ikiyüzlülüğü ve suça olan meylimizi açığa çıkarıyor.

Öykü üzerine düşünmek

Listemin ikinci kitabı ise geçen yıldan bu yana başucumda duran Dominic Head’in, Arzu Eylem çevirisi ile yayımlanan Modern Öykü’sü. Özellikle roman-öykü karşılaştırması ve öykünün evrimi gibi konularda ezber bozan tartışmalarla karşılaşmak isteyenler için önemli bir kaynak bu kitap. Edebiyat kuramında şiir ve romanın yanında görmezden gelinen bir tür oldu öykü. Yaratıcı yazma ile ilgili bir sürü kitap var ama öykü teorisi üzerine konuşulurken hâlâ Cortazar’ın nakavt-sayı karşılaştırmasına başvuruluyor. Türkçe kaynakların artması modern kurmaca türlerinden öykünün olanaklarını ve hak ettiği ilgiyi neden görmediğini anlamamız açısından da ufuk açıcı olabilir.

Nobel bahislerinin gediklisi

Üçüncü önerim Afrika’dan. Modern Kenya Edebiyatı’nın kurucu isimlerinden Ngũgĩ wa Thiong’o neredeyse her sene Nobel bahislerinde Murakami ve Adonis ile birlikte adı geçen yazarlardan biri. Kitaplarının çok okunmasının yolu da Nobel almasından geçiyor olabilir. Lakin popülerliğin yarattığı dalgaya kapılmadan bir yazarı keşfettiğini hissetmek isteyenlerin şimdiden okuması gereken bir yazar Thiong’o. En önemli yapıtlarından biri Bir Buğday Tanesi. Kitap, “uygarlık” adına uygulanan denetimsiz ve insanlık dışı şiddetin, barbarlığın dışa vurumu olduğunun belgesi bir yanıyla. Aynı zamanda siyahların mücadelesinin sadece beyaz güce karşı verilmediğinin, kendi bedenleri içine yerleşen beyaz düşünceye karşı da verilmesi gerektiğini hatırlatıyor roman. Onun için ezilenlerin Kihika’nın sözlerini her daim akılda tutması gerekiyor:  “Sizi tüketen şey giysilerinizin içindedir.” Bir Buğday Tanesi’ni okuduktan sonra Ngũgĩ wa Thiong’o’nun  başyapıtı sayılan Kargalar Büyücüsü’ne de göz atmanızı öneririm. 

Yeniler, beklenenler

Bu sene her eseri merakla beklenen üç Can Yayınları yazarının da kitapları ardı ardına yayımlandı: Murat Gülsoy, Hikmet Hükümenoğlu, Ayfer Tunç. Murat Gülsoy, Ressam Vasıf’ın Gizli Aşklar Tarihi romanıyla Türk resim sanatının tüm gelişimini takip edebileceğimiz bir hikâyeye imza atıyor. Derli toplu resim tarihi kitabı sayısının az olduğunu düşünürsek, Gülsoy’un eserinin bir kaynak kitaba dönüşeceği kesin gibi. Diğer taraftan zaman yönetimi konusunda da elindeki malzemeyi işleme becerisi anlamında da mahir bir yazar Murat Gülsoy. Hikmet Hükümenoğlu ise tarihsel anlamda Ressam Vasıf ile aynı dönemlerde yaşamış bir karakteri merkeze almış romanında: Harika. Harika Bir Hayat, cumhuriyet dönemini, bir solukta anlatan nitelikli bir eser. Kurduğu atmosfer ile dönemi hissetmemizi sağlamış Hükümenoğlu. Sadece bunun için bile okunabilir romanı. Ayfer Tunç’un Kuru Kız’ı ise toplum tarafından ötekileştirilen bir kadının hayatını merkeze alıyor. Kuru Kız sayesinde son yıllarda Türkiye’de yaşanan toplumsal dönüşümü de takip ediyoruz aslında. İnşaat sevicilikten, aile içi şiddet ve istismara, mahalle baskısından liyakatsizliğe pek çok konuyu birden ele almış yazar. Bu sayede canlı bir Türkiye panoraması yaratmayı başarmış.