Hikâyemizin kahramanı Atlas ailesi ile birlikte Kilis’e yaptığı yolculukta yörenin son Yorgan Ustası Yaşar Bey ile tanışıyor. Yaşar Usta, yorgancılığın ve hallaçlığın inceliklerini, nasıl icra edildiğini çocukların anlayabileceği bir üslupla, aşama aşama paylaşıyor.

Yazar Gül Çetin: Kültürel mirasımızı korumak

Olcay Mağden

On parmağında on marifet bir isim: Gül Çetin. Pek çok çocuk kitabının çizerliğini ve yazarlığını yapmanın yanı sıra Türkiye’nin ilk iç iletişim ajansı, sosyal sorumluluk projeleriyle ödül almış Fikri Mahsul ajansının kurucu ortağı. Bunun dışında ödüllü kısa filmleri de mevcut; BirGün gazetesi ve Bavul Edebiyat dergisinde de köşe yazıları ve çizimleri yer alıyor. Yakın zamanda yazarlığını ve çizerliğini yaptığı Kronik Çocuk etiketli Kaybolan Meslekler serisiyle de yine adından sıklıkla söz ettirdi, Gül Çetin ile serinin ilk kitabı Yorganın Ustası Mı Olur? kitabını ve yaratım sürecini konuştuk.

Kaybolan Meslekler serisi unutulmaya yüz tutmuş mesleklere odaklanarak herkesi zanaatkârlara saygı duruşuna davet ediyor. Seninle iletişime geçtiğimizde proje zaten tüm hatları ve ayrıntılarıyla hazırdı, bu yüzden görür görmez fikre bayıldığımı söylemeliyim. Bize biraz projenin hazırlık sürecini anlatabilir misiniz? 

G.Ç.: Günümüzde kaybolan veya kaybolmaya yüz tutmuş zanaatlar üzerine bazı çalışmalar yapılıyor ama çok yetersiz buluyorum. Zanaat erbaplarının giderek azaldığı gerçeğini hepimiz biliyoruz. Özellikle büyük şehirlerde yaşayan 7-11 yaş ilköğretim yaş grubundaki çocukları geleneksel sanatlar ve sanatkâr/zanaatçılarla tanıştırmak amacıyla Kaybolan Meslekler seri kitap projesini tasarladım, ne mutlu ki sizler de Kronik Çocuk olarak projeye inandınız ve birlikte içinde sosyal sorumluluk taşıyan bu anlamlı yolculuğa çıktık. Serimizdeki mesleklerin hepsi aynı zamanda kültürel miras. Yani çocukları bu mesleklerle tanıştırarak, korunmasını ve devamını sağlayarak aynı zamanda kültürel mirasımızı korumuş oluyoruz, daha ne olsun!

Kitabını hem yazdığın hem de çizdiğin için editoryal sürecin hızlıca ilerlediğini söyleyebilirim. Bu noktada serinin editörü sevgili Merve Akıncı Almaz’ı da anmak isterim, hep birlikte senin zaten nitelikli olan eserini çok daha iyi bir seviyeye çıkardığımızı düşünüyorum. Gül, senin tarafında işleyiş nasıldı, kitap nasıl ete kemiğe büründü? 

G.Ç.: Evet, Sevgili Merve’nin katkısıyla kitabımız harika oldu. Açıkçası çocuklara böylesine içinde çok fazla teknik detaylar barındıran bir konuyu sade, komik, anlaşılır, hikâye içinde sevdirerek anlatmak çok kolay değil. Kitap yorgancılık konusunu işlediği için arka planda derin bir araştırma gerektiriyor. Çocuklara bu bilgileri sıkıcı olmadan esprili bir dille ve mümkün olduğunca sade şekilde aktarabilmeye gayret ediyorum. Eğlenceli çizgilerle teknik bilgileri de görsel hale getiriyorum hem de çocukların zanaatın emekli süreçlerini hayal etmesine destek oluyorum. Bu seride okuyucularımda her bir zanaata ve zanaatkâra hayranlık, merak ve sevgi uyandırmak en büyük arzum.

Aslında bu kitap sadece yorgancılığı, seri de sadece kaybolan meslekleri anlatıyor dersek haksızlık etmiş oluruz. İçinde macera, seyahat, aile içi ve nesiller arası iletişim de var. Bir çocuğun kendisine çok yabancı olan başka bir nesil ve kültürle tanışması da var. Bu özellikleriyle çok yönlü bir kitap ve seri olduğunu da vurgulamak gerek. Seride senin kendi hayatından izler var mı ya da olacak mı?

G.Ç.: Aynen öyle. Ulusal kültürümüz, iletişim, sanat, erdemler, çokça hayal gücü satırlar aralarında saklı. Kitaptaki kahramanlar ailemden çokça izler taşıyor, hepsini açıklamak olmaz, sürpriz olsun. En önemlisi, Dedem Arif Karakaş çok iyi bir marangoz ve mobilyacıydı. Benim için onu mobilya tasarlarken, ağaç işi yaparken izlemek bir sihirbazı izlemek kadar büyüleyiciydi. Bunu yaşadığım için ne kadar şanslı olduğumu yaş aldıkça anlıyorum. Kitabım bu anlamda son zanaatkârlar için hem ahde vefa hem de ömür terekesi diyebiliriz. 

İlk kitapta yorgan ustası Yaşar Usta’dan mesleğin inceliklerine dair çok güzel ayrıntılar öğreniyoruz. Öte yandan özellikle büyükşehirlerde yaşayan çocuklarımız ülkemizin harikulade kentlerinden biriyle, Kilis’le tanışıyor. Atlas’la birlikte biz bu kitapta yorgancılığa dair başka neler göreceğiz? 

G.Ç.: Hikâyemizin kahramanı Atlas ailesi ile birlikte Kilis’e yaptığı yolculukta yörenin son Yorgan Ustası Yaşar Bey ile tanışıyor. Yaşar Usta, yorgancılığın ve hallaçlığın inceliklerini, nasıl icra edildiğini çocukların anlayabileceği bir üslupla, aşama aşama paylaşıyor. Aralarında geçen usta-çırak sohbetleri çok keyifli, Atlas’ın olağanüstü hayal gücüyle de bir o kadar komik yerlere varıyor. Yaşar Usta, unutulmasından korktuğu bu sanatı gelecek nesillere aktarıyor. Ayrıca kitapta çocuklar geleneksel yorgan motiflerini öğreniyorlar, sonra kendi motiflerini tasarlıyorlar.

Yorgancılık bizim neslin yakından tanıdığı, Anadolu kültürüyle özdeşlemiş ama bugünün çocuklarının pek de aşina olmadığı bir meslek. Aynı şekilde serinin gelecek başlıklarında anlatılacak meslekler de öyle. Ben şimdiden devamı için çok heyecanlıyım. Peki serinin devamında Atlas’ı ve bizleri neler bekliyor? 

G.Ç.: Ben de çok heyecanla, şevkle serimizin diğer kitapları için çalışmaya devam ediyorum. Serimiz Sepetçi, Bakırcı, Saat Tamircisi, Kilimci, Bastoncu vb gibi zanaatkârlarla devam edecek. Kitaplarımız bir koleksiyona dönüşecek. Ayrıca eğlenceli çizimler sayfaları süsleyecek. Her bir kitapta işlenen meslek/zanaat hangi coğrafyada, ne zaman, nasıl, ne şartlarda, kimler tarafından, ne kadar emekle uygulandığını bol macerayla harmanlayarak çocuklarla buluşturacağız. Ayrıca bu kitapta olduğu gibi her kitabın sonunda küçük okurlarım için tasarladığım interaktif etkinliklerle onlar da kendilerini zanaatkâr olarak hayal edebilecekler.