Macron yönetiminin büyük tepki çeken göç yasası, Fransız solunu harekete geçirdi. Sol parti ve sendikalar ‘direniş’ çağrısında bulunurken Boyun Eğmeyenler’in vekili Simonnet’e göre sivil itaatsizliğin zamanı geldi.

Yeni göç yasasına karşı direnişe çağrı
Fotoğraf: İHA

Prof. Dr. Ali ARAYICI / Paris

Fransa'da göçmenlerin, sol partilerin büyük tepki gösterdiği göç yasası, 20 Aralık'ta parlamentonun alt kanadını oluşturan Ulusal Meclis’ten geçti. Göçmen politikasının sertleştirilmesini öngören tasarısı 186 “hayır” oyuna karşı 349 “evet” ile kabul edildi. Ancak, bu anti-demokratik yasanın onaylanmasına yönelik olarak sağ ve sol arenadaki tartışmalar durmaksızın hala daha güncelliğini koruyor.

Tasarıya geçen yıl yapılan seçimlerin ardından, parlamentodaki salt çoğunluğunu kaybeden Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'un partisi Cumhuriyet Yürüyüşü (LREM) ile Le Pen'nin ırkçı ve faşist Ulusal Birleşme (RN) partisi milletvekilleri destek verdi. Macron'un partisi LREM'in içinde de, farklı görüş ayrılıkları yaşandı. LREM’den çok sayıda milletvekilinin tasarıya karşı oy kullandı ya da çekimser kaldı. Bu durumda, parti içindeki derin bir bölünmeyi beraberinde getirdi.

Tamamen anti-demokratik olan bu göç yasası, aşırı sağcı, ırkçı ve faşist partilerin isteklerini içerdiği ve yanıt verdiği gerekçesiyle, parlamentodaki sosyalistlerin (Sosyalist Parti-PS), komünistlerin (Fransa Komünist Partisi-PCF), Boyun Eğmeyenler’in (LFI) ve Yeşillerin (EELV) oluşturduğu NUPES (Yeni Popüler Ekolojik ve Sosyal Birlik) bileşeni sol partilerin tepkisine yol açtı. Sol partiler, Macron ve hükümetini aşırı sağcı, ırkçı ve faşist RN'nin baskılarına boyun eğmekle suçladı.

YASADA NELER VAR?

Sözü edilen anti-demokratik yasa tasarısında, yabancılar için hayati önem taşıyan son derece önemli maddeler var. Bunlardan birisi göçmenlerin aile bireylerini Fransa'ya getirmeleri ve sosyal yardım almaları bazı koşullara bağlı. Bu yasa gereğince, bir işi olan göçmenler Fransa'ya geldikten 30 ay sonra, işi olmayanlar ise 5 yıl sonra ancak aile yardımları alabilecek. Yasa kapsamında göçmenlerin aile üyelerini Fransa’ya getirmesi daha da zorlaşırken Fransa’da doğan yabancı ailelerin çocukları, önceden olduğu gibi direkt vatandaşlık hakkını alamayacak. Bu bağlamda, 16-18 yaşları arasında vatandaşlık başvurusu yapmaları gerekecek. Bununla beraber, “suç işleyen” çifte vatandaşlar, Fransız vatandaşlığından derhal çıkarılacak. Parlamentonun üst kanadı olan Senato'da da kabul edilen yasanın yürürlüğe girebilmesi için Cumhurbaşkanı Macron tarafından onaylanması ve Resmi Gazete'de yayınlanması gerekiyor. Kararın 20 Ocak’ta yayınlanacağına dair söylentiler var.

Göç yasasının onaylanmasından hemen sonra, sol partiler ve sendikalar “direniş” çağrısında bulundu. NUPES bileşeni partiler, Macron'un şüpheci tavrını kınayarak yasanın yayınlanmasını önlemek için seferberlik çağrısını yeniledi. PCF milletvekili Pierre Dharréville, "Bu, RN tarafından imzalanan, fantezilerini doğrulayan ve bunları uygulayan bir metindir" diye eleştirdi.

Merkez sağ, aşırı sağcı, ırkçı ve faşist milletvekillerinin oylarıyla onaylanan yeni göç yasasını kınamaya yönelik; sol sendikalar içinde de tepkiler giderek arttı. 20 Aralık'ta, PCF yanlısı CGT (Genel İşçiler Konfederasyonu) genel sekreteri Sophie Binet "siyasi bir gemi kazası"nı ve “Emmanuel Macron'un siyasi açıdan batmasını” kınadı.

FLI milletvekili Danielle Simonnet, “Direniş ve sivil itaatsizliğin zamanı geldi. Belediyeler ve resmi kurumlar gibi, Cumhuriyetin temeli olan topluluklar bunu uygulamayı reddetmelidir” dedi. Paris Belediye Başkanı PS'li Anne Hidalgo, başkenti “demokratik ve hümanist direniş kenti” haline getirmek istediğini açıkladı. “Bunu teyit etmek istiyoruz. Biz getirmeye devam edeceğiz. Bu, koşulsuz karşılamanın hümanist ve çok kültürlü boyutudur. Çünkü bu bizim DNA'mızda var" dedi.

EELV milletvekili Julien Bayou, yerel yetkililere seslendi: “İlkelerimizin evrenselliğini korumak için, direniş her yerde örgütlenmeli. Sol ve yeşil yerel yönetimler, gerici dalga karşısında dayanışma haline gelmeli”dir diye ekledi. Bu anti-demokratik göç yasasının iptal edilmesi ve uygulanmaması için, Paris başta olmak üzere ülkenin genelinde direnişin süreceği düşünülüyor.

Anımsanacağı gibi, daha önce muhalefetin “söz konusu yasa tasarısının görüşülmeden reddedilmesi önergesi”, yapılan oylama sonucu kabul edilmişti. Ondan sonra tartışmalı göç yasa tasarısına ilişkin uzlaşma sağlanması amacıyla, Karma Komisyon kurulmuş ve ortak bir tasarı metni üzerinde anlaşma sağlanmıştır.

Aralarında İnsan Hakları Derneği'ninde (LD) bulunduğu, yaklaşık 50 demokratik kitle örgütü tarafından yapılan ortak açıklamada, “bu yasa tasarısı, uzun süredir Fransa’da bulunanlar da dahil olmak üzere yabancıların hakları ve yaşam koşullarına ilişkin son 40 yılın en kötü ve acımasız yasa tasarısı» olduğu ifadesi yer aldı.

Ulusal Meclis'te LFI grubu adına Mathilde Panot, yasayı kabul ettirmek için RN'nin oylarına ihtiyacı olmadığını dile getiren hükümeti yalan söylemekle suçladı. France Info'da "bu bir Lepénist metni" diye vurgulayan Panot şöyle dedi: “Tasarıya Macronistlerin yüzde 25'i aleyhte oy verdi. RN ise yüzde 100'ü lehine oy verdi. Ülkemizde en az 40 yıldır en kötü ırkçı ve yabancı düşmanı metni kabul etmek için, RN'nin oylarına ihtiyaç duymaktan son derece utanıyorlar.”

PS milletvekili Philippe Brun ise kendi adına "bu kadarda alçaklık olmaz" diye kınadı. "Çoğunluk, içerdiği dehşetin Anayasa Konseyi tarafından sansürleneceği umuduyla, bu metne oy verdi". Bu durumun, “siyasi yenilginin de eklendiği ahlaki bir yenilgi” olduğunu dile getirdi.

SOL İÇİN DÖNÜM NOKTASI

Solda, pek çok kişi tarafından siyasi bir “dönüm noktası” olarak tanımlanan göç yasası, parti ittifakları konusunda yeni tartışmalara yol açtı. Boyun Eğmeyenler, sağ ve aşırı sağ arasındaki bu ittifakın oluşturduğu yeni durumla yüzleşmek için, 19 Aralık'ta NUPES bileşeni partilerden bir toplantı talep etti. Gelecek yıl yapılacak olan Avrupa Parlamentosu (PE) seçimlerinin ufkunun, LFI'lerin aklında olduğunu belirten bu öneri; 20 Aralık'ta tekrar gündeme geldi. PS Genel Sekreteri Olivier Faure, 20 Aralık'taki bir konuşmasında şunları söyledi: "Umarım sol kendisini bulabilir. Ayrıca, herkes tarafından anlaşılabilir net temeller üzerinde durabilir". 19 Aralık'ta, kendisine bir tweet atan Jean-Luc Mélenchon'a olan kızgınlığını bildirerek “12 Kasım'daki ortak yürüyüşün ardından, işte yasa ortaklaşa oylandı ve yazıldı" dedi ve "hiçbir şey tweetlemeyerek başlasa faydalı olurdu" diye yanıtladı.

İçişleri Bakanı Gérard Darman’ın adıyla da anılan yasaya ilişkin Olivier Faure'nin, söylediği şu söz çok anlamlı: "Birbirimizi bulabilmemiz için daha çok çaba sarf etmemiz gerekiyor."

Jean-Luc Mélenchon ve ona yakın olanların savunduğu çizgiyi eleştiren LFI milletvekili Clémentine Autain, “sol ve ekolojistlerin birliğinin enkazından çıkarılması” çağrısında bulundu. “Avrupalılarla bir arada olmak en kısa yol olacaktır. Bu son tarihe kadar, ayrı ayrı ilerlemek, birleşme olasılığını ortadan kaldırmamalı. Bu durum, özellikle NUPES'in dağılma durumunun önlenmesi ve 2027'de yapılacak seçimler için çok önemli olacak" diye ekledi.

Sol ittifaklar arasındaki kavgalar artık gündemden çıkmalı. NUPES içindeki tartışmalar, durumun ciddiyeti göz önüne alındığında çözülmesi olanaklı. NUPES içinde görüş ayrılıklarına rağmen, kendilerini bir an için bu anti-demokratik göç yasası'na karşı mücadelenin içinde bulan isyancılar, sosyalistler, ekolojistler ve komünistler; bütün toplumsal katmanlara “bu göç yasasına karşı” onay vermemeleri ve bu alanda mücadele etmeleri yönünde çağrıda bulunuyor.