Tarih bilinci örselenmiş bir toplumsanız iki de bir düz zaman çizgisinde kendinize göre “tarihsel milat” ilanı yapmaktan geri duramazsınız..

Tarih bilinci örselenmiş bir toplumsanız iki de bir düz zaman çizgisinde kendinize göre “tarihsel milat” ilanı yapmaktan geri duramazsınız..

Lunaparkta çocuk taşkınlığıyla dönme dolaba biniyor gibi hızlanan, idrak malulü “gerçekliği”,  “Yeni Türkiye Paradigması” ya da “Halk ihtilali” sanabilirsiniz.

Bazıları, bu kof liberal tahlillerine ileride pek hayıflansa da maalesef “naiflik” ölümcül kalıcıdır... 

Hele siyasi tarih gösterir ki  hukuku boğarak, militanca “geçmişi gömme iddiaları” son durağında kendini o geçmişe  gömerek anca denkleştirir.

Bu kadar “enflasyonistçe” açılmış yeni sayfa, yeni başlangıç, yeni milatın öcü de “inandırıcılığı” kalmayan ve “eski ve köhneyi” imleyen hazin siyasi hikâyeniz olacaktır tabii ki.

Çünkü arkanızda bıraktığınız tomarlarca kirli, kanlı sayfa, baş aşağı çakılan “demokrat” hologramınız ve toprağa düşürdüğünüz her “can” peşinize takılır ve adımınızı attığınız “tarihsel eşikten” içeriye sizi katiyen bırakmazlar.

Ve yine “tarihin cilvesi” olsa gerek !

Siz hem aşmak istediğiniz 100 yıllık dönemin hem de ezici çoğunlukçu, hukuku teferruat ama iktidar gücünü “hukuk” sayan zorba siyasi anlayışın en sahih güncel temsilcisi bilinir ve öyle de anılırsınız.

Türkiye’nin müesses devlet zihninden ilhamla “mezhebi/ırkçı” nefret saçan ve kadın varlığını görünce içindeki “şeytanla” başa çıkamayıp kadını “şeytanlaştıran”, yuhalatan “milli seçim malları” daha siyaset tezgâhınızdan kaldırılmadan siz “eski tarihin bir nesnesi” olmuşsunuzdur.

Elbette uçan kuşun, daldaki meyvenin, esen yelin “finansal araçların tahakkümüne” girdiği  bu ulusal “Sünni-neo-liberalizm deneyimimiz, “ Yeni Dünya Düzeni okuması yapamayan tahsilli akıl kıtlığı tarafından “asrın paradigması” güzellemelerine mazhar olacaktır.

Ve bizler de eğer yüzde 6’lık sapmasını seçimlere üç gün kala yasakları ihlal edip “en isabetli seçim araştırması” markasıyla piyasalara sunan ve ana muhalefetin bezgin müşterilerini ruhen “sarsan” kamuoyu yapıcı şirket sahiplerinin bütün seçim gecesi tık nefes seçim analizi yaptığı ülkemizde yaşıyorsak...

“Milliyetsiz” küresel sermayeye deruni bağlı, kalbi muhabbetli ama yerel gayri-Sünni aidiyetleri “özürsüz” dillendiremeyen “bu milli paradigma”; otokratik devlet öykünmesi geniş beton balkondan aşağıya doğru bir kez daha bizi kucaklayacağını vaaz edebilirdi..

Yeni temiz beyaz bir “sahife” açabilir İran’la şaibeli altın ticaretine atıfla yine altın harflerle 11 Ağustos itibariyle “yeni rejim, yeni tarih “işletilmeye başlandı! diyebilirdik.

1.5 milyon mevsimlik işçi çoluk çocuk “sömürge halk” gibi şehirlere sokulmadan naylon çadırlarda Türkiye’nin dört bir yanında günde 20-30 TL’ye çalışırken ya da en az 1 milyon “ucuz-geçici işçi” üç aylığına üç kuruşa cıvıl cıvıl sahillerde”hedonist-tüketim” beldelerinde ya da askısız baretsiz çürük iskeleli inşaatlarda çalışırken “seçmen davranışı” yorumlamak kimsenin hafta sonu kaçamağı bronz tenini terletmezdi.    

Organize Sanayi Bölgeleri, tedarikçi, sektörler, ölüm madenlerine kadar “neoliberal tümör” gibi yayılan taşeron sistemin hem sömürücü feodal çalışma ağları hem de muhafazakâr-dindar “oy ağları” cenderesi olduğunu anlayamayanlara katılıp, Somalı madencilere romantik aşık gibi kırılıp, gücenip...

“Eski zihninizde” yeni bir sayfa açıp ....

Bir yanda hem Başbakan hem Cumhurbaşkanı hem Genel Başkan, hem milletvekili hem parti üyesi hem de yüzde 38’lik “Milli irade” gücünü tüm kamu kaynaklarını seferber edip anca devşirmiş “total şahıs” Başbakan, diğer yanda  CHP’nin “varlık ve yokluk felsefi sorunsalına” takılmış, başörtülü öğrenci avcısı,ikna oda sorgucusu “fosil kanadının” değişim irade ve talebine gark olabilirdik...