Usta yönetmen Mike Leigh’nin bu filmi şu ya da bu mesajı vermiyor, hatta doğru dürüst bir hikâye de anlatmıyor. Ama filmin bütün karakterleri akılda...

Usta yönetmen Mike Leigh’nin bu filmi şu ya da bu mesajı vermiyor, hatta doğru dürüst bir hikâye de anlatmıyor. Ama filmin bütün karakterleri akılda kalıyor, özellikle de Mary karakteri. Geçen yıl Cannes’da yarışıp da ödülsüz dönmesi bana inanılır gibi gelmiyor...

“Ömrümüzden Bir Yıl” büyük bir depresyon yaşayan bir kadının görüntüleriyle başlıyor, büyük bir depresyon yaşayan başka bir kadının görüntüleriyle bitiyor. Hayata şu ya da bu şekilde tutunmakta güçlük çeken  başka karakterler de var filmde. Ama yine de filmden geriye çok ağır bir duygu kalmıyor. Bütün karakterler son derece inandırıcı çizilmiş ve son derece iyi oynanmış. Belki sonuçta ne olursa olsun bu karakterlerin başına çok büyük belalar gelmeyeceğini de düşünüyoruz. Irak’ta ya da Filistin’de ya da Türkiye’de yaşamıyorlar; eski halinden çok şey yitirmekte olsa da bir refah devletinde, İngiltere’de yaşıyorlar.

DÖRT MEVSİMLİK BİR FİLM
Film adında yazdığı gibi bir yıl içinde geçiyor ve dört mevsimi izliyor, ilkbahardan başlayarak. Filmin kilit karakteri Mary adlı bir sekreter olsa da film bir çiftin ekseninde dönüyor. Tom ve Gerry sinemada pek örneğine rastlamadığımız çiftlerden. Birbirleriyle ve çevreleriyle son derece dengeli bir ilişki kurmuşlar. Oğulları Joe evden ayrılmış ama anne-babasıyla sıcak bir ilişkisi var. Tom mühendis olarak, Gerry ise doktor olarak kamu sektöründe çalışıyor. İkisi de çevreye duyarlı, belli ki 68 ruhundan çokça etkilenmiş, rock’çı dönemlerini ve gençlik isyanını kendince yaşamış ve hiçbir zaman çok para kazanmayı hedef olarak koymamış iki insan. Çiftin çevresinde en çok gördüğümüz kişi ise Gerry’nin işten arkadaşı ve her haliyle bir kaybeden olan Mary. Mary belli ki Gerry’yi annesi yerine koyuyor ve Gerry’ye bir yandan sığınırken bir yandan da onunla anne–kız rekabetine giriyor. Mary, Gerry’nin bütün erkeklerine vurgun. Tom’a ulaşmak Mary için çok zor, aslında çiftin oğlu Joe için de aynı şey geçerli. Mary, Joe’nun teyzesi olacak yaşta. Ama yetişkinliğe zihnen geçemeyen bütün karakterlerde olduğu gibi, Mary de gerçek yaşının farkında değil ve Joe’yla akran olduğunu sanıyor. Joe kendi yaşıtı bir kadınla ilişki kurunca Mary yıkılıyor ve kıskançlığını gizlemiyor. Ve elbette davranışı karşılıksız kalmıyor. Gerry, Mary’ye mesafesini koyuyor.

AİLENİN ETRAFINDAKİ KAYBEDENLER
Ailenin çevresinde başka kaybeden karakterler de var. Tom’un arkadaşı Ken ve karısını kaybeden abisi Ronnie ile Ronnie’nin oğlu Carl şu ya da bu şekilde hayatta denge sağlayamamış karakterler. Bütün bu karakterler için Tom ve Gerry’nin evi bir tür vaha işlevi görebiliyor. Gerçi Tom’un alaycılığı Gerry tarafından sınırlanmasa bayağı acıtıcı  olabilecek cinsten.
Sonuçta usta yönetmen Mike Leigh’nin bu filmi şu ya da bu mesajı vermiyor, hatta doğru dürüst bir hikâye de anlatmıyor. Ama filmin bütün karakterleri akılda kalıyor, özellikle de Mary karakteri. Oyunculuklar hem abartılı gibi hem de yine de şaşırtıcı derecede iyi geliyor. Diyaloglar inanılmaz derecede iyi yazılmış. Tom ve Gerry’nin müthiş uyumlu ailesine ister sinir olun ister hayran, bu filme kayıtsız kalmayın. Yılın en iyilerinden, belki de en iyisi. Geçen yıl Cannes’da yarışıp da ödülsüz dönmesi bana inanılır gibi gelmiyor.