Özünde, destekçi demografisinde ve siyasetinde, SYRIZA aynı Obama dönemi Demokrat Partisi gibi ‘umut’ ve ‘değişim’ vaatleri ile iktidara gelip ardından kemer sıkma ve savaş politikaları uygulayan bir burjuva parti.

Yunanistan genel seçimlerinde SYRIZA’nın hezimeti

Robert Stevens

Yunanistan Genel Seçimlerinin ilk turunu Pazar günü iktidardaki Yeni Demokrasi (ND) Partisi oyların yüzde 41’ini alarak rahatça kazandı. Ana muhalefetteki SYRIZA içinse seçimler büyük bir hezimet oldu, oyların yüzde 20’sini alan parti bir önceki seçime göre yüzde 11 geriledi.

ND’nin zaferi, işçi sınıfının kemer sıkma politikalarına karşı geniş protestolarına, iktidarın pandemi politikalarına, 6 milyon kişinin enfekte olması ve 36 binden fazla insanın ölmesine ve Yunanistan’ı NATO’nun Rusya’ya karşı fiili savaşının göbeğine yerleştirmesine rağmen geldi. Seçim sonuçlarını, Şubat ayında Tempi vadisinde, kesintiler ve işten çıkmalar sebebiyle meydana gelen, 57 kişinin hayatını kaybettiği tren kazası ve onu izleyen kitlesel protestolar dahi etkilemedi. 


Emekçiler, 15 yıllık kemer sıkma politikaları sonucu şiddetli bir toplumsal sıkıntı yaşıyor, ND’nin galibiyeti ancak hakiki bir sol alternatifin eksikliği ile açıklanabilir. İşçi sınıfının büyük çoğunluğu, seçimlerdeki sol partileri (SYRIZA, PASOK, Yunanistan Komünist Partisi) ND’den çok farklı görmemiş. Seçimlere katılım Yunanistan vatandaşları için zorunlu olsa da seçmenlerin yüzde kırkı sandığa gitmemiş.

SYRIZA’nın 2015-2019 arasındaki hükümet dönemi ve ardından ND tarafından iktidardan düşürülmeleri ardından gelişen süreç, siyasi olarak AB’nin dikte ettiği kemer sıkma politikalarını uygulayan, Avrupa için göçmen hapishaneliği yapan ve NATO’nun Rusya’ya karşı savaşında belirleyici bir rol oynamasını sağlayan bir parti olduklarını gösterdi.
SYRIZA, sözde sol eğilimlerin kapitalizm ile uyumlu partileri iktidara getirerek anlamlı bir değişim yaratılabileceği yönünden iddialarını çürütmesi bakımından uluslararası işçi sınıfı hareketi için stratejik bir tecrübe oldu.  İşçi sınıfı için bu yönden siyasi tuzakları kitlesel grev ve eylemlerle bilinçli şekilde reddederek kapitalizme karşı sosyalist bir direniş göstermenin mecburiyetini ortaya koyabilmek gerekli.

SYRIZA Ocak 2015’te iktidara açık ara farkla geldiğinde, PASOK ve ND hükümetlerinin vahşi kemer sıkma politikalarına son vereceklerinin sözünü verdiler. Aksine, troyka denilen, Avrupa Merkez Bankası, IMF ve Avrupa Komisyonunun talebiyle en az yedi kemer sıkma paketini daha geçirdiler. Bu paketler, emekli maaşlarında toplam 15 kesinti, maaş indirimleri, vergi artışları, eğitim ve sağlık sektöründeki kamu harcamalarında kesinti ve işten çıkarmaları içeriyordu.

SYRIZA hükümeti, sağcı, yabancı düşmanı Bağımsız Yunanlılar partisinin küçük ortaklığında bir koalisyon ile kuruldu. SYRIZA tarafından yürürlüğe koyulan kapitalist politikalar, sendika bürokrasinin desteği ile geçti ve görülmemiş bir yoksulluk yarattı; yüzde 30’lara varan işsizlik oranlarının etkisinden Yunan işçi sınıfı hâlâ çıkabilmiş değil. SYRIZA, son ND hükümetine karşı gençler ve işçi sınıfı içerisinden yükselen toplumsal muhalefetten faydalanamadı. Aleksis Çipras, Tempi’deki tren kazasının üzerine gitti fakat insanlar SYRIZA’nın 2017’de demiryollarını özelleştirerek bu kazaya sebebiyet verdiklerinin farkındaydı.

SYRIZA, 2019’dan sonra daha da sağa kayma yoluna giderek, adını SYRIZA-İlerici İttifak koyup, PASOK seçmenlerini çekmeye çalıştı. Çipras, seçim münazarasında, “ülkenin mali potansiyellerinin farkında olduklarını” söyledi. NATO’nun İsveç ve Finlandiya’yı kabulüne, ND ve PASOK ile birlikte destek verdi. İktidardayken de NATO’nun güvenilir bir müttefiki olarak, şu anda Rusya’ya karşı savaşta hayati öneme sahip Suda koyu da dahil önemli askeri üsleri kullanımlarına sundu. 

SYRIZA’nın siyasi tüm ihanetlerinin temelinde, benzer “geniş sol” seçim koalisyonlarını Avrupa ve uluslararası arenada savunan sözde sol gruplar var. Her örnekte bu partiler; İspanya’da PODEMOS, Portekiz’de Sol Blok, Corbyn etrafındaki Momentum ve Şili’de Gabriel Boric, aynı siyasi ihanetleri üstlendiler; bedelini de vahşi yoksullaştırma politikaları, yükselen militarizm ve savaşlarla işçi sınıfı ödedi.

Özünde, destekçi demografisinde ve siyasetinde, SYRIZA aynı Obama dönemi Demokrat Partisi gibi "umut" ve "değişim" vaatleri ile iktidara gelip ardından kemer sıkma ve savaş politikaları uygulayan bir burjuva parti. Geç olmasından iyidir, zaten bir noktada suistimal ettiği toplumsal zorluklara ve çekilen ıstıraplara karşı yarattığı umuda ihanet edecekti. SYRIZA, iktidara Yunan burjuvasının önemli bir kısmının ve bir grup ayrıcalıklı üst orta sınıfın yararını da gözeterek geldi. Kendisini çekici kılabilmek için şimdi daha da büyük güçlere, Avrupa ve ABD’nin emperyalistlerine yaranmaya çalışıyor.

Bu tecrübe, kapitalizmi reforme etmeleri için “sol popülist” partilere oy vererek batık sistemle mücadele edilemeyeceğini unutulamayacak şekilde gösterdi. İhanet eden SYRIZA olsa da temeli refahı yerinde bir küçük burjuva sınıfına dayandığı için, başka yerlerde de benzer partiler aynı şeyleri tekrarlayacaktır.

*wsws.org sitesinden kısaltılarak çevrilmiştir.

Çeviren: Göksu Cengiz