Holywood zombilerinin dünyasında yeni bir şey yok.  Asosyal bir çocuğun erkekliğini keşfediyoruz hep birlikte. Klişe sürüyor...

Holywood zombilerinin dünyasında yeni bir şey yok.  Asosyal bir çocuğun erkekliğini keşfediyoruz hep birlikte. Klişe sürüyor...
Zombieland bir komedi filmi, bir yol filmi, en çok da bir “gönül ki yetişmekte filmi” ama bir tek şey değil: bir korku filmi. Oysa adına bakarsanız film zombiler ülkesini anlatıyor ve zombiler de korkunç yaratıklardır. Gerçi  ‘Shaun of the Dead’ ile zombilerden korkmamayı da öğrendiğimiz için bu da yeni bir şey değil.


KAHRAMAN GENCİN ŞANSSIZLIĞI
Aslında bambaşka bir çerçeve içinde de anlatılabilecek bir hikayesi var filmin. Hikayenin özünde bir gencin ergenlikten çıkıp, erkek olması yatıyor. Bunun için de, klasik öykü yapısının gerektirdiği gibi gencimizin bir yolculuk içinde çeşitli kahramanlıklar yapması, baba figürünün yol göstericiliğinde inisiasyon sürecini tamamlaması gerekiyor.  Gencimiz bu işleri yaptıktan sonra kızı hak ediyor tabii ki.
‘Zombieland’ gelecekte bir zamanda ABD’de geçiyor. Bir salgın hastalık yüzünden hemen herkes zombileşmiş, yani yaşayan ölülere dönüşmüş. Zombiler bilindiği gibi insan yerler. Bu filmdeki zombiler de öyle, yalnız bir farkları var: klasik zombilerden, çok daha hızlılar. Filmimizin kahramanı gencimiz de aslında başlangıçta bir anlamda bir yaşayan ölü. Son derece asosyal bir hayat sürüyor, hiç arkadaşı yok, cinsel açıdan bakir. Tam ilk kız arkadaşını edindiğini sandığı sırada, salgın başlıyor ve beğendiği kız bir zombiye dönüşüyor. Genç kahramanımız bunun üzerine okuduğu üniversite kentinden ailesinin yanına dönmeye çalışıyor ve yolda kendisine yeni bir baba figürü ( Woody Harrelson deli ve delici bakışlarıyla her zamanki gibi sevimli) buluyor. Ve o baba figürü eşliğinde korkularını yeniyor ve kendi kadınını hak eden bir erkeğe dönüşüyor.
‘Zombieland’ matrak bir film ve keyifle izleniyor. Tabii ki mantığınızı bir kenara bırakma koşuluyla. Yeni bir şey söylemiyor oluşunu, bir anlamda hasta insanların yani zombilerin haşarat gibi katledilişlerini, (bir babanın kaybettiği oğlunun yasını tutması gibi) ender duygusal anların bile ciddiye alınmamasını problem etmezseniz, gidin ve eğlenin derim. Tabii aynı zamanda, ABD’nin zombileşmesinden politik bir mesaj çıkarıp, kendinizi faydalı bir iş yaptığınıza inandırma şansınız da var.