Zuhal: Kendine yeten ama illa ki mutsuz kadınlar
Nazlı Elif Durlu’nun yönetmenliğini yaptığı 2021 yapımı Zuhal filmi.

Gül Yaşartürk

30 Ekim 22’de gösterime giren Zuhal, Nazlı Elif Durlu’nun ilk uzun metrajı. Senaryo Durlu ve Ziya Demirel’e ait. Zuhal, yönetmen Durlu’nun arkadaş ortamında duyduğu öyküden yola çıkıyor, atmosferinde Ziya Demirel’in Evicko (2012) ve Salı (2015) adlı kısa filmleriyle devamlılık arz ediyor. Evicko Eva’nın sevgilisi Milan’a kendisini adamasını ancak karşılık alamayışını, Milan’ın bencilliğini anlatır. Salı, lise öğrencisi Aslı’nın okula giderken yolda, otobüste, okulda basketbol oynarken ve eve dönüşünde onu çevreleyen patriyarkal yapıyı çok ince ayrıntılarla tarif eder. Demirel’in söz konusu iki kısasından sonra gelen Ablam (Burcu Aykar), Aylin (Ozan Yoleri), Mamaville (Irmak Karasu), Büyük İstanbul Depresyonu (Zeynep Dilan Süren) ve son olarak Siz Biraz Uzak Kaldınız (Elif Refiğ) gibi filmlerle bir anlatı geleneğinin oluştuğu söylenebilir.


Zuhal de kentte kadınların kişisel hikâyelerini, varoluş krizlerini anlatan gelenek bağlamında yorumlanabilir.

Afişte kedi bıyıklarıyla tasvir edilen Zuhal mesafeli bir karakter. Kendisine emniyetli bir alan oluşturmuş ve o alandan çıkmak istemiyor. Avukat, entelektüel ve kendi ayakları üstünde duruyor. Dubai’den dönüşünü sürekli erteleyen bir partneri/sevgilisi var. Zuhal hayatının tüm kusursuz görünümüne rağmen mutsuz, adı konmamış “bir şeylerin” eksikliğini çekiyor. Koridorun ortasında sıkışıp kalan dolap Zuhal’in hayatındaki tatminsizliğin, tıkanmanın somut simgesi. Zaten kedi bulununca dolap da yerini buluyor.

Her biri Zuhal’in farklı parçalarının yansımaları olarak düşünülebilecek olan komşularla temas, duyduğumuz kedi sesinin peşinden koşması sayesinde gerçekleşiyor. Zuhal kedi sesini uydurmuyor izleyici de onunla işitiyor. Her sahnede birbirinden farklı aidiyetlere sahip kadınlarla karşılaşıyoruz. Karşı komşusu genç kadın, elektrik sayacını mühürleyen memura sinirlenip, memur gittikten sonra mührü kıracak denli özgüvenliyken sonraki sahnelerde terk edildiği için gündüz vakti yataklara düşüyor. Kaba bir eş ve yeni doğmuş ikiz bebek sahibi, mutlu günlerinin fotoğrafları, madalyaları tozlu vitrinde solmaya mahkûm olmuş yorgun anne, eşinden ayrı yaşayan ve ergen kızının gerginlikleriyle öfkesiyle uğraşan orta yaş üstü melankolik kadın, sokakta yanlış park eden arabalara vurarak alarmlarını çalıştırıp kaçan, sokak ortasına işemekte beis görmeyen emekli idari hâkim, eve kapıyı çalmadan girerek sınır ihlal eden, kurabiye yapan “Git komşularınla aranı düzelt” diyen anne kadınlara dair çerçeveyi oluşturuyor. Bu resimde anlayışlı, güler yüzlü, şefkatli karı koca ve akıllı, sessiz küçük kızlarıyla sadece kapıcı ailesinin olumlu çizilmesi ise önemli. Kapıcı aile dışında çocuklar dahil tüm erkek karakterler son derece “gürültücü”, kavgacı ve baskınken kadın karakterler erkeklerin varlığından ya da yokluğundan ötürü dertli, baskı altında, güçsüz, mutsuz, melankolik ve yorgun düşmüş. Ekşi sözlükte filmin “o dağ gibi kadınların nasıl da sevgiye aç, nasıl da kırılgan olduklarını” çok güzel anlattığına dair yapılan yorum söz konusu temsillerin nasıl algılandığını gösteriyor. Akıllı kız çocuğunun erkeklerin gürültüsünden konuşmaya fırsat bulamayışıyla Zuhal’le dalga geçen erkek çocukları arasındaki tezat toplumsal cinsiyete atfedilen ezberleri pekiştiriyor sanki.

Peki, Zuhal’in duyduğu ve en sonunda bulduğu kedi neyin metaforu? Yönetmen Evrensel’deki söyleşisinde kedi sesi ile ima edilenin, kent yaşamında insanın sıkışmışlığı, insanın kendisini duyurma çabası ve başkası tarafından dinlenme isteği olduğunu söylüyor. Kedi sesinin duyulduğu, kedinin arandığı birçok sahne anne olmakla da ilişkili aslında. Emlakçının “Kedileri çok severim” diyerek telefonunu açıp kedi fotoğrafı yerine oğlunun fotoğraflarını göstermesi, Dubai’de olan partner Ahmet’le telefonda ilişki yaşamak isteyen Zuhal’in kedinin sesini duymasıyla dikkatinin dağılması, telefonu bırakıp kediyi aramaya başlaması oldukça manidar. Kaldı ki sahnenin itici gücü Zuhal’in partnerine duyduğu özlem ve aşk değil, komşusundan duyduğu ilişki sesleri. Festival söyleşisinde Nihal Yalçın’ın dile getirdiği gibi, erkek arkadaş olmasa da olur ama resmi doldurmak için var. Yine başka bir sahnede Zuhal kediyi ararken, yeni doğum yapmış komşusunun bebekleriyle gürültülü biçimde yanından geçmesi de aynı amaca hizmet ediyor.
Zuhal, Salı’nın sonunda Aslı’nın kaldırıma park etmiş arabadan tüm öfkesini çıkarmasına benzer biçimde gece vakti yatağından fırlayıp giriş katındaki dairenin duvarını parçalıyor.

Yavru kediyi koynuna alıp bebek gibi sakinleştiren Zuhal’in huzur bulması annelik çağrışımını da doruk noktasına çıkarıyor.

İsmail Afacan, Zuhal’in Yönetmeni Nazlı Elif Durlu: Hem Her Yerdeyiz Hem Hiçbir Yerdeyiz

https://www.evrensel.net/haber/444621/zuhalin-yonetmeni-nazli-elif-durlu-hem-her-yerdeyiz-hem-hicbir-yerdeyiz
Zuhal Söyleşi https://www.youtube.com/watch?v=VwqOOvrrZOA&t=2043s
Dilek Aydın, Evicko https://altyazi.net/ayinkisasi/evicko/
Berke Göl, Salı https://altyazi.net/ayinkisasi/sali/