Cumhuriyet tarihinin en kanlı katliamı olarak kayıtlara geçen 10 Ekim Ankara Garı Katliamı'nın 8. yılında avukatlar, "Neyi gizliyorsunuz, kimi koruyorsunuz?" başlıklı ve '8 yıl 8 sır' konulu yazılı açıklama yayımladı.

Kaynak: Haber Merkezi
10 Ekim Katliamı’nın 8. yılında avukatlar sordu: "Neyi gizliyorsunuz, kimi koruyorsunuz?"

10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu, 10 Ekim Katliamı'nın 8. yılında soruşturmada yapılan usulsüzlükler ve hiçbir kamu görevlisine dokunulmamasına odaklanan bir yazılı açıklama yayımladı. 

8 soru sorulan açıklamada gizlenen deliller ve istihbaratlara yer verilirken siyasetçilere 'neyi bildikleri halde açıklamadıkları' soruldu. 

Avukat Komisyonu'nun açıklaması ve yönelttiği sorular şöyle:

1) Katliamın ardından soruşturma savcıları neden ilk iş olarak dosyaya kısıtlılık uygulanmasını istedi?

Katliamın ardından soruşma savcılarının ilk yaptıkları iş soruşturma dosyasına kısıtlılık kararı
ve yayın yasağı uygulanmasını sağlayarak, soruşturma sürecinde yapılan işlemleri
kamuoyundan gizlemek oldu. Böylece mağdur taraf ve kamuoyu yapılan hiçbir işlemden bilgi
sahibi olamadı ve soruşturma sürecine dahil edilmedi. Ancak dava sürecinde görüldü ki
soruşturma esnasında deliller doğru düzgün toplanmamış, failler ciddi olarak araştırılmamış,
en önemli deliller mahkemeden ve kamuoyundan gizlenmiş, katliam faillerine yol veren ve
görevini yapmayan kamu görevlilerine hiç dokunulmamış. Soruşturmanın gizliliği aslında
gerçekleri gizlemek için kullanılmış.

2) Katliamı orgnize eden en önemli failler neden canlı ele geçirilemedi? 

8 yıldır kimliği tespit edilmeyen canlı bombanın beyaz ayakkabısından katliamı çözdüğünü
iddia eden emniyet, her nedense katliamın en önemli faillerini canlı ele geçirmedi. Canlı
bombaları taşıyan H.İbrahim Durgun ve katliamı organize eden Yunus Durmaz’ın yakalanmak
üzereyken şüpheli bir şekilde çatışmada kendilerini patlattıkları ileri sürüldü. Diğer önemli bir
fail olan M. Kadir Cebael’in de aynı şekilde çatışmada öldüğü iddia edilse de yapılan otopside
bitişik atışla (yakın mesafeden ateş edilerek) öldürüldüğü anlaşıldı. Katliam faillerinden en
önemlilerinin canlı ele geçirilmemeleri, katliamla ilgili açığa çıkması istenmeyen sırlar
olduğunu gösteren en önemli noktalardan biridir…

3) Katliama dair mülkiye müfettişleri raporunun bazı bölümleri neden ısrarla saklanıyor? Raporda gizlenen hangi gerçekler var?

Katliamla ilgili içişleri bakanlığı mülkiye müfettişleri tarafından düzenlenen ön raporda bir
kısım Ankara emniyet müdürlüğü amirleri hakkında katliamdan önce gelen istihbaratları
gizlemeleri ve dikkate almamaları sebebiyle soruşturma açılması gerektiği belirtilmiştir.
Ancak bu rapora rağmen hiçbir polis amiri hakkında soruşturma yapılmamıştır.
Ayrıca müfettiş raporunun tamamı bugüne kadar türlü engellemelerle mağdur tarafa
verilmemiştir. Müfettiş raporu, bazı bölümlerinin hala ısrarla gizlenmeye çalışılması sebebiyle
halen 10 Ekim Ankara katliamının ortaya çıkarılmayı bekleyen sırlarından biri olmaya devam
etmektedir.

4) Katliamda 10 gün önce bomba malzemesi alırken ihbar edilen katliam failleri neden katliamdan önce yakalanmadılar? 

Canlı bombalar Ankara’ya gelirken onlara eskortluk yapan Yakub Şahin ile örgütün
nakliyecisi Hüseyin Tunç, katliamdan 10 gün önce Nizip’te bomba malzemesi satın alırken
satıcının şüphelenmesi ve emniyete ihbar etmesi üzerine aslında katliamdan 10 gün önce
emniyet tarafından tespit edilmişlerdi. Nizip emniyetinin kimliklerini Gaziantep emniyetine
bildirmesine rağmen katliamdan önce haklarında hiçbir işlem yapılmadı ve yakalanmadıkları
için katliam hazırlıklarına 10 gün boyunca devam ettiler.

Ayrıca katliamı soruşturan Ankara emniyeti ve Ankara savcılığının katliamdan sonra kendilerine gelen bu ihbarla ilgili evrakı gizlediği ve soruşturma dosyasına koymadığı da sonradan ortaya çıktı. Katliamdan önce haklarında ihbar olmasına ve teknik takipte olmalarına rağmen Gaziantep emniyetinin bu katliam faillerini neden yakalamadığı ve katliamı soruşturan Ankara emniyeti ve Ankara savcılığının bu ihbarla ilgili evrakı neden gizledikleri soruları 8 yıldır halen cevaplanmış
değil…

5) Katliamdan önce adım adım izledikleri anlaşılan katliam faillerinin ve canlı bombaların sınırdan geçmelerine kimler neden göz yumdu? 

Katliamı gerçekleştiren failler, canlı bombalar, silahlar ve mühimmatlar, Suriye sınırından
Türkiye’ye getirilmişti. Bu sınır geçişlerini organize eden katliamın firari sanığı olan İlhami
Balı ve ekibi, aynı zamanda sınırlardan çok sayıda yabancı militanın Suriye’ye ve Türkiye’ye
girip çıkmasını da sağlamıştı. İlhami balı, yıllar boyunca tüm faaliyetleri emniyet ve jandarma
tarafından sıkı takipte olmasına ve hakkında çok sayıda soruşturma bulunmasına rağmen
nedense yakalanmadı ve hiçbir engelleme ile karşılaşmadan faaliyetlerini rahatlıkla sürdürdü.
IŞİD militanlarının sınır geçişlerine göz yuman kamu görevlileri hakkında ise hiçbir işlem
yapılmadı. Sınırlardaki IŞİD faaliyetlerinin bilinmesine rağmen yıllarca neden
engellenmediği ve binlerce militanın geçişine kimin neden izin verdiği sorularının cevapları
ise henüz verilmedi.

6) Sanıklara ait dijital deliller ve sanıklar hakkındaki istihbarat raporları neden dosyaya gönderilmedi? 

Yargılama süresi boyunca sanıkların üzerlerinde ve hücre evlerinde ele geçirilen dijital
materyallerin sadece bir kısmı ilgili yerlerden mahkemeye gönderildi. Bu delillerin de sadece bir kısmı üzerinde inceleme yapıldı. Böylece dosyadaki önemli delillerden bir kısmı tam
olarak incelenmemiş ve gizlenmiş oldu.

Ayrıca sanıklarla ve katliamla ilgili pek çok önemli bilgi bulunduğu anlaşılan istihbarat
raporları da dosyaya getirtilmedi. Hatta sanıklardan biri katliamdan önce katliam faillerini
emniyete ihbar ettiğini bildirmesine rağmen bu konu da araştırılmadı. Böylece faillerin
faaliyetlerini ve irtibatlarını açığa çıkaracak dijital deliller ile katliamdan önce sanıkları adım
adım izlediği anlaşılan emniyetin sanıklar hakkındaki elinde bulunan istihbarat bilgileri
dosyanın aydınlatılmamış sırlarından biri olarak kaldı.

7) Gizlenen failler katliam faillerinden bazılarının gerçek kimlikleri neden hâlâ tespit edilmedi? Faillerin bir kısmına neden dava bile açılmadı? 

Emniyetin, katliam failleriyle birlikte IŞİD’in Gaziantep’teki gizli hücre evleri ve depolarına
girip çıktıklarını tespit ettiği, ancak gerçek kimliklerinin tespit edilmesi için ciddi bir
araştırma yapmadığı ve sadece x-y olarak kodlamakla yetindiği 32 IŞİD’li hakkında bugüne
kadar dava açılmadı. Katliamın talimatını verdiği anlaşılan Ebu Zeyneb kod adlı IŞİD
emirinin de gerçek kimliği tespit edilmedi ve hakkında dava açılmadı. Ayrıca isimleri ve
faaliyetleri bilinen bazı katliam failleri hakkında da tüm deliller görmezden gelinerek dava
açılmadı. Bu şekilde aslında sanık olması gerektiği halde haklarında dava açılmayan katliam
failleri hakkında ısrarlı taleplerimiz üzerine açılan soruşturmada ise “kısıtlılık” kararı
verilerek, 8 yılın sonunda bile hala bazı faillerin faaliyetleri ve bağlantıları gizlenmeye
çalışılıyor. Bu katliam faillerinin bugüne kadar neden yargılanmadıkları sorusu ise katliamın
sırlarından biri olarak hala ortada duruyor…

8) Gizlenen sorumlular ve katliamla ilgili tüm gerçeklerin kamuoyuna açıklanmadığını ve bazı gizli bilgilere sahip olduklarını iddia eden siyasîler neden tüm bildiklerini açıklamıyorlar?

2015 yılı haziran ve kasım aylarında gerçekleşen iki seçim arasında yaşananlar ve katliamlar,
o zamandan beri çok tartışıldı ve tüm gerçekler açığa çıkarılmadığı için bundan sonra da
tartışılmaya devam edilecek. Bu konuda başta o dönemin başbakanı olarak siyasi sorumluluğu
olan Ahmet Davutoğlu olmak üzere farklı siyasetçiler tarafından çeşitli zamanlarda
katliamlarla ilgili “tüm gerçeklerin açıklanmadığına” dair çeşitli zamanlarda açıklamalar
yapıldı. Bu açıklamaların ortak noktası ise katliamları aydınlatmak amacıyla değil, kendi
siyasi çıkarlarına göre bu “gizli” bilgilerin siyasi şantaj malzemesi olarak kullanılması
amacıyla yapılmış olmasıydı.

Tanık olarak mahkemelere gelip, bildikleri tüm gerçekleri anlatmaları yönündeki ısrarlı çağrılarımızı yanıtsız bırakan siyasilerin bu tavrı, katliamla ilgili gerçekleri ortaya çıkarmakta samimi olmadıklarını da açıkça göstermektedir. Ancak yapılan bu açıklamalar, 10 Ekim Ankara katliamıyla ilgili kamuoyuna açıklanmayan gerçekler ve karanlıkta bırakılan sırlar bulunduğunun açık itirafları olarak tarihe geçmiştir.