Emperyalizmin bir işgalinin daha büyük bir fiyaskoyla sonuçlanacağı görülüyor. RTE’nin “Taliban’la ters yanımız yok” sözleri rastgele söylenmiş değil. Kendisi, Taliban’ın yönetimde söz sahibi olmasını istiyor.

10 maddede Afgan trajedisi

Çiçeği burnunda başkan Biden ABD’ye Vietnam’dan sonraki en büyük yenilgisini yaşattı. Bu fiyaskodan sonra imajını kolay kolay düzeltemeyeceğini tahmin etmek de zor değil. Hatırlanırsa, Biden Beyaz Saray’a yerleşir yerleşmez aşılama sürecini hızlandırdı. Sosyal yardım programlarına ve altyapı yatırımlarına hız verdi. Paris İklim Anlaşması’na geri döndü. Tüm bunlar dünya kamuoyunda olumlu bir izlenim bırakmasını sağladı.

Buna karşın dış politika cephesinde hata üzerine hata yaptı. Filistin konusundaki kayıtsızlığı, Trump’ın Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasına karşı tek laf etmemesi, İsrail’in şahinlerinin cüretini artırdı. Gazze’ye yeni bir saldırı düzenlemelerine yol açtı. Gerek Gazze’de, gerekse Batı Şeria’da Filistinlilerin yaşam koşulları daha da kötüleşti. İran’la söz verdiği şekilde görüşme masasına dönmek bir yana, Suriye’de İran yanlısı milislere saldırılar düzenledi, İran nükleer tesislerine yapılan siber saldırılarla durumun daha da gerginleşmesine neden oldu.

Son olarak da Afganistan’dan ani çekilme kararı ülkenin tam bir kaosa sürüklenmesini getirdi. İsterseniz Taliban Afganistan’ın başkenti Kabil’i ele geçirmiş, tüm dünyanın gözü buraya dikilmişken konuyu 10 maddede özetlemeye çalışalım.

1- ABD’nin 2001 Afganistan işgalinden sonra 1 trilyon dolar harcaması, 2 bin 400 Amerikan askerinin bu dönemde yaşamını yitirmesi Biden’ın “artık yeter!” demesini getirdi. Ancak planlanmadan yapılan eylüle kadar ülkeden çekilme kararı, zaten zayıf olan Eşref Gani yönetiminin çözülmesini tetikledi. Taliban’ın morali yükselir, birliklerin savaşma azmi artarken halkın geri kalanında panik havası esmeye başladı. Taliban kırsal bölgelerden başlayarak büyük şehirleri bir bir teslim aldı, Kabil’e ilerlemeye başladı. Nitekim pazar günü Kabil de düştü.

2- Hatırlanırsa, Taliban’ın kökenleri 1979 Sovyet işgalinden sonra ABD’nin silah ve para desteği verdiği İslam Mücahitleri örgütüne uzanıyor. Bunlar büyük ölçüde Pakistan’ın Peşaver kentinde eğitilmiş, ABD, Suudi Arabistan ve Pakistan’ın desteğiyle güçlenmişlerdi. Haşhaş üretimi yapmaları teşvik edilmiş, zamanla dünya eroin üretiminin merkezi haline gelmeleri, böylelikle ciddi bir mali güce erişmeleri sağlanmıştı. Yani bir anlamda ABD kendi yarattığı şeytan karşısında, şimdi ringe havlu atmış görünümü veriyor.

3- 2001 yılında George W. Bush’un “teröre karşı savaş” sloganıyla başlattığı Afganistan işgalinin asıl nedeni, zaten El Kaide’nin ortadan kaldırılmasından çok, petrol zengini Hazar Havzası, Orta Asya devletleri, Çin ve İran’la sınırı bulunan stratejik bir bölgede konuşlanmaktı. Şimdi ise Çin’e karşı Güney Çin Denizi, Rusya’ya karşı Doğu Avrupa ve Baltık Bölgesine odaklanma stratejisinin gereği olarak, Afganistan’ı boşaltma kararı alınmış görünüyor. Diğer bir ifadeyle öncelikleri değişince ABD koca bir ülkeyi uçuruma itmiş oldu.

4- 2001’den sonra da ABD modern bir toplum kurmak, kurumsal yapıları güçlendirmek, sosyal devleti yaygınlaştırmak yolunda somut adımlar atamadı. Tam tersine savaş ağalarına ve kukla figürlere dayalı bir yönetim oluşturdu. Geçenlerde sarayı işgal edilen Özbek General Raşid Dostum’un Taliban militanlarının binlercesini katletmesi, geride kalanların intikam hislerini kamçıladı. Amerikan ordusunun silahlı mücadele sırasında gelişigüzel bombalamaları zaman zaman çok sayıda sivilin ölümüne neden oldu. Bu olayların suçluları yargılanmadı, cezalandırılmadı. Bu durum halk arasında Amerikan karşıtlığının yaygınlaşmasını hızlandırdı.

5- Pakistan öteden beri İslami gerillaların hamiliğini yapıyor. Taliban’ın yönetime ortak olmasını, böylelikle ülkenin kendi kontrolüne girmesini istiyor. ABD Çin’le hegemonya mücadelesine öncelik vermesi sonucu, Quad (dörtlü) adı verilen kendisiyle birlikte Hindistan, Japonya ve Avustralya’dan oluşan bir ittifak kurdu. Bu da Pakistan’ın tepkisini çekti. Katar’dan kalkan Amerikan uçaklarının hava sahasından geçişine izin vermiyor. Tüm bu gelişmeler Taliban’ın işine yaradı.

6- ABD halkla yakın bağları bulunan figürler yerine, koyu Amerikancı, piyasacı kişilerin başkanlığını destekledi. Şimdiki Cumhurbaşkanı Eşref Gani ABD’nin seçkin üniversitelerinden Columbia’dan doktoralı, Californiya Üniversitesi’nde öğretim üyeliği yapmış, yıllarca Dünya Bankası’nda çalışmış elit özelliklere sahip, ama halktan kopuk biri. Nitekim zoru görmesiyle birlikte arkasına bakmadan ülkeden kaçması bir oldu. Önceki başkan Hamid Karzai ise CIA ile yakın ilişkileri bulunan, geçmişte Mücahitler safında savaşmış yine koyu Amerikancı bir politikacıydı.

7- Taliban’ın Afganistan’da egemenliğini sağlaması büyük bir mülteci akınına neden olacak. Pakistan, Hindistan, İran’ın yanı sıra bu gelişme Türkiye’yi de etkileyecek. Her ne kadar ABD ve müttefiklerinin istihdam ettiği personel ve ailelerinin Amerika, Kanada ve İngiltere’de iskanı için bazı planlar varsa da, geçiş döneminde Türkiye’ye de yığılmalar beklenmeli. Erdoğan da Washington ile pazarlıkta bir koz olarak mülteciler konusunu masada tutmayı tercih edebilir.

Resim yapmaktan, fotoğraf çekmeye; futboldan, satranca; yılbaşı ve Nevruz kutlamalarına kadar insani birçok aktiviteye karşı bu iptidai İslami hareketin mağduriyetine uğramış masum insanlara bu dönemde kucak açmak bir insanlık görevi. Özellikle sol, sosyalist kesimlere, “yabancı düşmanlığının” kabardığı böyle bir dönemde, milliyetçi ablukayı dağıtmak anlamında büyük bir sorumluluk düşüyor.

8- Taliban’ın diğer bir özelliği fütursuz bir kadın düşmanlığı. Ülkede yaşanan acı bir olgu da, kadınların akın akın burka satın almaya yönelmeleri. Çünkü Taliban burka giymeyi zorunlu kılıyor. Örgütün egemenliğine giren yerlerde genç kızlar ve kadınlarla nikah kıyılabiliyor. Kadınların kamusal hayatta görünür olmasına, doktor, avukat, gazeteci gibi mesleklerde çalışmasına açıkça karşı çıkan, modern yaşamın gereğini yerine getiren kadınları cezalandıran çok geri bir zihniyet söz konusu. Ateistler, eşcinseller ve zina yapanların doğrudan katlini vacip gören azılı bir örgütle karşı karşıyayız.

9- RTE’nin “Taliban’la ters yanımız yok” sözleri rastgele söylenmemişti. Biden ile yaptığı görüşmede Kabil havalimanının yönetimine Macaristan ve Pakistan ile birlikte talip olması da tesadüf değildi. Çünkü aynı Pakistan Başbakanı İmran Khan gibi kendisi de Taliban’ın Afganistan yönetiminde söz sahibi olmasını istiyor. Hem açıkça ifade ettiği gibi, Taliban’la fikri yakınlığı bulunuyor. Geçmişte şimdi Afganistan Hizb-i İslam Partisi lideri Gülbeddin Hikmetyar’ın dizinin dibindeki fotoğrafı unutulmuyor. Hem de Taliban’la diyalogunun Batı karşısında kendisine bir kaldıraç sağlayacağını düşünüyor.

10- Emperyalizmin bir işgalinin daha büyük bir fiyaskoyla sonuçlanacağı görülüyor. Afganistan’daki iç yakan görüntüler bir yandan Amerikan emperyalizminin tutarsızlıklarının teşhiri için bir vesile oluyor. Öte yandan da dünya eroin ticaretini elinde tutan, insanlık karşıtı bir terör örgütünün önünü açan yanlış politikaları insanlığa büyük bir bedel ödetiyor. Bir kez daha, emperyalizme ve her türden gericiliğe karşı mücadelenin birbirinden kopamaz bir bütün olduğu anlaşılıyor.