12 Mart’a doğru son üç günün hikayesi
Avcıların Üç Günü, Sevim Kahraman, Destek Yayınları, 2023

Barış DOSTER

Sevim Kahraman üretken bir yazar. Romanlarıyla, biyografileriyle tanıyoruz onu. Şimdiye dek kitaplarında Sevgi Soysal’ı, Halikarnas Balıkçısı olarak belleğimizde yer eden Cevat Şakir’i (Kabaağaçlı), Troçki’yi işledi. Raflarda kısa süre önce yerini alan belgesel roman türündeki çalışmasında ise Doğan Avcıoğlu başta olmak üzere Yön Hareketi çevresinde buluşan seçkin aydınları, 1960’ların gençlerini, siyasal örgütlerini, dönemin siyasal, toplumsal iklimini, esasta da 9 Mart 1971 ile 12 Mart 1971 arasındaki üç günü ele alıyor.

Kahraman’ın bir yazar olması yanında, bir aydın olarak da ideolojik duruşu çok net. Öncelikle bir Cumhuriyetçi, Atatürk aydınlanmasının savunucusu. Jön Türklerin, İttihatçıların, Kemalist - sosyalist birlikteliğini savunan Avcıoğlu ve dostlarının, yoldaşlarının bir takipçisi. Bir Jakoben ve solcu. Bu özelliğini hiç saklamadığı gibi, çok da güzel yansıtmış son kitabına. İdeolojik berraklığı ve siyasal tutarlılığı, kalemine de yansımış açıkça. Bunu birer okul olmaları yanında, birer ekol olarak da bilinen, Türk aydınlanmasının önemli kurumları olan Mülkiye ve Harbiye’nin, medreseye nasıl yenildiğini sorduğunda da anlıyoruz, ABD emperyalizmine ilişkin saptamalarında da.

Destek Yayınları’ndan çıkan Avcıların Üç Günü - İhtilal Düşünün Belgesel Romanı isimli 272 sayfalık kitabında Kahraman, 1960’ların, 70’lerin siyasal, toplumsal havasını başarıyla aktarıyor okura. Tümceleri kısa, yalın. Anlatımı akıcı. Gençlik hareketlerini, ordu içindeki farklı klikleri, Türkiye İşçi Partisi’ni, Milli Demokratik Devrim (MDD) hareketini, DİSK’i, sosyalist örgütleri, dergi çevrelerini, dönemin önemli aydınlarını ve gençlik liderlerini çok iyi betimliyor. Onları, kısa tümcelerle konuşturuyor zaman zaman. Doğan Avcıoğlu’ndan Mihri Belli’ye, Erol Bilbilik’ten Deniz Gezmiş’e, Mahir Çayan’dan Cemal Madanoğlu’na, Mehmet Ali Aybar’dan Rasih Nuri İleri’ye, İlhami Soysal’dan İlhan Selçuk’a dek pek çok ismi görüyoruz kitapta. Anıyoruz, arıyoruz, selamlıyoruz onları.

Dönemin ilerici güçleri, örgütleri arasındaki düşünce farklılıklarını da anlatıyor Kahraman kitabında. Mesela, Yön çevresi ve TİP arasındaki ayrıma dikkat çekiyor. O yılların Ankara’sını anlatırken, arkadaşlarını satan, dönen, karşı tarafta olan isimleri de ihmal etmiyor. O nedenle Muhsin Batur ve Faruk Gürler de var kitapta, Cevdet Sunay ve Memduh Tağmaç da.

Kahraman, bir solukta okunan kitabında, 1971’in 9 Mart’ı ile 12 Mart’ı arasındaki o sancılı üç günü anlatırken, Doğan Avcıoğlu’nun, bitmez enerjisini, çalışkanlığını, yaptığı tahlilleri, yaşadığı düş kırıklıklarını da sıralıyor birbiri ardına. Kitabın sonunda Doğan Avcıoğlu ve Mihri Belli’nin Büyükada’da tesadüfen karşılaşıp, kısa bir sohbetin ardından vedalaşmalarını anlatırken de şöyle diyor: “Büyük insanların yenilgileri de büyük oluyordu, hüzünleri de…”