12 Eylül Darbesi sürecini aktaran “Geçmiş Bugündür” sergisinde 43 yıl önceki karanlığı ve ağırlığı iliklerinize dek hissediyorsunuz. Bugün yaşanılanların temellerinin o günden atıldığını, bir kez daha anımsıyorsunuz.

Geçmişi unutma, her zaman hatırla
Fotoğraf: BirGün

Semra KARDEŞOĞLU

Tophane’de 1950’lere kadar tütün depolamak için kullanılan ve sonra kültür sanat mekânı olan DEPO’da önceki akşam “Geçmiş Bugündür” sergisinin açılışı vardı. Açılışı, 12 Eylül Darbesi’nin 43’ncü yıldönümüne denk getirilen sergi, 12 Eylül’e ilişkin en kapsamlı sergi.

Tarihsel Adalet İçin Bellek Müzesi organizatörlüğüyle düzenlenen serginin açılışına gelenler daha ilk dakikalarda binadan sokağa taşmıştı. Sık sık heyecanlı seslerin yükseldiği toplulukta 12 Eylül döneminin tanıkları vardı. Salona girdiğimizde o kadar kalabalık olmasına rağmen darbe günlerinin ağırlığı anında üstünüze çöküyor. Erdal Eren’in fotoğrafıyla yüz yüze kalıyorsunuz. Bu binlerce kez gördüğünüz fotoğraf, bir kez daha darbenin ne olduğunu anımsatıyor. Darbenin 17’sinde bir çocuğun yaşının büyütülüp idam edilmesi demek olduğunu bir kez daha hatırlıyorsunuz. Bugün aramızda olmayanların fotoğrafları, cezaevinden yazılan mektuplar ve duvarda sözler, cümleler… “Babam 59 yaşında öldü. Ona işkence edenler hâlâ yaşıyor.”, “O kadar onurunuzu kıran bir şey ki işkence…” Böyle uzayıp gidiyor duvardaki yazılar. Sonra işkence haritası var. Büyütüp nerede, ne tür işkence yapıldığını görebiliyorsunuz. Mesela bugün belki önünden güle oynaya geçtiğiniz bir binada, işkence edilerek ölmüş olanlar var.

TELEFONLA GELEN HABER

Ve ülkede ağır bedeller ödemiş olanların tanıklarının yer aldığı videolar. Önünde eski tip çevirmeli telefon. Telefon görüntüsü bile insanı yerine çiviliyor. Şunu düşündüm: O yıllarda telefonla iyi bir haber gelmiyor çünkü. İdamları, ölümleri, kayıpları haber veriyor telefonlar.

Darbenin sorumluları bölümü var. Böyle binlerce can kaybının hesabını vermeden, göstermelik yargılamayla aramızdan ayrılanların fotoğrafları… Sergi böyle akıp gidiyor. “Geçmiş Bugündür’ sözü aslında bugün yaşadığımız kötülüklerinin tohumların o eylül sabahında atıldığını bir kez daha hatırlatıyor.

Bellek Müzesi’nin geçen yılki açılışında tanıştığım müzenin yürütücü direktörü Eylem Delikanlı, serginin de küratörlerinden biri. Delikanlı açılışa gösterilen yoğun ilgiden mutlu: “Doğrusu bize de sürpriz oldu bu ilgi. Umuyorum önümüzdeki iki ay da aynı ilgi sürer. Müzenin açılışında mikro ölçekte gösterdiğimiz koleksiyonu bu kez müze formuna yakın şekilde göstermek istedik. Bu fikirden doğdu sergi. Dijital ortamdaki bir müzeyi olabildiğince fiziki ortama aktarmaya çalıştık. Kolektif bir hazırlanma dönemi geçirdik.”

FARKLI KOLEKSİYONLAR

Delikanlı, “12 Eylül dönemine ilişkin en kapsamlı sergi” tanımını neden yaptıklarını da şu sözlerle özetliyor: “Bunu müzenin içeriklerini temel alarak söyledik. Sözlü tarih tanıklıkları, dava dosyaları, bellek nesneleri ve işkence haritası müzenin ana çatısını oluşturuyor. Bunlara bir de ‘Adalet Arayışı’ koleksiyonunu eklemiştik. Bu koleksiyonda hapishane süreçlerinden başlayarak örgütlenen ailelerinin mücadeleleri ve buradan evrilen insan hakları derneklerinin tarihi yer aldı. Bu kadar çeşitlilikle güncel sanatla birleştirilen bir sergi olmamıştı.”

İçerik ve küratoryal yönetimini Eylem Delikanlı, Aylin Tekiner ve Sevim Sancaktar’ın üstlendiği sergi 8 Kasım’a dek pazar ve pazartesi dışındaki günlerde saat 11.00-19.00 arası görülebilecek.

SERGİYLE EŞ ZAMANLI PANEL

Serginin yanı sıra eşzamanlı olarak Beyoğlu Metro Han’da paneller de düzenlenecek.

Bugün/Saat: 19.00-20.30/Doç. Dr. İsmet Akça, 12 Eylül Darbesi’nin Tarihsel ve Toplumsal Anlamı.

19 Eylül/Saat: 19.00-21.30: Roza Erdem, Evvel Zamanla Tanışmak /Otobiyografik Anlatı

23 Eylül: Saat: 16.00-18.00: Dr. Yeşim Yaprak Yıldız, Türkiye’de Epistemik Yozlaşma ve Devlet Şiddetinde Toplumsal Suç Ortaklığı