Hükümetin ekonomide iddia taşımadığı, 2023 hedeflerinin rafa kalkmasından ve muğlak ifadelere yer verilmesinden anlaşılıyor. Anlaşılan birtakım imam hatiplilere finans sektöründe yeni kadrolar açılacak. Servet sahiplerinin durumu da “kitaba uydurularak’’ cennete rezervasyon yapılacak

Kartvizitinde Başbakan yazan, ama yetki kullanma ve inisiyatif alma kapasitesi toplumda sürekli tartışma konusu olan Ahmet Davutoğlu, 64. Hükümet Programı’nı açıkladı. Bırakın gündeme damga vurmayı, hiç bu kadar kaale alınmayan, yandaş medyada dahi karşılık bulmayan bir program hatırlamıyoruz. Bari biz iltimas geçelim, ekonomi ile bölümleri 10 maddede masaya yatıralım.

1) Program ciddiye alınmadı

Ülkenin gündemi büyük ölçüde Saray tarafından belirlendiği ve gerek Rus uçağının düşürülmesi, gerekse Can Dündar-Erdem Gül’ün tutuklanması vakası aynı haftaya denk geldiği / getirildiği için, muhtemelen hükümet programının fazla ciddiye alınması tercih edilmedi.

2) Kabine programa ‘Fransız’

Geçmişte kabine açıklandıktan hemen sonra bir toplanılır, programın temel felsefesi tartışılır, göstermelik de olsa bakanlara çalışma alanlarına ilişkin vizyonlarını açıklama olanağı tanınırdı. Arkasından da, programı kaleme alacak heyet işe koyulurdu. Örneğin, kültür bakanı kültür ve sanata nasıl yaklaşıyor, sağlık bakanı nasıl bir strateji öneriyor, bunları açıklama fırsatı yaratılırdı. Halbuki bu kez, salı günü bakanlık makamına oturanlar, çarşamba günü TBMM sıralarından hükümet programının okunuşunu izlediler. Sanki kasıtlı olarak kabinenin programa “Fransız” olduğu izlenimi verilmek istendi. Zaten, “başkanlık sisteminin daha uygun bir yönetim modeli olduğuna inanç” vurgulanarak, hükümet bir anlamda kendini ilga etti.

3) Neoliberalizmin gardiyanları

Uluslararası sermaye çevrelerinin “sevgilisi” Ali Babacan bu kez kadroya alınmadı. Ama ekonominin dümenine New York - Londra finans çevreleriyle organik ilişkisi bulunan Mehmet Şimşek gibi “neo-liberalizmin gardiyanı” başka bir isim geçti. Ekonomi Bakanlığı, muhtemelen MHP’yi eritme stratejisinin bir parçası olarak ülkücü kökenli Mustafa Elitaş’a, Maliye ise “mali disiplin” müptelası sabık müsteşar Naci Ağbal’a teslim edildi. Enerji’nin, yani ihalelerin kaynağı, akçalı işlerin merkezinin “aile” dışına çıkmaması kimseyi şaşırtmadı.

4) 2023 hedefleri rafta

Hükümetin fazla bir iddia taşımadığı, 2023 hedeflerinin rafa kalkmasından, satır aralarında muğlak ifadelere yer verilmesinden anlaşılıyor. Aslında tren çoktan kaçmıştı. Örneğin, 2023’te dünyanın en büyük on ekonomisi arasına girmek için, ne ilginç tesadüf ki, 2014 sonu itibariyle 10. sırada yer alan Rusya’yı geride bırakmak gerekiyor. Bu da ancak Moskova’nın yerinde sayması, Türkiye’nin yüzde 9.83 büyümesiyle mümkün, yani imkânsız.

5) Rakamsal iddialar yok

Gelelim ihracatın 500 milyar dolara ulaşması hedefine; 2014’te 158 milyar dolar olan ihracat, Orta Vadeli Program’a göre 2015’te 143 milyar dolara gerileyecek. Dolayısıyla 2023’teki hedefi tutturmak için, yılda yüzde 16.94 bir artış gerekecek. Diğer bir ifadeyle ihracat cephesinde durum daha da umutsuz. Bu nedenle programda rakamsal bir iddiaya yer verilmemiş.

6) MB’nin ‘bağımsızlığı’

En fazla tartışmayı, Merkez Bankası’nın “para politikası ve para politikası araçlarında bağımsızlığı” vurgusu yerine, sadece araç bağımsızlığının zikredilmesi oluşturdu. Her ne kadar Merkez Bankası bağımsızlığı kanun teminatı altındaysa da, faizleri indirmek yolunda Saray baskısının süreceği, 2016 Nisan’da yeni başkan atanırken Başçı yerine daha da “itaatkâr” bir figürün tercih edileceği anlaşılıyor.

7) Peki asgari ücret?

1 Kasım seçimlerinde AKP’nin öne çıkan ekonomik vaadi, asgari ücretin 1300 TL’ye yükseltilmesi yönünde Asgari Ücret Tesbit Komisyonu’na teklif sunulacağı belirtiliyor. Öte yandan asgari ücretin vergi dışı bırakılmaması sonucu, vergi dilimi nedeniyle ekimden başlayarak ortaya çıkacak yüzde 5’lik kayıp konusunda bir söz söylenmiyor.

8) Muhtarların yüzü güldü

Hükümet programının en fazla yüzünü güldüreceği kesim, yüzde 37 zam alacak muhtarlar olacak. Erdoğan rejimi, “muhbir vatandaşlık” kadrosu için muhtarları gözüne kestirmiş görünüyor. 1 Kasım öncesi sık sık Beştepe’ye talimat vermek amacıyla çağrılan muhtarların, “marifetlerinin iltifata tabi” kılındığı anlaşılıyor.

9) Bu temenniler hayal!

Dillerine pelesenk ettikleri; yeniliği, yerlileştirmeyi, teknoloji transferini ve yenilikçi girişimciliği teşvik etmek vb ifadelere bu programda da rastlanıyor. Bize de yine, bu mezhepçi eğitim sistemiyle, liyakati lügatlerden silen İslamcı kadrolaşmayla bu temenniler hayaldir, demek düşüyor.

10) Cennete rezervasyon…

“Faizsiz finans alanında koordinasyon sağlayacak bir mekanizma oluşturulacak” ifadesiyle, BDDK Başkanı’nın geçtiğimiz günlerdeki finansal “fetva kurulları” kurulması önerisini birlikte düşünmek doğru olur. Anlaşılan birtakım imam hatiplilere finans sektöründe yeni kadrolar açılacak. Servet sahiplerinin durumu da “kitaba uydurularak” cennete rezervasyon yapılacak.