Bağdat bilim şehri. Halife Harun Reşid
ile oğlu Memun: Çeviri seferberliği.
Yunan ve Fars biliminden, kültüründen.
Batı’da Şarlman adını yazmayı öğrenirken.
Harezmî Bilgelik Evi’nde. Cebirin öncüsü.

Der ki Hayyam:
“İşte dünya nimeti.
Kimi bekler cenneti.
Alacaklı gitmek mi?
Sen gel yeğle nakiti.”

Der ki Razî:
“Öklid ile Hipokrat yaman
-insanlığa daha yararlı
din hocalarından.”

İranlı Sufî’nin ilgisini çeken
bin yıl sonra anlaşılır: Galaksi M31

Gazalî başka telden çalar:
“Bilim şarap gibi.
Şarap yarar ama haram.
Astronomiyle matematik
zihne yarar ama
tehlikeli fikirlere yol açabilir.”
İnanç sarhoşluğuyla yazar:
“Filozofların Tutarsızlığı”
Laik akılcı İbni Rüşd’den el-cevap:
“Tutarsızlığın Tutarsızlığı”
Retinanın işlevini açıklayan iki gözüm.

“Dünya dönüyor belki,” der Birunî:
“Nefret saçıyor yobaz. Kin.
Ondan, nice bilgin bezgin.
Cehaletle güdenler var.
Ne bilim kalır, ne bilgin.”

Uluğ Bey Semerkand’da gözlemevi kurar,
ama yakar yobazlar.
IŞİD Musul Kütüphanesi’ni yakıyor…
En az 8000 nadir eser…
Belki Gazalî de yanıyor.

Yo, ne nimet ne cennet.
Yobazın dayattığı
cennet uğruna cinnet.