İsrail’in Gazze’ye saldırıları karşısında AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kınama mesajlarından öte gitmeyen tavrı tartışmalara yol açtı. Siyaset Bilimci Aytaç, Erdoğan’ın dış politikadaki değişimlerine dikkat çekerken Emekli Diplomat ve TKP PM Üyesi Solakoğlu, yapılabilecek yaptırımları sıraladı. Solakoğlu, ticaretin ve enerji dahil her türlü işbirliğinin derhal kesilmesi gerektiğine vurgu yaptı.

ABD bağımlılığı yaptırıma engel
Fotoğraf: BirGün

Öncü DURMUŞ

İsrail’in Gazze’ye saldırıları sürerken ülkenin dört bir tarafında saldırılara karşı protestolar devam ediyor. Birçok demokratik kitle örgütü, sendikalar, siyasi partiler art arda yaptıkları açıklamalarda Filistin halkına dayanışma çağrıları yaparken AKP iktidarının aldığı pozisyon ise tartışma yarattı. AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan saldırıların ilk gününden bugüne yaptığı ‘arabuluculuk’ vurgusu ile İsrail ve Filistin arasında ‘orta noktada’ bir konumlanış sergiledi. Saldırılara sadece kürsü konuşmalarından yaptığı kınama mesajlarından tepki gösteren Erdoğan’ın İsrail’e karşı herhangi bir yaptırım uygulayamaması ise dikkat çekti. Erdoğan, son gelişmelerle beraber ne Batı’yı ne de ABD’yi karşısına alabiliyor.

İSRAİL İLE İLİŞKİLER ETKİSİ

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın son dönemde geliştirmeye gayret ettiği İsrail ile ilişkiler, ülkede var olan ekonomik krizin etkileri, ABD ve Batı yanlısı politikalarının devamı AKP iktidarının ikiyüzlülüğünü ortaya koyuyor.

Geçmişteki ‘one minute’ çıkışlarından, ‘Mavi Marmara’ krizlerine kadar daha önce ‘dünyaya kafa tutan lider’ görüntüsü çizmeye çalışan Erdoğan’ın bugün gelinen süreçteki sessizliği ise yeni dönemdeki politikalarına dair ipuçları taşıyor.

Özellikle 14-28 Mayıs seçimlerinin ardından rejimi farklı bir karaktere döndürmeye çalışan Erdoğan, bir süredir dışarıda sıcak para arayışlarına devam ederken Batı ile ilişkiler konusunda da daha ılımlı bir hatta geçmiş durumda. Son dönemde İsrail ile enerji başta olmak üzere kurmaya çalıştığı ekonomik ilişkiler, ABD ve Batı ile geliştirmeye gayret edinilen politikalar Erdoğan iktidarının elinden İsrail’e karşı hamle yapma cürretini elinden alıyor. Erdoğan da savaş suçları işleyen İsrail karşısında kınama mesajlarından öteye adım atamıyor.

Emekli Diplomat ve TKP PM Üyesi Engin Solakoğlu ve Siyaset Bilimci Ahmet Murat Aytaç, AKP’nin aldığı tutumu ve gerçekleştirilebilecek yaptırım kararları hakkında BirGün’e konuştu.

MEŞRUİYETİ GÜÇLENDİRMEYE ÇALIŞIYOR

Erdoğan’ın dış politikada değişikliğe gittiğini vurgulayan Siyaset Bilimci Ahmet Murat Aytaç, “Davos’taki ‘One Minute’ çıkışı ile görünüşte İslam Âleminin savunucusu ve sözcüsü rolüne soyunan Erdoğan, bugün daha çok bir arabulucu ve sorun çözücü dış politika figürü pozisyonu üstleniyor. Ukrayna/Rusya savaşında izlenen strateji ile İsrail/Filistin arasında izlenen strateji arasında, Filistin lehine yapılan bazı sembolik çıkışları ve biçimsel jestleri saymazsak, öze dair bir farklılık yok. Bu özsel benzerlik, hükümetin bir süredir izlemekte olduğu ve ‘Türkiye ekseni’ adını verdiği dış politika stratejisinin doğal sonucu olarak görünüyor” dedi.

Aytaç şöyle konuştu: “Bu yaklaşımın iki önemli politik etkisi ortaya çıkıyor: İlki, Türkiye’nin kısa vadeli ekonomik, politik çıkarların ötesine geçen stratejik bağlar kurmaması, adeta ‘işlemselci’ diyeceğimiz bir perspektifle yaklaşılması, ikincisi “lider diplomasisi” adı altında aslında bir dünya lideri olarak Erdoğan imajını iç politikada tahkim etmek. Yani stratejiden yoksunluk ve ‘büyük adam’ yanılsamasına dayalı iktidar meşruiyetini güçlendirmek Türkiye ekseni olarak adlandırılan yaklaşımı anlamak açısından çok önemli. Erdoğan’ın yaklaşımı, Ortadoğu’da kalıcı bir barışın temelini oluşturacak adil bir çözüm arayışından çok, dünya sorunlarına çözüm bulan büyük devlet adamı imajını ve hükümetin kısa vadeli taktik hedeflerini realize etmenin ötesinde bir derinlik taşımıyor. Bu yüzeysellik ve üstlenmek istediği arabuluculuk konumu, temelde adalet ve barış sorunu olan bir meseleyi, güvenlik ve terör sorunu olarak kodlamaya çalışan İsrail’in argümanlarını boşa çıkaracak bir nitelik taşımıyor.”

Arap ülkelerinin de yeterli tepkiyi veremediğini ve bu tepkisizliğin o ülkelerdeki rejimlerin ABD ile ilişkisinden kaynaklandığını belirten Emekli Diplomat ve TKP PM Üyesi Engin Solakoğlu ise “Türkiye’de siyasi İslamcılığı tescilli bir iktidar yapısı olduğu doğru ama iktidarın tek bileşeni bu değil. Seçimlerden sonra ekonominin ihtiyaçları da dikkate alınarak sürdürülen bir Batı’dan uzak düşmeme, ABD ile karşı karşıya gelmeme siyaseti var. Türkiye’yi yöneten sınıf açısından Batı’ya, özellikle de ABD’ye yaklaşmanın en kestirme yollarından biri İsrail’le ilişkileri düzeltmek” dedi.

İKİ CAMİ ARASINDA SIKIŞMIŞ DURUMDA

 Filistin’de yaşananlar iktidar bakımından deyim yerindeyse “Bir çuval inciri berbat etti” diyen Solakoğlu, "İsrail’le balayı akamete uğrayabilir. Erdoğan’ın olağan zamanlarda gördüğümüz asarım keserim tavrını bu kez göstermemesi öncelikle bu yüzden. Türk solunun akli bakımından sağlıklı kalmış unsurlarının yerinde ve zamanlı müdahalesi bu tabloyu biraz değiştirdi ama dürüst olalım Filistin sorunu tamamı AKP tabanı içinde yer almayan dar bir kesimin ‘İslam kardeşliği’ davasına indirgenmiş halde. Erdoğan seçmen geneli bakımından rahat ama mensup olduğu siyasi gelenek bakımından rahatsız. İki cami arasında kalmış durumda” ifadelerini kullandı. Solun bu konudaki tepkisinin önemine de değinen Solakoğlu “Sosyalist sol bu alanı boşaltmamalı, bir yandan Filistin halkının meşru hakları için mücadele ederken bir yandan da bu sorunu din savaşına indirgeyen tüccar dinci riyakârlığını Türkiye halkına bıkıp usanmadan göstermeye devam etmelidir” dedi.

∗∗∗

YAPTIRIMLAR NELER OLABİLİR

Solakoğlu alınabilecek yaptırımları ise şöyle sıraladı:

• Diplomatik ilişkilerin seviyesi hemen düşürülebilir, bu konudaki inisyatif İsrail’e bırakılmayabilirdi. O tren kaçtı. İsrail diplomatlarını çekerek bir anlamda “sen düzgün devlet değilsin, benim diplomatlarımı koruyamazsın” etiketini AKP iktidarının alnına yapıştırdı.

 • ICC (Uluslararası Ceza Mahkemesi) yetkisini tanıyan bir grup ülkeyle temas ederek bunların İsrail’i ICC’ye şikâyet etmesine önderlik etmek. Buradaki handikap Türkiye’nin de ICC yetkisini tanımaması. Sırça köşke oturanın eline taş alırken dikkatli olma zorunluluğu. İnandırıcılığınız asgari seviyede.

•  Ticaretin ve enerji dahil her türlü işbirliğinin derhal kesilmesi ve ilişkilerin yeniden tesisinin öncelikle bu katliamın durdurulmasına, sonra da Filistin halkının bağımsızlık dahil meşru haklarının tanınmasına bağlanması. Bunu da yalnız yapmak anlamlı değil. Mutlaka bir grup ülkeyle, üstelik öyle sadece bölge ülkeleriyle filan değil, Brezilya, Güney Afrika gibi “Güney”in Önder ülkeleriyle birlikte hareket etmenin yollarını bulmak zorundasınız. Böyle bir girişimi başlatabilirseniz, arkanıza takılan çok sayıda ülke olacaktır. AKP bunu yapar mı? Pek sanmam ama önerilmeli gündemde tutulmalıdır.

• Kültür, sanat, spor dâhil her alanda İsrail’in tecridine yönelik adımlar atılması.

MISIR EV SAHİPLİĞİNDE GAZZE GÜNDEMİ

Mısır’da, bugün İsrail-Filistin arasındaki savaşı ve bundan sonra yaşanacakları görüşmek üzere “Uluslararası Gazze Barış Zirvesi” toplanacak. Mısır basınında yer alan habere göre, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi’nin ev sahipliği yapacağı ve BM Genel Sekreteri’nin de katılacağı zirvede AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan da yer alacak.  Erdoğan’ın yanı sıra zirveye Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri, Katar, Yunanistan, Filistin, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Bahreyn, Kuveyt, Suudi Arabistan, Irak, İtalya ve Güney Kıbrıs liderleri de katılacak.

İsrail, Büyükelçi de dâhil Türkiye’deki tüm diplomatlarını geri çağırdı. Diplomatların güvenlik endişeleri nedeniyle geçici bir süreliğine ülkeden ayrılacakları öğrenildi.

YAPTIRIM İSRAİL’DEN GELDİ

İsrail, Büyükelçi de dâhil Türkiye’deki tüm diplomatlarını güvenlik nedeniyle geri çağırdı. Yetkililerden edinilen bilgiye göre, güvenlik endişeleri nedeniyle bu yönde karar alındı. Kaynaklar kararın geçici bir süreliğine olduğunu da belirtti.

İsrail Ulusal Güvenlik Bürosu iki gün önceki açıklama ile Türkiye’deki vatandaşlarına Türkiye’yi mümkün olan en kısa sürede terk etmeleri çağrısında bulunmuş, İsrail vatandaşları İstanbul’dan yapılan uçuşlar ile ülkeden ayrılmıştı.