ABD’ye göbekten bağlılar
Fotoğraf: BirGün

Haber Merkezi

Rusya-Ukrayna savaşının ardından NATO’ya katılma talebinde bulunan İsveç’in, askeri ittifakta yer alabilmesi için gerekli onay önceki gün TBMM Genel Kurulu’nda yapılan oylama ile onaylandı.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın imzası ile Meclis’e gelen protokol AKP, MHP, CHP, DEVA ve Gelecek Partilerinin ‘evet’ oyuyla kabul edilirken DEM Parti, TİP, EMEP, İYİ Parti gibi Meclis’te bulunan diğer partiler ise hayır oyu kullandı. Daha önce İsveç’i ardı ardına hedef alan Erdoğan ve Bahçeli’nin ‘u’ dönüşü ise dikkat çekerken muhalefet cephesinde ise savaş örgütü NATO’nun genişlemesine karşı gelen tepki sınırlı kaldı. CHP doğrudan NATO’nun genişlemesinden yana tavır takınırken İYİ Parti ‘terör destekçiliği’ iddiası üzerinden İsveç’e hayır dedi.

TKP Danışma Kurulu Üyesi Emekli Diplomat Engin Solakoğlu İsveç’in NATO’ya katılımına verilen onay sürecini değerlendirdi. Solakoğlu, şu ifadelere yer verdi: “İsveç pazarlığında öne sürülen gerekçelerin hiçbir inandırıcılığı yoktu. Türkiye’de iktidarı paylaşan kimi çevreleri oyalamak ve Erdoğan’ın arkasına dizmek için ortaya atılmış bahanelerdi bunlar. Amaç herkesin de bildiği gibi ABD ile ilişkilerde yaşanan soğumayı telafi edecek gelişmeler sağlamak bu arada F-35 projesinden atılmış olmanın doğurduğu hava kuvveti zafiyetini gidermek için hiç değilse “rektifiye” F-16 uçakları alabilmekti. İsveç bu oyunda figüran rolü oynadı. Yoksa Türkiye’yi yönetenlerin de, muhalefet taklidi yapanların da dünyanın en tehlikeli savaş makinesi olan NATO’yla bir dertleri yoktu.  İsveç’in NATO üyeliğinin ilk bakışta Rusya’ya doğrudan sınırı olmaması nedeniyle Finlandiya kadar önemli olmadığını belirten Solakoğlu şöyle konuştu:  “Bu saatten sonra, şunu söylediler, bunu yaptılar diyerek aradaki farka işaret etmenin, “u” dönüşüne vurgu yapmanın özünde ABD’nin ürünleri olan AKP ve MHP’nin çekirdek tabanı nezdinde pek de etkisi olmuyor. Vardır bir bildikleri deyip geçiyorlar. Kaldı ki, geniş halk kitleleri için, iktidarda CHP de olsa aynı şeyi yaşamayacağımızın bir garantisi yok. NATO’cu iktidar, NATO’cu muhalefet.  Bu vesileyle 24 Ocak’ın,  NATO’nun doğrudan uzantısı olan Kontrgerilla üzerinde en çok duran, tehlikesine işaret eden aydın ve gazeteci Uğur Mumcu’nun katledilmesinin yıldönümü olduğunu da anımsatmak mecburiyeti hissediyorum. Ruhu şad olsun.”