13’üncü Suç ve Ceza Film Festivali için geri sayım başladı. Festivalin direktörü Semerci, “Adalet sadece yasalardan ve yasaların uygulanmasından ibaret değildir. Dolayısıyla suç ve cezaya indirgenemez” dedi.

Adaletin terazisi filmlerle tartılacak
Saman Altından Su (Fotoğraflar: Suç ve Ceza Film Festivali)

Işıl ÇALIŞKAN

Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nde beyazperde 13’üncü kez ‘adalet’ için açılacak. Bu yıl ‘İfade Özgürlüğü’ teması ile gerçekleştirilecek olan festivalde 31 ülkeden 47 yapım izlenecek. Bu yapımlardan 24’ü İstanbul, Türkiye ve Dünya Prömiyerlerini yapacak. Festival filmleri, 17-23 Kasım tarihleri arasında Atlas 1948 Sineması, Kadıköy Sineması ve İBB Beyoğlu Sineması’nda gösterilecek.

Afiş: Emre Senan

FESTİVALLERİN VARLIĞI DAHA DA ANLAMLI

İnsan haklarının önemine değinen festivallerin varlığı ve sürdürülebilirliği günümüzde daha da anlamlı. BirGün’e konuşan festivalin direktörü Prof. Dr. Bengi Semerci, festivalin başlangıçta kuruluş amacının adalet gibi önemli bir kavramın sadece akademik tartışmalar çerçevesinde kalmayıp, tüm toplum tarafından üzerinden düşünülen, tartışılan ve daha iyi olması için gereken adımların atılmasında bir mecra yaratmasını amaçladığını söyledi. Bu amaç doğrultusunda 13’üncüsünün düzenleneceği festivale ilişkin konuşan Semerci, şu ifadeleri kaydetti: “Herkese açık toplantılarla akademik olarak kavramlar ve uygulamalar konuşulurken, herkesin fikrini söylemesi için akademik program düzenlendi. Diğer yandan özenle seçilmiş adalet temalı filmler seyirci ile buluşacak ve adaletin doğrusu ile yanlışı ile toplumda nelere yol açtığı, sonuçları filmlerde izlenirken üzerlerinde düşünme ve tartışma fırsatı olacak inancındayız. Sinema endüstrisine, özelikle genç sinemacılara yönelik bölümde ise film çekmenin sadece film çekmek olmadığı, toplum üzerinden etkisi olan bir yansıma olduğunu gösteren örnekler tartışılacak. Aynı zamanda sektöre de daha etkin işler yapmaları için gerekli olan işbirliklerine zemin hazırlayacak.”

Prof. Dr. Bengi Semerci

Festivalin Altın Terazi Uzun Metraj Film Yarışması’nda 9 film, Altın Terazi Kısa Metraj Kurmaca Film Yarışması’nda 10 film yarışacak. Uzun Metraj Film Yarışmasındaki filmlerin tamamının İstanbul’da ilk kez seyirciyle buluşacağını belirten Semerci, “Aynı zamanda 5 yarışma filmi Türkiye, 1 yarışma filmi de Dünya prömiyerini yapacak. Yarışma dışı filmlerimizin 15 tanesi Türkiye prömiyeri yaparken, 4 film de bu yıl ülkelerinin Oscar adayları” dedi. Bu kategoride gösterilecek olan; ‘Burası Cennet Olabilir’, ‘Ebeler’, ‘Elaha’, ‘Kahramanlık’, ‘Köpekler’, ‘Mariupol’da 20 Gün’, ‘Matria’, ‘Mevsimlik İşçiler’, ‘Orlando Siyasi Biyografim’, ‘Sürüklenen Hayatlar’, ‘Şiddetin Dramı’, ‘Yeşil Hudut’ ve ‘Yüz Yüze’ filmleri Türkiye prömiyerlerini yapacak. ‘Yanıyor’ filmi ise İstanbul gösteriminde izleyicisi ile buluşacak. Açılış filmi ‘Alev Sönmeden Önce’ ve kapanış filmi ‘Shayda’ yine Türkiye prömiyerleri ile izlenebilecek.

Hayat Yükü

ADALET SUÇ VE CEZAYA İNDİRGENEMEZ

Adalet kavramının günümüzdeki anlamını sorduğumuz Semerci, “Adalet sadece yasalardan ve yasaların uygulanmasından ibaret değildir. Dolayısıyla suç ve cezaya indirgenemez. İnsanın kendine karşı adil olması ile başlayan ve toplumsal adaleti, her türlü eşitliği, insan haklarını ve vicdanı da kapsayan bir adaletten bahsediyoruz” cevabını verdi. Adaletin beyazperdeye yansımasının önemini ise şu sözlerle kaydetti: “Adalet temasının perdeye yansıması önemli. Öncelikle filmler bireyleri ve toplumu yansıtır. İnsanların, toplumların kendileri ile yüzleşmesidir bir anlamda. Yapılan yanlışları, doğruları, hataları ve birçok şeyi bu yansımadan görürler. Bunun insanları düşünmeye zorlayan bir süreç olduğu kesin. Ayrıca sinema topluma ulaşmak çok önemli bir sanat. Çıktığından beri de ülkeler ve insanlar tarafından fikirlerin yayılması amacı ile kullanılıyor.”

Bu yılki seçkide yoksulluk, toplumsal cinsiyet eşitliği, savaş ve terör suçları, işçi hakları, insan hakları, mülteci sorunu gibi çok geniş bir dağılım olduğunu söyleyen Semerci, hassasiyetlerini sorduğumuzda, “Filmler seçilirken en önemli ölçüt temaya uygunluktur. Gerçek adalet filmleri seçilir. Polisiye, korku ya da adalet kavramını yanlış aktaran ve bir nevi adaletsizliği onaylayan filmler seçilmiyor.  Tema dışında filmler danışma Kurulu ve ön jüriler tarafından teknik açıdan ve sanatsal açıdan değerlendirilerek seçilir. Yönetmeliğimize uyması başka bir ölçüt” cevabını verdi.

İfade özgürlüğü temasının işlenmesinin önemine değinen festival başkanı Adem Sözüer ise şu ifadeleri kaydetti: “Ülkemizde haber verme ve eleştiri haklarının kullanılmasında ciddi sınırlamalar var. Bu sınırlamalar hem Dezenformasyon Yasası gibi kanunlarla hem de haksız gözaltı ve tutuklamalarla ortaya çıkıyor. Ayrıca erişim engellemeleri, RTÜK tarafından TV karartmaları gibi yaptırımlar da var. Diğer yandan kimi ülkelerde Kuranı Kerim’in yakılması gibi nefret eylemlerine ifade özgürlüğü diye izin verildi. Nazi rejimi döneminde de önce kitaplar, daha sonra bu kitapları yazan ve okuyanlar yakıldı. Son olarak Gazze’de insanlığa karşı suçlar işlenirken, Avrupa ülkelerinde Filistin konusunda yasaklar getirildi. İfade özgürlüğü konusundaki sorunlar bir yanıyla evrensel çapta bir sorun. O nedenle sinema ve adalet dostlarını ifade özgürlüğü konusundaki ortak bir platformda buluşturmak istedik. Filmleri seyircisiz adaleti kimsesiz bırakmayalım.”

Fani Dizeler

∗∗∗

ONUR ÖDÜLLERİ 16 KASIM’DA VERİLECEK

Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali’nin bu yılki onur ödülleri 16 Kasım Perşembe akşamı verilecek. Ödüller şöyle:

Sinema Onur Ödülü: Ayşenil Şamlıoğlu

Akademik Onur Ödülü:  Prof. Dr. İonna Kuçuradi

Sinemaya Katkı Ödülleri: Alin Taşçıyan, Hüseyin Özşahin

∗∗∗

13. Uluslararası Suç ve Ceza Film Festivali tam biletleri; gündüz (12.30 - 14.30) seanslarında 40 TL, akşam (16.30 - 19.00 - 21.30) seanslarında 60 TL olarak belirlendi. Festival boyunca öğrenciler tüm seanslar için 20 TL’ye bilet alabilecek.